DİNDE
AŞIRI GİDİLMEZ…
Hristiyanlar,
başka millet ve grupların etkisinde kalmışlardır. Yahudiler Nebi Üzeyir’e
Allah’ın oğlu dediler. Aynı anlayış daha sonra Hristiyanlara da sirâyet etti.
Onlarda Nebi İsa Allah’ın oğlu dediler. Yahudi kültürü Hristiyanları etkiledi.
Yunan felsefesinin de etkisinde kalarak, dinlerini değişikliğe uğrattılar.
Tevhit inancının öğretileri felsefeye yön vereceğine, felsefe dine yön vermiştir. Böylece de dinin saflığı ortadan kalkmıştır.
Bakara
Suresi 143. Âyet;
Ve böylece sizin dengeli ve ölçülü bir toplum olmanızı istedik ki (hayatınızla)
tüm insanlığın huzurunda hakikatin şahitleri olmanız ve Elçi de sizin
huzurunuzda ona şahitlik yapsın. Ve Elçi'ye uyanlar ile ökçeleri üzerinde
gerisin geri dönenler arasında açık bir ayrım yapabilmek amacıyla senin, (ey
Peygamber) daha önce yöneldiğin hedefi (bu topluluk için) kıble olarak tayin
ettik: Şüphesiz bu, Allah'ın doğru yola ulaştırdığı kişilerden başka herkes
için zor bir sınavdı. Allah sizin inancınızı kesinlikle göz ardı etmeyecektir;
zira, unutmayın ki, Allah insana karşı en şefkatli olandır, rahmet kaynağıdır.
Hristiyanlar
hadlerini aşarak Allah’ın hakkında gerçek olmayan şeyler uydurmuşlardır. Allah’tan
başka ilah edinmişlerdir. (4/171) İncil takipçileri Hristiyanlar bid’atlara
hurafelere kaydılar ve ruhbanlığı bid’at olarak ortaya koymuşlardır. (57/27)
Uydurmuş oldukları ruhbanlığı dinlerine soktular. Yüce Allah’ın farz kılmadığı
şeyi dindenmiş gibi göstermişlerdir. Bu dinde aşırıya gitmektir. İslam dini
insanlara kolaylık ve istikamet belirtmek için nazil olmuştur.
Taha
Suresi 2. Âyet;
Biz sana bu Kur'an'ı güçlük çekmen için indirmedik,
Dinde
zorlama da yoktur! Çünkü doğrulukla eğrilik apaçık ayrılmıştır. Artık her kim
tağutu inkâr edip, Allah’a inanırsa, kopması mümkün olmayan sağlam bir kulpa
yapışmış olur. Bakara Suresi 256. Âyette, din konusunda zorlama yasaklanmakta,
artık doğru ile eğri tam olarak ortaya çıktığı için, sağlam olan Allah’ın ipine
(Kur’an’a) sarılanın kurtuluşa ereceği vurgulanmaktadır. Bu âyet, İslâm’ın
gelişinden önce Hristiyan veya Yahudi dinine giren bir kaç Ensar’ın
çocuklarına, ailelerinin Müslüman olmaları için baskı yapmaları üzerine inmiş
ve böyle bir zorlama yasaklanmıştır. Yüce Allah kimseye gücünün yettiğinden
fazlasını yüklemez.
En’am
Suresi 152. Âyet;
Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz
herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman
yakınınız bile olsa âdil olun. Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları
Allah size öğüt alasınız diye emretti.
Dinde
aşırıya gitmemenin yolu Kur’an’da bildirilenlerin dışına çıkmamaktan geçer. Gerçek olan Allah’ın vahyi bilgileridir. Bunun
dışındakilerin etkisi altında kalmamalıyız. Nevamıza uyarsak o da Allah'ın
yolundan saptırır. (38/26) Nebi Muhammed’in önemli özelliklerinden biri
nevasından konuşmamasıdır. (53/3) Çünkü daha önce de böyle sapan ve saptıranlar
olmuştur. Dalalete sapanların yanında, peşinde olmayalım.
Haramlardan
kaçmak ve Yüce Allah’ın emirlerine itaat etmektir. Rivayetlerle dini yaşamak, dinde
aşırıya gitmek demektir. Farzları ihmal ederek, haramlardan kaçmayarak amel
etmek mümkün değildir. Üzerine farz olan yakınlarının geçimini göz ardı eden
kişi mümin olamaz.
Maide
Suresi 77 Âyet;
De ki: "Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin.
Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir
milletin arzu ve keyiflerine uymayın."
Kur’an’ın
indirilişinin ana amaçlarından birisi de helal ve haram olan şeylerin sınırını
çizmektir. Allah, Kur’an ile din açısından neyin helal neyin haram olduğunu
belirlemiştir. (5/1); (5/3-5); (5/94); (5/96); (5/151); (5/168); (16/14); (7(32)
Beşeri
görüşlerinin özellikle haram alanına girmemesi için yukarda bir kısmını
paylaştığım âyetler indirilmiştir. Allah’ın insanlara helal kıldığı bir şeyi
insanlar kendilerine haram kılamaz. Allah ehlinin, yaptıkları yanlışları bize
duyuruyor. Bu yanlış davranışların duyurmasının sebebi, bizim aynı hatalara
düşmememiz içindir.
Allah’ın
bize helal kıldıklarını haram etmeyelim. Bize bildirilen sınırı aşmayalım.
Helali haram yapmak, haddi aşmaktır. Dinde aşırıya gitmektir.
