Önce konuyla ilgili ayetlere bir göz atalım:
Enbiya Suresi 51-71. Ayet:
51. VE GERÇEK ŞU Kİ, Biz [Musa'dan] çok önce İbrahim'e (de) sağduyu vermiştik; ve o'na [yön veren saiki] biliyorduk,
52. babasına ve halkına [şöyle]: “Kendinizi bu kadar yürekten adadığınız bu biçimsel nesneler nedir?” dediği zaman,
53. “Biz atalarımızı bunlara tapar bulduk” diye cevap verdiler.
54. [İbrahim:] “Doğrusu, siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içindeymişsiniz!” dedi.
55. “Sen [bu sözle] karşımıza çıkarken tamamen ciddi misin -yoksa o şakacı insanlardan biri misin?” diye sordular.
56. [İbrahim:] “Yoo!” dedi, “Ama sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir; yani, onları O yoktan var edip düzene sokmuştur: ve ben de bu gerçeğe tanıklık edenlerden biriyim!”
57. Ve [içinden:] “Allah'a yemin olsun, siz arkanızı dönüp uzaklaşır uzaklaşmaz putlarınızı yere sereceğim!” diye ekledi.
58. Ve en büyükleri dışında [putların] hepsini paramparça etti; belki dönüp (bu olup biten için) ona başvururlar diye.
59. [Dönüp de olanları görünce:] “Kim yaptı bunu tanrılarımıza?” diye sordular, “Her kimse, o'nun çok zalim biri olduğundan kuşku yok!”
60. İçlerinden bazıları: “İbrahim denen bir gencin o [tanrı]ları diline doladığını işitmiştik” dediler.
61. [Berikiler:] “Onu insanların karşısına çıkarın, [aleyhine] tanıklık etsinler!” dediler.
62. [İbrahim onların yanına getirilince, o'na] “Bunu tanrılarımıza sen mi yaptın, ey İbrahim?” diye sordular.
63. [İbrahim:] “Bu işi, belli ki, şu yapmıştır, putların en irisi yani: ama en iyisi, siz kendiniz onlara sorun; tabii, eğer konuşmasını biliyorlarsa!”
64. Bunun üzerine birbirlerine dönüp: “Doğrusu, asıl zalim olan sizlermişsiniz!” dediler.
65. Ama çok geçmeden yine eski düşünce tarzlarına döndüler ve [İbrahim'e:] “Bu [put]ların konuşamadıklarını kendin de pekala biliyorsun!” dediler.
66. [İbrahim:] “O halde” dedi, “Allah'ı bırakıp da, size hiçbir şekilde ne yararı ne de zararı dokunmayan şeylere mi tapınıyorsunuz?
67. Yazıklar olsun size de, Allah yerine tapınıp durduğunuz bütün bu nesnelere de! Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”
68. “Eğer (bir şey) yapacaksanız” dediler, “bari o'nu yakın da, böylece tanrılarınıza arka çıkmış olun!”
69. [Ne var ki] Biz “Ey ateş, serin ol, İbrahim'e dokunma!” dedik.
70. Bu arada onlar İbrahim'e tuzak kurmaya çalıştılar; ama Biz onların bütün yapıp-ettiklerini boşa çıkardık:
71. ve o'nu da, [kardeşinin oğlu] Lût'u da, gelecek bütün çağlar için kutlu kıldığımız bir beldeye ulaştırarak kurtardık.
72. Ve o'na ayrıca İshâk'ı ve [İshâk'ın oğlu] Yakub'u armağan ettik, ve o'nların hepsinin dürüst ve erdemli insanlar olmalarını sağladık;
73. ve o'nları buyruklarımız doğrultusunda (başkalarına) yol gösteren önderler yaptık; çünkü onlara iyi ve yararlı işler yapmayı, salât konusunda duyarlı ve devamlı olmayı, arınmak için verilmesi gereken şeyi vermeyi vahyettik; böylece onlar hep Bize kulluk ettiler.
Enbiya Suresi 51-71. Ayet:
51. VE GERÇEK ŞU Kİ, Biz [Musa'dan] çok önce İbrahim'e (de) sağduyu vermiştik; ve o'na [yön veren saiki] biliyorduk,
52. babasına ve halkına [şöyle]: “Kendinizi bu kadar yürekten adadığınız bu biçimsel nesneler nedir?” dediği zaman,
53. “Biz atalarımızı bunlara tapar bulduk” diye cevap verdiler.
54. [İbrahim:] “Doğrusu, siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içindeymişsiniz!” dedi.
55. “Sen [bu sözle] karşımıza çıkarken tamamen ciddi misin -yoksa o şakacı insanlardan biri misin?” diye sordular.
