Allah
Bizi Neden Yarattı?
Kardeşim, insanoğlu varoluşu üzerine düşündüğünde
en temel sorulardan biri aklına gelir: “Allah bizi neden yarattı?” Bu soru,
aslında hayatın anlamını ve amacını aramanın da özüdür. Kur’an, bu konuda çok
net bir açıklama yapıyor. Zâriyât Suresi 56. ayette Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Ben cinleri ve insanları, yalnızca bana kulluk etsinler diye yarattım.”
Bu ayet bize şunu anlatıyor: Yaratılışın en temel
sebebi Allah’a kulluktur. Kulluk, sadece namaz kılmak, oruç tutmak gibi belirli
ibadetlerden ibaret değil; hayatın her alanında Allah’a yönelmek, O’nu merkeze
almak demektir. Kulluk, bir bilinçtir, bir hayat tarzıdır. Yaptığımız her işte
O’nun rızasını gözetmek, şükretmek, sabretmek, haksızlıktan sakınmak da
kulluğun bir parçasıdır.
Peki kulluğun özü nedir? Burada dua karşımıza
çıkıyor. Dua, kulun Rabbiyle en doğrudan bağıdır. Aslında dua sadece elleri
açıp bir şey istemek değil; Allah’a yönelmek, O’na muhtaç olduğunu fark etmek,
kalbi O’na bağlamaktır. Rabbimiz Furkan Suresi 77. ayette şöyle buyuruyor:
“Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?”
Bu ayet çok çarpıcıdır. Çünkü insan dua
etmediğinde, yani Allah’a yönelmediğinde, yaratılış gayesini kaybetmiş oluyor.
Dua, Allah’a bağlılığın, kulluğun ve varoluşun özünü temsil ediyor. Dua olmadan
kulluk kuru bir şekil haline gelir. O yüzden dua, yaratılış amacımızın en canlı
göstergelerinden biridir.
Hayatın geçiciliğini düşündüğümüzde bu gerçek daha
da berrak hale geliyor. Kur’an, dünya hayatını “bir oyun ve oyalanma” olarak
tanımlar (Ankebût 64). İnsan bazen dünyalık hedefleri o kadar büyütüyor ki,
yaratılış gayesini unutuyor. Makam, para, şöhret veya tutkular insanı oyalıyor.
Hatta bazıları hevasını ilah ediniyor (Câsiye 23). Oysa Allah bize akıl, irade
ve kalp verdi ki, bu dünyada imtihanı yaşayalım. Bu imtihanın özü ise Allah’a
yönelmek, O’nun rızasını aramaktır.
Yaratılış amacını unutan insan, boş bir hayat
yaşar. Kur’an, böyleleri için “Sizi boş yere yarattığımızı mı sandınız?”
(Müminûn 115) diye sorar. Aslında yaratılış gayesini unutan insan, kendisini
değersizleştirir. Çünkü Allah’ın katındaki değerimiz, O’na yönelmemizle, dua ve
kullukla ortaya çıkar.
Öte yandan yaratılış gayesini kavrayan insan,
hayatı daha anlamlı yaşar. Zorluklara sabreder, nimetlere şükreder, dua ile
Rabbine bağlanır. Böyle bir insan için dünya bir sınav alanıdır; asıl hedef ise
Allah’ın rızası ve cennetidir. Kur’an’da defalarca hatırlatıldığı gibi, gerçek
kurtuluş bu bilinçle yaşamakla mümkündür.
Dua, işte bu sürecin merkezinde durur. Çünkü dua
eden insan, acziyetini kabul eder; “Ben Allah’a muhtacım” der. Dua etmeyen,
aslında Allah’a ihtiyaç duymadığını zanneder ki, bu insanı en büyük yanılgıya
sürükler. Rabbimiz, “Bana dua edin, size karşılık vereyim. Bana kulluk etmeyi
büyüklüklerine yediremeyenler alçaltılmış olarak cehenneme gireceklerdir”
(Mümin 60) buyurarak duanın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha bildiriyor.
O halde kardeşim, yaratılışın sırrını anlamak için
şunu hiç unutmamalıyız: Biz Allah’a kulluk için yaratıldık. Kulluğun özü ise
dua ve yöneliştir. Dünyadaki tüm uğraşlar, bu gayeyi beslediği sürece
değerlidir; aksi halde insan için boş birer oyalamadan ibaret kalır.
Özetle
Yaratılış Amacımız
- Allah bizi, yalnızca kendisine kulluk etmemiz
için yarattı. (Zâriyât 56)
- Dünya hayatı geçicidir, asıl yurt ahirettir.
(Ankebût 64, Âl-i İmrân 185)
- İnsan, akıl ve irade sahibi kılınarak imtihan
edilmektedir. (Kehf 29, İnsan 2)
- Nefse hem fücur (kötü eğilim) hem takva
(sakınma) ilham edilmiştir. (Şems 7-8)
- Dua, yaratılışın özüdür; dua etmeyen insan
Allah katında değersiz görülür. (Furkan 77, Mümin 60)
- Yaratılış amacını unutan insan, hevasını ilah
edinir ve dünyalık heveslere kapılır. (Câsiye 23, Müminûn 115)
- Yaratılış amacını kavrayan insan, hayatını
Allah’ın rızasına göre düzenler; şükreder, sabreder ve iyilikte yarışır.
- Gerçek başarı, dünyadaki makam ya da servet
değil, Allah’ın rızasını ve cennetini kazanmaktır. (Hadîd 20)
Dua ile
Bitiş
Rabbim, bizleri yaratılış gayesini unutmayan, sana
yönelen, dua ile hayatını besleyen kullarından eyle. Kalplerimizi dünya
meşgalesiyle oyalanmaktan koru, bize senin rızanı arayan bir bilinç nasip et.
Bizleri dua eden, kulluk eden, şükreden ve sabreden kullarının arasına dahil
et.