İnek Bacağıyla Dirilen Adam mı, Ölü Kalpleri Uyandıran Ayet mi?
Kardeşim, bir şeyi hiç düşündün mü: Ya aslında şu anda yaşayan bir ölüysen? Yani nefes alıyorsun, yiyorsun, içiyorsun, belki işe gidiyorsun, hatta ibadet bile yapıyorsun ama gerçekte ölü gibisin. Kur’an bu ihtimali çok ciddiye alıyor ve defalarca uyarıyor.
Biz ölüleri sadece mezarlarda arıyoruz. Oysa Kur’an diyor ki:
Bazı insanlar kalpleri mühürlü olduğu için hayatta olsalar bile ölü hükmündedir.
“Şüphesiz Allah katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen sağır ve dilsizlerdir.”
(Enfal 8:22)
Şimdi buraya dikkat: Sağır, dilsiz dediği insanlar aslında fiziksel engelli değil. Onlar hakikati duymayan, Allah’ın ayetlerine kulak tıkayan, gerçeği dile getirmeyen kimseler. Yani bilerek, isteyerek ölü gibi yaşıyorlar. Vahye kapalı kalpleriyle, sadece bedensel olarak ayakta kalmışlar.
O halde biz bu dünyada iki grup insanla yaşıyoruz:
- Gerçekten yaşayanlar
- Sadece yaşıyor gibi yapan ölüler
Peki Kur’an bize bu ayrımı neden yapıyor?
Çünkü Allah bize bir hayat daha teklif ediyor. Evet, yanlış okumadın. Bu hayatta, yeniden doğma fırsatı veriyor. Öyle ki sen ölü gibiyken, Kur’an’la tanışırsın, ayetleri anlamaya çalışırsın, aklını kullanırsın ve Allah seni yeniden diriltir.
“Ölü iken dirilttiğimiz, kendisine bir nur verdiğimiz kimse; karanlıklar içinde kalan ve ondan çıkamayan kimse gibi olur mu hiç?”
(En’am 6:122)
Bak ayet resmen diyor ki:
– Sen ölüydün.
– Sana bir nur verdik.
– Artık karanlıkta değilsin.
Bu nur ne? Elbette Kur’an! Hani senin hayatını sorgulamana sebep olan, aklını harekete geçiren, seni ezberden çıkaran o gerçekler var ya, işte o Allah’ın nurudur.
Ama şimdi bazıları sorabilir:
“Peki canım kardeşim, mezardaki ölü dirildiğinde mucize oluyor, ama bu anlattığın diriliş de gerçekten bir mucize sayılır mı?”
Kur’an’ın cevabı net:
“İşte böylece Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir ki aklınızı kullanabilesiniz.”
(Bakara 2:73)
Bakara Suresi’nde, bir adam öldürülüyor ve kimin öldürdüğü bilinmiyor. İnsanlar yalan söylüyor, inkâr ediyor. Allah onlara ineği kesmelerini, bir parçasını ölüye vurmalarını söylüyor. Sonuçta ölü kişi konuşuyor ve katil ortaya çıkıyor. Ama asıl olay bu değil. Allah diyor ki: "İşte böylece size ayetlerimizi gösteriyoruz ki aklınızı kullanın."
Yani mesele fiziksel diriliş değil.
Mesele şu: Allah gerçeği mutlaka ortaya çıkarır. İster bir ölü konuşturur, isterse seni Kur’an’la sarsar.
Ve bu da bir diriliştir:
– Yalanla yaşayan biri, gerçekle yüzleştiğinde
– Hurafeyle beslenen biri, Kur’an’la tanıştığında
– Korkudan din yaşayan biri, özgür düşünceyle iman ettiğinde
İşte o an ölü canlanır.
O zaman şimdi sana sorayım:
Sen yaşıyor musun, yoksa sadece nefes mi alıyorsun?
Çünkü yaşamak, sadece fiziksel bir durum değil. Kur’an’a göre yaşamak;
– Hakkı bilmek,
– Gerçeği savunmak,
– Adaleti gözetmek,
– Sadece Allah’a kul olmak,
– Ve tüm bunları bilinçle yapmak.
İşte bu, gerçek diriliştir.
Kur’an bu dirilişi bize vadeder. Kimseye nasip olmayan bir hayat. Özgür, bağımsız, anlam dolu bir yaşam. Çünkü orada kulluk sadece Allah’a yapılır. Başka kimseye değil. Mezhep reislerine, hadis yazarlarına, gelenek abilerine, dedenin mirasına değil… Sadece Allah’a.
Bu da insanı gerçekten diriltir.
Gerçekten yaşatır.
Gerçekten özgürleştirir.
Son söz:
Kur’an’da şöyle der:
“Sen, dirilere uyarı veresin diye gönderildin…”
(Yasin 36:70)
Bu çok derin bir ifade. Çünkü “dirilere” uyarı gönderilir. Demek ki bazıları diri bile sayılmıyor.
Sen dirilerden misin, yoksa yaşayan ölülerden mi?
Kur’an’ı okuduktan sonra, bu soruya cevap verecek kişi sensin…
Gerçek olan Allah’ın lütfu, hata ise benim aczimdendir.
Aydın Orhon
aydinorhon.com