Öncelikle tevhit üzerine yaşamalıyız. Allah dışı bütün
ilahlardan arınmalıyız. Fakat çoğunluk ilahsız Allah’a imanı kabul etmez.
Mekkeli müşriklerde bu böyleydi. Günümüzde de aynen devam ediyor. Fakat bu
kişiler maalesef şirke girdiklerinin farkında değildirler.
En’am
22-23. Ayet:
Onları tümüyle (mahşere) toplayıp da Allah'a ortak koşanlara, "Nerede,
ilâh olduklarını iddia ettiğiniz ortaklarınız?" diyeceğimiz günü hatırla.
Sonunda onların manevraları, "Rabbimiz Allah'a andolsun ki biz (O'na)
ortak koşanlar değildik" demelerinden başka bir şey olmayacaktır.
Yüce Allah şirk dışında ki günahları affedebilir; fakat
şirkle ahrete gidenin sonu hüsran olacaktır.
Zümer
65. Ayet:
Andolsun, sana ve senden önceki nebilere şöyle vahyedildi: "Eğer Allah'a
ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyana uğrayanlardan
olursun."
Bir kişi eğer ben “Allah’a ve kitabı Kur’an’a iman ediyorum”
derse o kişi hemen ötekileştirilir. O kişi çoğunun nazarında Kur’an sapığıdır.
Allah’ıma şükürler olsun ki onun bunun sapığı olmadım.
Bunu söyleyen kişiler dinlerini vahye göre yaşamazlar. Parçalara bölünmüşler,
(3/103) Sanki Allah’a dinlerini öğretiyormuş gibi her grup dinini farklı yaşar.
(49/16) Allah’ın helal koyduklarını haram kılarlar. (5/87)
“Ey Muhammed! Sana ve sana uyan müminlere”, (8/64) “Gerçek
bir dost olarak, bir yardımcı olarak”, (17/45) “hesap sorucu olarak”, (4/6)
“koruyucu olarak”, (17/65) “kullarının günahlarını gören olarak”, (17/17)
“bilen olarak”, (4/70) “vekil olarak”, (17/132) “şahit olarak”, (17/79)
“hidayet verici ve yardımcı olarak”,
25/31 “Allah kuluna kafi değil mi, yetmiyor mu?” (39/36) “De ki: Allah
bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben sadece O’na güvenip dayanırım.”
(39/38)
Allah’ın bize yettiğinin onayı; başka kişi veya gruplara
bağımlı olmamaktan geçer. Allah’ın Kur’an’ı dışında birilerinin söylediklerine
tabi olursak o bizim ilahımız olur. Tabi ki, kendilerini din konusunda ilim
sahibi yapmış kişilere soracağız. Fakat onlardan aldığımız bilgilerle Kur’an
bütünlüğünde düşüneceğiz,(2/219) aklımızı kullanacağız (10/199) yine karar
merci şahsımız olacaktır.
Yukarıdaki bir kelimenin altını tekrar çizmek istiyorum.
Sorulacak olan bir kişi değil, kişilerdir. Yani araştırma yapmamız
gerekmektedir.
Kur’an’a iman eden kişilere bir de “Nebi Muhammed’i yok
sayıyorlar” demezler mi? Bunu söyleyenlerin Kur’an’dan bihaber oldukları kesin.
Acaba nebi Muhammed’e iftira ettiklerini bilmiyorlar mı? Şunu da bilmeliler ki;
eğer Nebi Muhammed olmasaydı Kur’an da olmazdı.