56. [İbrahim:] “Yoo!” dedi, “Ama sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir; yani, onları O yoktan var edip düzene sokmuştur: ve ben de bu gerçeğe tanıklık edenlerden biriyim!”
57. Ve [içinden:] “Allah'a yemin olsun, siz arkanızı dönüp uzaklaşır uzaklaşmaz putlarınızı yere sereceğim!” diye ekledi.
58. Ve en büyükleri dışında [putların] hepsini paramparça etti; belki dönüp (bu olup biten için) ona başvururlar diye.
59. [Dönüp de olanları görünce:] “Kim yaptı bunu tanrılarımıza?” diye sordular, “Her kimse, o'nun çok zalim biri olduğundan kuşku yok!”
60. İçlerinden bazıları: “İbrahim denen bir gencin o [tanrı]ları diline doladığını işitmiştik” dediler.
61. [Berikiler:] “Onu insanların karşısına çıkarın, [aleyhine] tanıklık etsinler!” dediler.
62. [İbrahim onların yanına getirilince, o'na] “Bunu tanrılarımıza sen mi yaptın, ey İbrahim?” diye sordular.
63. [İbrahim:] “Bu işi, belli ki, şu yapmıştır, putların en irisi yani: ama en iyisi, siz kendiniz onlara sorun; tabii, eğer konuşmasını biliyorlarsa!”
64. Bunun üzerine birbirlerine dönüp: “Doğrusu, asıl zalim olan sizlermişsiniz!” dediler.
65. Ama çok geçmeden yine eski düşünce tarzlarına döndüler ve [İbrahim'e:] “Bu [put]ların konuşamadıklarını kendin de pekala biliyorsun!” dediler.
66. [İbrahim:] “O halde” dedi, “Allah'ı bırakıp da, size hiçbir şekilde ne yararı ne de zararı dokunmayan şeylere mi tapınıyorsunuz?
67. Yazıklar olsun size de, Allah yerine tapınıp durduğunuz bütün bu nesnelere de! Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”
68. “Eğer (bir şey) yapacaksanız” dediler, “bari o'nu yakın da, böylece tanrılarınıza arka çıkmış olun!”
69. [Ne var ki] Biz “Ey ateş, serin ol, İbrahim'e dokunma!” dedik.
70. Bu arada onlar İbrahim'e tuzak kurmaya çalıştılar; ama Biz onların bütün yapıp-ettiklerini boşa çıkardık:
71. ve o'nu da, [kardeşinin oğlu] Lût'u da, gelecek bütün çağlar için kutlu kıldığımız bir beldeye ulaştırarak kurtardık.
72. Ve o'na ayrıca İshâk'ı ve [İshâk'ın oğlu] Yakub'u armağan ettik, ve o'nların hepsinin dürüst ve erdemli insanlar olmalarını sağladık;
73. ve o'nları buyruklarımız doğrultusunda (başkalarına) yol gösteren önderler yaptık; çünkü onlara iyi ve yararlı işler yapmayı, salât konusunda duyarlı ve devamlı olmayı, arınmak için verilmesi gereken şeyi vermeyi vahyettik; böylece onlar hep Bize kulluk ettiler.
Öncelikle şunu iyi bilmemiz gerekiyor. Allah’ın Dünya
hayatında insanların yaşamına müdahalesi yok.
Şura 14. Ayet: Ayrılığa düşmeleri, kendilerine bu bilgi geldikten sonra, birbirlerini kıskanmalarından dolayı oldu. Sahibinin, o belirlenmiş ecellerine kadar özgür bırakma sözü olmasaydı hemen yargılanırlardı. Onlardan sonra Kitaba mirasçı olanlar ise kuşku içinde bocalayıp dururlar.
Fatır 45. Ayet: Allah insanları işlediklerine karşılık hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde tek bir hareketli canlı bırakmazdı. Ama onları, o belirlenmiş ecellerine kadar erteler. Sürelerinin sonu gelince gereğini yapar. Allah kullarını görmektedir.
İki ayeti kısaca açarsak; Şura 14 de, ölene kadar özgür bıraktığını söylerken Fatır 45 de, belirlenmiş zamana kadar ölümü ertelemeseydik tek bir canlı bırakmazdık diyor.
Fazla örnek vermeye gerek duymuyorum. Allah’ın bizlere ölene kadar müdahalesinin olmadığını iki ayetten anlaşıldığını düşünüyorum.
Şimdi konumuza geçelim.
Allah’ın müdahalesinin olmadığını düşünerek
Enbiya Suresi 51-71. ayetleri düşünerek tane tane okuduğumuzda konunun anlaşılacağı kanaatindeyim.
