Allah'tan Başka Kimse Helal/Haram Belirleyemez

Allah'tan Başka Kimse Helal/Haram Belirleyemez


 İslam dininde, bir şeyin yapılması, yenilmesi veya içilmesi konusunda Yüce Allah tarafından yasaklananlara "haram", haram dışında kalan her şeye ise "helal" denir. Dinin emir ve yasakları, ilahi vahye dayanır. Bu nedenle, İslam'da helal ve haram koyma yetkisi, yalnızca dinin sahibi olan Yüce Allah'a aittir.

Bu yetkiyi kendisinde görenler, aslında kendilerini ilah konumuna sokmuş olurlar. Kur'an-ı Kerim, böyle bir yetkiyi kendisinde görenleri, ilahlık iddiasında bulunmakla suçlamış ve haramı helal, helali de haram kılmayı şirke eş tutmuştur. Bu durum, dinin temel prensiplerine aykırı bir davranıştır.

Maide Suresi'nin 3. ayetinde, haram kılınan şeyler açıkça belirtilmiştir: "Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkâra sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Öyleyse onlardan korkmayın, yalnız Benden korkun. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir."

Ancak İslam, kolaylık dinidir. Bir kimsenin elinde olmayan sebeplerden dolayı haram yemesinin bir sakıncası yoktur. Bakara Suresi'nin 173. ayetinde bu durum şöyle ifade edilir: "Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da, istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Şüphesiz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." Kişi, bu durumda yediğini helal saymamalıdır. Çünkü zorunluluk ortadan kalktığı anda, haram hükmü tekrar devreye girer.

Normal şartlarda, iyi ve temiz olan şeyler helal, kötü ve pis olan şeyler ise haramdır (Araf, 7/157). Allah, rızık olarak bağışladığı meşru güzelliklerden yararlanmamızı ve bunları yaparken de Allah'a karşı sorumluluk bilincinde olmamızı emreder (Maide, 5/88).

İlahi emirlere aykırı davranışa günah denir. Kur'an'da yasaklanan şeyleri yapmak günahtır. Bütün kötülüklerden ve haramlardan sakınmak, iffetli, namuslu ve ahlaklı olmak İslam dininin gereğidir. Bu şekilde yaşayan kişiler, günahsız olma yolunda yürüyen erdemli kişilerdir.

Sonuç olarak, helal ve haram sınırlarını belirleme yetkisi yalnızca Allah'a aittir. Bu sınırlara riayet etmek, Müslüman olmanın temel gereklerinden biridir.

Selam ve dua ile...
aydinorhon.com

Allah'tan Başka Kimse Helal/Haram Belirleyemez...

İslam dininde, bir şeyin yapılması, yenilmesi veya içilmesi konusunda Yüce Allah tarafından yasaklananlara "haram", haram dışında kalan her şeye ise "helal" denir. Dinin emir ve yasakları, ilahi vahye dayanır. Bu nedenle, İslam'da helal ve haram koyma yetkisi, yalnızca dinin sahibi olan Yüce Allah'a aittir.

Bu yetkiyi kendisinde görenler, aslında kendilerini ilah konumuna sokmuş olurlar. Kur'an-ı Kerim, böyle bir yetkiyi kendisinde görenleri, ilahlık iddiasında bulunmakla suçlamış ve haramı helal, helali de haram kılmayı şirke eş tutmuştur. Bu durum, dinin temel prensiplerine aykırı bir davranıştır.

Maide Suresi'nin 3. ayetinde, haram kılınan şeyler açıkça belirtilmiştir: "Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkâra sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Öyleyse onlardan korkmayın, yalnız Benden korkun. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir."

Ancak İslam, kolaylık dinidir. Bir kimsenin elinde olmayan sebeplerden dolayı haram yemesinin bir sakıncası yoktur. Bakara Suresi'nin 173. ayetinde bu durum şöyle ifade edilir: "Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da, istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Şüphesiz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." Kişi, bu durumda yediğini helal saymamalıdır. Çünkü zorunluluk ortadan kalktığı anda, haram hükmü tekrar devreye girer.

Normal şartlarda, iyi ve temiz olan şeyler helal, kötü ve pis olan şeyler ise haramdır (Araf, 7/157). Allah, rızık olarak bağışladığı meşru güzelliklerden yararlanmamızı ve bunları yaparken de Allah'a karşı sorumluluk bilincinde olmamızı emreder (Maide, 5/88).

İlahi emirlere aykırı davranışa günah denir. Kur'an'da yasaklanan şeyleri yapmak günahtır. Bütün kötülüklerden ve haramlardan sakınmak, iffetli, namuslu ve ahlaklı olmak İslam dininin gereğidir. Bu şekilde yaşayan kişiler, günahsız olma yolunda yürüyen erdemli kişilerdir.

Sonuç olarak, helal ve haram sınırlarını belirleme yetkisi yalnızca Allah'a aittir. Bu sınırlara riayet etmek, Müslüman olmanın temel gereklerinden biridir.

Selam ve dua ile...
aydinorhon.com

  Kur’an Bütünlüğünde Melek Anlayışı – Derinlemesine İnceleme Bilim insanlarının açıklamalarına göre, evrenin başlangıcı yaklaşık 13.8 mil...