Ayrıca Kur’an’da “Resule itaat Allah’a itaattir.”(4/80)
ayeti geçer. Bunu da meallerciler resul (elçi) yerine genellikle peygamber diye
çevirmişler. Hâlbuki “peygamber” kelimesi Farsçadır. Ondan sonra da Nebi
Muhammed’in yediğinden, içtiğinden tutun; yatış kalkış şekli, sevdikleri
sevmedikleri, giydikleri giymedikleri, saçı, sakalı vb. aklınıza ne geliyorsa
bire bir yapmaya çalışmışlardır. Nebi Muhammed’i tabii ki örnek alacağız. Nasıl
örnek açacağız? Önce bakış açımızı değiştireceğiz. Arapların örf ve
geleneklerini dine çevirmeyeceğiz. Giysileri, saçı, sakalı, örf ve geleneği
düşündüğümüzde Ebu Cehil ’de benzer yaşıyordu.
Nebi Muhammed’in eşlerine karşı davranışını, Öksüze yetime
nasıl kol kanat gerdiğini, Zalimin zulmüne maruz kalan kişiyi korumasını, yolda
kalmışa nasıl yardım etmesini, Adil oluşunu, Dürüst oluşunu, ahlaklı oluşunu,
tatlı dilli güler yüzlü oluşunu, yalan söylememesini vb. şeyleri örnek
almalıyız. Yoksa diş fırçası yerine misvak kullanmak örneklik değildir.
Yukarıda Resul/peygamber konusundan bahsettim. Nebi, resul
kavramına girmek istemiyorum. İsteyen arkadaşlar aşağıdaki adresten
okuyabilirler.
https://aydinorhon.blogspot.com/2019/07/nebi-resul-kimdir.html
Kesinlikle Kur’an’ı yaşam rehberi olarak alan hiçbir kimse
Nebi Muhammed’i yok saymaz. Sayamaz da; Çünkü Kur’an buna izin vermez. Kur’an
Nebi Muhammed’in ilahlaştırılmasına da izin vermez. İlahlaştırılmıyor mu?
Camilerimize göz atalım. Tam karşımızda bir tarafta “Allah”
yazarken hemen yanında
“Muhammed” yazısıyla karşılaşırsınız.
sohbet anında “Allah” adı geçtiğinde cemaat sus pus;
“Muhammed” adı geçtiğinde bir uğultu başlar.
“şefaat ya
resulullah” deyip ölmüş beşerden medet umulur. Hem de şah damarımızdan bize
daha yakın olan Yaratan, Allah varken, (50/16) Nebi Muhammed’den istedir. Hem
de her gün defalarca “İyyake nağbudu ve iyyake nesteîn.” Denilmesine rağmen.
Diyoruz ama anlamını bilmiyoruz ki… “(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve
yalnız senden yardım dileriz.” (1/5) Ne dediğinizi bilinceye kadar namaza
yaklaşmamamız gerekiyor. (4/43) Farkında mısınız her taraftan yanlış içindeyiz.
Uzatmak istemiyorum. Bu satırları karalamaya çalışan benim
bile dilim alışmış. Zaman zaman duamın sonunda “ya Rab’bim ya resulullah”
dediğim oluyor. Sonra tevbe ediyorum. Bu söylemin de şirk olduğu çoğu bilmez.
Cin
18. Ayet:
Şüphesiz, mescitler yalnız Allah'ındır. Allah ile beraber hiçbir kimseye
yalvarmayın.
SEVGİLİ NEBİ
MUHAMMED’E YAPILMIŞ BAZI İFTİRALARA BEREBER GÖZ ATALIM:
Nebi Muhammed, “Ben gaybı bilmem” der; Fakat bildiğine dair bir sürü rivayet
düzenlerler.
Hud
31. Ayet:
Size ben, “Allah’ın hazineleri yanımdadır”, demiyorum; gaybı da bilmem. “Ben
bir meleğim” de demiyorum. Sizin hor gördüğünüz kimseler için, “Allah, onlara
asla hiçbir hayır vermez” de diyemem. Allah, onların içlerindekini daha iyi
bilir. Böyle bir şey söylersem, o zaman ben gerçekten zâlimlerden olurum.
Nebi Muhammed “Kendime gelecek bir zararı, gidermeye gücüm
yetmez” derken, “yetiş ya Resulullah” diyerek, ondan medet beklerler.