Hz İbrahim ateşe atılmışsa ateş onu yakmıştır. Ateşte bir melektir. Görevini harfiyen gerçekleştirir. Metali bile görevi gereği sıvıya dönüştüren ateş her halükarda yakar.
Kur’an’ın hiçbir yerinde Hz İbrahim’in ateşe atıldığı ifade edilmemiştir. Böyle bir ifadenin yokluğunda yanmadan ateş içerisinde kalması veya yanması da söz konusu değildir. Allah’ın O’nu ateşten kurtardığı ifadesi aşağıdaki ayette açıkça belirtilmiştir.
Okuyalım:
Ankebut 24. Ayet:
İMDİ (İbrahim'e gelince,) kavminin o'na tek cevabı şu oldu: “Onu öldürün, veya yakın!” Ama Allah o'nu ateşten korudu. Bakın, bu (kıssa)da inanacak kimseler için dersler vardır!
İki kişi arasında oluşan kavgada bile “sen bittin!” “Seni öldüreceğim!” gibi benzer cümleler kurulur. Her öldüreceğini söyleyen insan öldürseydi her yer cesetlerle dolardı.
Burada insanların burada “öldürün!”, “ yakın!” diye serzenişleri lafzen söylenmiş sözler olup fiiliyat yoktur.
Saffat 97, 98. Ayet: Onlar, “Bir odun yığını hazırlayın ve o'nu yanan ateşin içine atın!” diye bağırdılar.
Ona kötülük yapmak istediler, ama Biz [onların planlarını bozduk ve böylece] onları küçük düşürdük.
Kur’an bütünlüğünde Hz İbrahim’in ateşe maruz kaldığını belirtir hiçbir ayetin olmaması, O’nun hiç ateşe atılmadığını göstermektedir. Allah’ın ateşten koruması da budur.
Burada ki bahis konusu ateş, zulüm ateşidir. Hz İbrahim’in zulme karşı göstermiş olduğu dirençtir. Ve Hz İbrahim’e karşı yapılan tuzak, komplo boşa çıkartılmıştır.
Sonra Hz. İbrahim ana yurdundan ayrılmak zorunda kalmıştır. Halkı kendi manevi cehaletiyle baş başa yaşamlarını sürdürmüşlerdir.(70. Ayet)
Sonra ki hayatında üstün manevi güç ve iç huzuruna eriştiği temsili bir üslupla anlatılmıştır.
71. Ayette “Gelecek çağlar için kutlu kıldığımız bir beldeye ulaştırdık” demesiyle de konumuza noktayı koymaktadır. Kardeşinin oğlu yeğeni Hz Lut’un yanına Filistin bölgesine gitmiştir. Kendisine yapılan, tuzak ve komplolarda büyük direnç göstererek sıyrılmasını Allah’ın izniyle bilmiştir.
72. Ayette Hz İbrahim’in yaşantısının devam ettiğinin ayrı bir delili;
Allah, Hz İbrahim’e büyük oğlu Hz İsmail’e ilaveten İshak’ı ve torunu Yakub’u armağan ettiğini belirtiyor.
Şu ana kadar paylaştığım ayetler Mekke’de İnmiş (mekki) ayetlerdi. Muhammed risaletinin 13 yılını Mekke’de 10 yılını da Medine’de geçirmiştir. Muhammed’in Medine hicretinden sonra gelen vahiy İbrahim’in Kabe’nin duvarlarını yükselttiğini, yeniden ibadet yapılır duruma getirdiğini de aşağıdaki ayette görüyoruz.
Okuyalım:
Bakara 127. Ayet: İbrahim, İsmail ile beraber Kâbe’nin temellerini yükselttiği sırada şöyle yalvardı: “Rabbimiz, bunu bizden kabul et, dinleyen de bilen de Sen’sin!”
Şura 14. Ayet: Ayrılığa düşmeleri, kendilerine bu bilgi geldikten sonra, birbirlerini kıskanmalarından dolayı oldu. Sahibinin, o belirlenmiş ecellerine kadar özgür bırakma sözü olmasaydı hemen yargılanırlardı. Onlardan sonra Kitaba mirasçı olanlar ise kuşku içinde bocalayıp dururlar.
Fatır 45. Ayet: Allah insanları işlediklerine karşılık hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde tek bir hareketli canlı bırakmazdı. Ama onları, o belirlenmiş ecellerine kadar erteler. Sürelerinin sonu gelince gereğini yapar. Allah kullarını görmektedir.
İki ayeti kısaca açarsak; Şura 14 de, ölene kadar özgür bıraktığını söylerken Fatır 45 de, belirlenmiş zamana kadar ölümü ertelemeseydik tek bir canlı bırakmazdık diyor.