Maide
Suresi 87. Âyet;
Ey iman edenler! Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize)
haram etmeyin ve (Allah'ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah, haddi
aşanları sevmez.
Şunu
iyi bilmeliyiz ki Kur’an’la din tamamlanmıştır. (5/3) Kur’an dışında ki bütün
kaynaklar aşırıya gitmektir. Kur’an dışında insana akıl ve düşünme kabiliyeti
de verilmiştir. Aklını kullanıp düşünerek bilgi üretilmesinde sakınca yoktur.
Âyetleri lafız olarak değişmeyeceğinin bilinciyle okumalıyız. Ancak kelime
anlamları değişkendir, doğurgandır. Buna dikkat edelim. Akıl Kur’an’ın
hükümlerini anlayacak şekilde yaratılmıştır. Akıl dinin sınırları dışında kalan
alanlara da hükümler koyar. Akıl bu faaliyet içindeyken nefis devreye girip,
aklı devre dışı bırakabilir. En çok dikkat edeceğimiz noktada budur.
Allah
tarafında indirilenler (Kur’an) dışında bizi sıkıntıya sokacak, gereksiz şeyler
hakkında sorular sormayalım. Allah gerekli görseydi bunları açıklardı. Allah
genellikle sorulanları açıklamadı. Açıklananlar, Nebi Âdem’den günümüze
değişmeyen yasasıdır. (35:43) Allah’ın kitabında bildirmediği şeyler, muaf
tuttuklarındandır. Allah sorguladıklarımızı özgür iradenize bırakmıştır. Nebi
Muhammed’e sorulan soruların yersiz ve zamansız olması sebebiyle bu âyet
indirilmiştir.
Maide
Suresi 101. Âyet:
Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde, sizi üzecek olan şeylere dair soru
sormayın. Eğer Kur'an indirilirken
bunlara dair soru sorarsanız size açıklanır. (Hâlbuki) Allah onları
bağışlamıştır. Allah, çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet
verir.)
Kur’an
her konuda dengeli olmayı emreder. Rahman halis kullarının orta yolu
izlediklerini belirtir.
Furkan
Suresi 67. Âyet:
Onlar,
harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu
ikisi arası dengeli bir harcamadır.
Âyetten
de açıkça anlıyoruz. Allah’ın kullarının harcamaları ölçülü, hareketleri
dengelidir. İsraf ve cimrilikten sakınırlar. Harcadıklarında ne israf ederler
ne de cimrilik. Bu ikisi arasında dengeli olur.
Lokman Suresi 17, 19. Âyet:
"Yavrum! Namazı dosdoğru kıl.
İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol.
Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir."
"Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde
böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez."
"Yürüyüşünde tabiî ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, şüphesiz
eşeklerin sesidir!"
Nebi
Lokman’ın ağzından vurgulanan bu âyette; yürüyüşünde bile orta yolu seçmesi, ne
çabuk ne de yavaş ölçülü gidilmesi buyruluyor. Bağırarak konuşmaması gerektiği
ve sesin alçaltılması gerektiği belirtiliyor.
Biz
Yüce Allah’ın Kur’an’ı ışığında yürümezsek. Mutluluğa ve huzura ulaşamayız.
Dinde aşırıya gitmenin bir karşılığı da gruplara ayrışıp her grubun diğerini
ötekileştirmesidir. Bu yol Yüce Allah’ın istediği yol değildir. Allah’ın
istediği tek yol vardır. Sadece İslam’dır.
Allah’ın yasası değişmez ve tektir. Genellikle Atalarımızdan bulduğumuz
dinin peşinden ayrılmamışız. Ana baba Hanefi ben de Hanefi’yim. Şii ben de,
Hambeli, ben de, ben de… Ben de… Bakmamışız, incelememişiz… Neden diyememişiz.
Yüce Allah’ın kitabını zaten anlamazsın demişler. Acaba anlar mıyım dememişiz?
“Anamız babamız Yahudi olsaydı biz ne olurduk?” diye hiç düşündünüz mü?
En’am Suresi 159. Âyet:
Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var
ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a
kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
Dinde
aşırıya gitmek, hakikat sınırlarını ihlal etmektir. Gidilen istikamette ayarı
yükseltmek ve alçaltmaktır. Din de
taşkınlık yapmamaktır. Yüce Allah’ın haramına helal, helaline haram demektir.
Allah’ın kitabını yeterli görmektir. Rabbimizin koyduğu sınırları aşmaktır. Rivâyetleri
din edinmektir. İbadette orta yolu bulmaktır.
En’am
Suresi 119. Ayet:
Ne oluyor ki size, kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalmanız dışında, O,
size haram kıldıklarını ayrı ayrı açıklamışken, üzerinde Allah'ın ismi anılan
şeyleri yemiyorsunuz? Gerçekten çoğu, bir ilim olmaksızın kendi heva (istek ve
tutku)larıyla (kimilerini) saptırıyorlar. Şüphesiz, senin Rabbin haddi aşanları
en iyi bilendir.
Yaşadığımız
dinin doğrulunu kontrol için cevap anahtarı olarak Kur’an’a müracaat etmeliyiz.
Eğer yaşamınız cevap anahtarıyla örtüşüyorsa doğru yoldayız demektir.
Örtüşmüyorsa, kendimize çeki düzen vermeliyiz. Rabbimden cümlemizi doğru yoldan
ayırmamasını dilerim.
Doğrularım
Allah’ın yanlışlarım ise bana aittir. Aydın
ORHON