Yunus
49. Ayet:
De ki: "Allah dilemedikçe, ben kendime bile ne bir zarar, ne de fayda
verme gücüne sahibim. Her milletin bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne
bir an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler." “Sana indirileni
(Kur’an’ı) tebliğ et. Etmediğin takdirde görevini yapmamış olursun.”
Yüce Allah’tan böyle bir emir olmasına rağmen; Kur’an paralelinde oluşturulan binlerce
kitaplara iman ederler.
Enbiya
45. Ayet:
De ki: "Ben yalnızca vahye dayanarak sizi uyarıyorum!" Ne var ki,
(kalbi) sağır olan kimseler bu çağrıyı işitmeyecek(ler)dir, defalarca
uyarılsalar da.
Kur’an “Yerlerin ve göklerin nuru Allah'tır.” derken, Nebi Muhammed’e arşın
nuru derler.
Nur 35. Ayet:
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan
bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir
yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından
yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir.
(Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir.
Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.
Nebi Muhammed, İnsanları Allah’ın hadislerine imana çağırdı. O’na yüz
çevirdiler.
Casiye 6. Ayet:
İşte bunlar, Allah'ın âyetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Artık
Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?
Nebi Muhammed “Bana ve size ne yapılacak bilmem” demesine rağmen onu kurtarıcı,
şefaatçi edindiler.
Ahkaf
9 Ayet:
De ki: "Ben türedi bir peygamber değilim.
Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene
uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."
“Ben de sizin gibi bir beşerim” demesine rağmen, O'nu Allah'a ortak ettiler.
Fussilet 6. Ayet:
De ki: "Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın
yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık O'na yönelin ve O'ndan
bağışlanma dileyin. Allah'a ortak koşanların vay hâline!"
“Ben yalnız uyarıcı ve müjdeciyim” dedi. O'na ilâhî misyonlar yüklerler.
Hud 2. Ayet:
Öyle ki, Allah'tan başkasına ibadet etmeyin. Gerçekten ben, sizi O'nun tarafından
uyaran ve müjdeleyenim;
Nebi Muhammed, “Dinimi Kur'an'dan öğrendim.” dedi; birileri
de çıktı Kur'an’ı din edinenler sapıktır. Dedi.
Sebe
50. Ayet:
De ki: "Ben eğer sapmışsam, ancak kendi aleyhime sapmış olurum. Eğer
hidayete ermişsem, bu da Rabbimin bana vahyettiği sayesindedir. Şüphesiz O,
hakkıyla işitendir, kuluna çok yakındır."
Yüce Allah,“Resulleri birbirinden ayırmayın.” diye buyurdu.
Muhammed’e yaratılmışların efendisi, en hayırlısı dediler.
Nisa
152. Ayet:
Allah'a ve resüllerine iman edenler ve onlardan hiçbirini diğerlerinden
ayırmayanlara gelince, işte onlara Allah mükâfatlarını verecektir. Allah, çok
bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Nebi Muhammed, davetini yalnız Allah’a yaparken, Kimileri de
cemaatine, tarikatine davet etti. Sonra da birisi diğerini ötekileştirdi.
Yusuf 108. Ayet:
De ki: "İşte bu benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar bilerek Allah'a
çağırırız. Allah'ın şanı yücedir. Ben, Allah'a ortak koşanlardan değilim."
Nebi Muhammed, “İlâhî kudret delilleri Allah katındadır, Ben
aciz bir beşerden başka bir şey değilim” dedi; buna rağmen ısrarla O'nu göğe
yükselttiler.
İsra
93 Ayet:
Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne yükselmelisin. Üzerimize bizim
okuyabileceğimiz bir kitap indirinceye kadar senin yükselişine de inanmayız. De
ki: "Rabbimi yüceltirim; ben, elçi olan bir beşerden başkası mıyım?"
Nebi Muhammed “Ben sadece bir elçiyim” derken, Âlem onun
için yaratıldı, dediler.