Fazla örnek vermeye gerek duymuyorum. Allah’ın bizlere ölene kadar müdahalesinin olmadığını iki ayetten anlaşıldığını düşünüyorum.
Şimdi konumuza geçelim.
Allah’ın müdahalesinin olmadığını düşünerek
Enbiya Suresi 51-71. ayetleri düşünerek tane tane okuduğumuzda konunun anlaşılacağı kanaatindeyim.
Hz İbrahim ateşe atılmışsa ateş onu yakmıştır. Ateşte bir melektir. Görevini harfiyen gerçekleştirir. Metali bile görevi gereği sıvıya dönüştüren ateş her halükarda yakar.
Kur’an’ın hiçbir yerinde Hz İbrahim’in ateşe atıldığı ifade edilmemiştir. Böyle bir ifadenin yokluğunda yanmadan ateş içerisinde kalması veya yanması da söz konusu değildir. Allah’ın O’nu ateşten kurtardığı ifadesi aşağıdaki ayette açıkça belirtilmiştir.
Okuyalım:
Ankebut 24. Ayet:
İMDİ (İbrahim'e gelince,) kavminin o'na tek cevabı şu oldu: “Onu öldürün, veya yakın!” Ama Allah o'nu ateşten korudu. Bakın, bu (kıssa)da inanacak kimseler için dersler vardır!
İki kişi arasında oluşan kavgada bile “sen bittin!” “Seni öldüreceğim!” gibi benzer cümleler kurulur. Her öldüreceğini söyleyen insan öldürseydi her yer cesetlerle dolardı.
Burada insanların burada “öldürün!”, “ yakın!” diye serzenişleri lafzen söylenmiş sözler olup fiiliyat yoktur.
Saffat 97, 98. Ayet: Onlar, “Bir odun yığını hazırlayın ve o'nu yanan ateşin içine atın!” diye bağırdılar.
Ona kötülük yapmak istediler, ama Biz [onların planlarını bozduk ve böylece] onları küçük düşürdük.
Kur’an bütünlüğünde Hz İbrahim’in ateşe maruz kaldığını belirtir hiçbir ayetin olmaması, O’nun hiç ateşe atılmadığını göstermektedir. Allah’ın ateşten koruması da budur.
Burada ki bahis konusu ateş, zulüm ateşidir. Hz İbrahim’in zulme karşı göstermiş olduğu dirençtir. Ve Hz İbrahim’e karşı yapılan tuzak, komplo boşa çıkartılmıştır.
Sonra Hz. İbrahim ana yurdundan ayrılmak zorunda kalmıştır. Halkı kendi manevi cehaletiyle baş başa yaşamlarını sürdürmüşlerdir.(70. Ayet)
Sonra ki hayatında üstün manevi güç ve iç huzuruna eriştiği temsili bir üslupla anlatılmıştır.
71. Ayette “Gelecek çağlar için kutlu kıldığımız bir beldeye ulaştırdık” demesiyle de konumuza noktayı koymaktadır. Kardeşinin oğlu yeğeni Hz Lut’un yanına Filistin bölgesine gitmiştir. Kendisine yapılan, tuzak ve komplolarda büyük direnç göstererek sıyrılmasını Allah’ın izniyle bilmiştir.
72. Ayette Hz İbrahim’in yaşantısının devam ettiğinin ayrı bir delili;
Allah, Hz İbrahim’e büyük oğlu Hz İsmail’e ilaveten İshak’ı ve torunu Yakub’u armağan ettiğini belirtiyor.
Şu ana kadar paylaştığım ayetler Mekke’de İnmiş (mekki) ayetlerdi. Muhammed risaletinin 13 yılını Mekke’de 10 yılını da Medine’de geçirmiştir. Muhammed’in Medine hicretinden sonra gelen vahiy İbrahim’in Kabe’nin duvarlarını yükselttiğini, yeniden ibadet yapılır duruma getirdiğini de aşağıdaki ayette görüyoruz.
Okuyalım:
Bakara 127. Ayet: İbrahim, İsmail ile beraber Kâbe’nin temellerini yükselttiği sırada şöyle yalvardı: “Rabbimiz, bunu bizden kabul et, dinleyen de bilen de Sen’sin!”
Hz İbrahim’in ateşe atılmasıyla ilgili birçok rivayet mevcut. Herkesçe malum olan bu bilgilere girmek istemiyorum.
Şahsi yorumum: Hz İbrahim Allah’ın izni ile Nemrut ve yandaşlarıyla mücadelesinde tek başına büyük bir direnç göstermiştir. Onların kurdukları tuzaktan o bölgeyi terk ederek Allah’ın izni ile kurtulmuştur.
Doğrularım Allah’a yanlışlarım ise bana aittir. Aydın ORHON