Maide
99. Ayet:
Elçilerin üzerine düşen ancak tebliğdir. Allah, sizin açıkladığınızı da,
gizlediğinizi de bilir.
O, yalnız “Allah’a kul olun” dedi. “Nebi Muhammed’e veya
falancaya kul olmadan Allah'a kul olunmaz, yoksa trafoyu yakarsın” dediler.
Al-i İmran 79. Ayet:
Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitabı, hükmü ve peygamberliği
verdikten, sonra insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kulluk edin" deme
(hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o, "Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz
Kitaba göre Rabbaniler olunuz" (deme görevindedir.)
Nebi Muhammed “Allah'a yalan isnat etmeyin, Allah hakkında
bilmediğinizi söylemeyin” dedi, O’na Allah’ın habibi (sevgilisi) dediler.
Bakara
169. Ayet:
Sizi yalnız kötülük işlemeye, iğrenç ve çirkin işler yapmaya ve hakkında bilgi
sahibi olmadığınız şeyleri Allah'a isnat etmeye çağırır.
Nebi Muhammed, “Bana salat edin (yardımcı, destek olun)”
dedi. Allahummesalli (Allah'ım sen destekle) diyerek Allah'a havale ettiler.
Ahzab
56 Ayet:
Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o nebiler'e destek verirler/onun şanını
yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona
içtenlikle selam verin.
Devam etsem sıkılır, okumayı bile bırakabilirsiniz. Fakat
onlar iftira atmayı bırakmıyorlar. İnsan sevdiğine iftira atar mı? Seven önce
aklını başına alır; sonra da resulün uyarılarını hayatına taşır.
Furkan
30. Ayet:
Ve (o gün) Rasul: "Ey Rabbim!" diyecek, "Kavmimden (bazıları) bu
Kuran'ı gözden çıkarılacak bir şey olarak gördü!"
Özetleyerek bitirelim inşallah:
Hz Muhammed insanlar arasında ki uçurumu yok etmeye çalışmıştır. Herkesin mutlu
olabilmesi için elinden geleni yapmıştır. Tüm canlıları korumuş ve kollamıştır.
Hiç sapkın batıl şeylere yaklaşmamış, yanından dahi geçmemiştir. Hiç sema
yaparak dönmemiştir. Kafasını, vücudunu sallayıp ayin yapmamıştır. Rabıta
yapmamıştır. Ben gaybı bilirim dememiştir; tam tersi gaybı bilmem demiştir.
(6/50) “Allah’a nazım geçer, ümmetim girmeden cennete girmem.” Dememiştir; Ben de bana da size de ne olacağını bilemem.”
Demiştir. (46/9) “Ümmetim benden yardım istesin, nerde olursa gelirim.”
Dememiştir. Çekici bir kadın gördüğünde hemen eşlerinden birisine koşmamıştır;
Çünkü O’nun çok büyük bir ahlakı vardı. (68/4)
Mazlumu fakiri, fukarayı, yetimi, öksüzü korumuş kollamıştır. Zalime, kafire ve
tüm kötülüklere karşı cihat yapmıştır. O hiç kimseyi kendine çağırmadı; Allah’a
çağırdı. Her türlü şirkten korunması için öğüt verdi. Onun için ahlak ve adalet
hep ön plandaydı.
Bunları anlayabilmenin yolu Kur’an’a imandan geçer. Kuru
imanın kimseye faydası yoktur. Eğer Kur’an’a güveniyorsak anladığımız kilde
okuyup hayata taşımalıyız.
Yüce Allah kitabında “resule itaat Allah’a itaattir” diye
buyuruyor. (4/80) Eğer Allah’ın nebilerini doğru bir şekilde tanımak istiyorsak
hurafelere kulaklarınızı tıkayıp Kur’an’a yönelmeliyiz.
Doğrularım Allah’a yanlışlarım bana aittir. Aydın ORHON