ALLAH NASİP
EDERSE İLAVE AYETLERLE GÜNCELLEMELER DEVAM EDECEK. AYETLER ALFABETİK SIRAYA
GÖRE DİZAYN EDİLMİŞTİR. İNŞALLAH
KUR'AN'I KERİM'İ HAYATIMIZA TAŞIYANLARDAN OLURUZ. |
|||||
Özet Meal |
Sr. |
S.Ad. |
Ayt |
Çeviri |
Meal |
|
2 |
Bakara |
285 |
Diyanet |
Elçi,
Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her
biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve
şöyle dediler: "Onun resullerlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt
etmeyiz." Şöyle de dediler: "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz!
Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır." |
|
2 |
Bakara |
136 |
Diyanet |
|
Günahkar başkasının günah yükünü yüklenemez |
53 |
Necm |
38, 39 |
Diyanet |
Hiçbir
günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. İnsan için ancak çalıştığı
vardır. |
Günahkar başkasının günah yükünü yüklenemez |
29 |
Ankebut |
12 |
Diyanet |
İnkâr
edenler iman edenlere, "Yolumuza uyun da sizin günahlarınızı
yüklenelim" derler. Hâlbuki onların günahlarından hiçbir şey yüklenecek
değillerdir. Şüphesiz onlar kesinlikle yalancılardır. |
Ebedi cehennem |
32 |
Secde |
18, 19,
20 |
Diyanet |
Hiç mü'min, fasık gibi olur mu? Bunlar
(elbette) eşit olmazlar. Hiç mü'min, fasık gibi olur mu? Bunlar (elbette)
eşit olmazlar. Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan
her çıkmak istediklerinde, oraya döndürülürler ve onlara, "Yalanlamakta
olduğunuz ateş azabını tadın" denir. |
Ebedi cehennem |
4 |
Nisa |
168 169 |
Diyanet |
Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler (var
ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir. |
Ebedi cehennem |
4 |
Nisa |
57 |
Diyanet |
(Onlara
şöyle denilecek:) "O hâlde, bu gününüze kavuşmayı unutmanıza karşılık
azabı tadın. Biz de sizi unuttuk. Yapmakta olduklarınıza karşılık ebedî azabı
tadın." |
Ebedi
cehennem |
32 |
Secde |
14 |
Diyanet |
(Onlara
şöyle denilecek:) "O hâlde, bu gününüze kavuşmayı unutmanıza karşılık
azabı tadın. Biz de sizi unuttuk. Yapmakta olduklarınıza karşılık ebedî azabı
tadın." |
Ebedi
cehennem |
72 |
Cin |
23 |
Diyanet |
Ancak Allah'tan
gelenleri tebliğ edebilirim ve O'nun vahiylerini açıklayabilirim. Kim Allah'a
ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz onlar için, içinde ebedî kalacakları
cehennem ateşi vardır. |
Ebedi
cehennem |
2 |
Bakara |
81 |
Diyanet |
|
Ebedi
cehennem |
3 |
Al-i İmran |
116 |
Diyanet |
İnkâr
edenlerin ne malları ne evlatları, onlara Allah'a karşı bir yarar sağlar.
İşte onlar cehennemliktirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır. |
Ebedi
cehennem |
6 |
En'am |
128 |
Diyanet |
Onların
hepsini bir araya toplayacağı gün şöyle diyecektir: "Ey cin topluluğu! İnsanlardan
pek çoğunu saptırıp aranıza kattınız." Onların insanlardan olan
dostları, "Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık ve bize
belirlediğin süremizin sonuna ulaştık" diyecekler. Allah da diyecek ki:
"Allah'ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedî kalmak üzere
duracağınız yer ateştir." Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hüküm ve
hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir. |
Ebedi
cehennem |
9 |
Tevbe |
68 |
Diyanet |
Allah,
erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere, içinde ebedî kalmak üzere
cehennem ateşini va'detti. O, onlara yeter. Allah, onlara lânet etmiştir.
Onlar için sürekli bir azap vardır. |
Ebedi
Cehennem |
23 |
Müminun |
103 |
Diyanet |
Kimlerin de
tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta
kendileridir. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır. |
Ebedi
cehenneme giren oradan cennete geçemez. Bu yahudi inancıdır. |
2 |
Bakara |
80 |
Diyanet |
Bir de
dediler ki: "Bize ateş, sayılı birkaç günden başka asla
dokunmayacaktır." Sen onlara de ki: "Siz bunun için Allah'tan söz
mü aldınız? -Eğer böyle ise, Allah verdiği sözden dönmez-. Yoksa siz Allah'a
karşı bilemeyeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?" |
Ebedi
cennet |
2 |
Bakara |
82 |
Diyanet |
|
Ebedi cennet |
9 |
Tevbe |
100 |
Diyanet |
İslâm'ı ilk
önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya,
Allah onlardan razı olmuş; onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara
içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte
bu büyük başarı |
Ebedi
cennet |
23 |
Müminun |
11 |
Diyanet |
Onlar
Firdevs cennetlerine varis olurlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır. |
Ebedi
cennet |
2 |
Bakara |
25 |
Diyanet |
İman edip
salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler
olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık
verilişinde, "Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen
rızık!" diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak
verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî
kalacaklardır. |
Ebedi
cennet |
5 |
Maide |
85 |
Diyanet |
Dedikleri
bu söze karşılık Allah onlara, devamlı kalacakları, içinden ırmaklar akan
cennetleri mükâfat olarak verdi. İşte bu, iyilik yapanların mükâfatıdır. |
Ebedi
cennet |
11 |
Hud |
108 |
Diyanet |
Mutlu
olanlara gelince, gökler ve yerler durdukça içinde ebedî kalmak üzere
cennettedirler. Ancak Rabbinin dilemesi başka. Bu, onlara ardı kesilmez bir
lütuf olarak verilmiştir. |
Ebedi
cennet, cehennem |
11 |
Hud |
107 |
Diyanet |
Onlar,
gökler ve yerler durdukça orada ebedî olarak kalacaklardır. Ancak Rabbinin
dilemesi başka. Şüphesiz Rabbin istediğini yapandır. |
Egosunu/hevasını
ilah edinirler |
25 |
Furkan |
43 |
Diyanet |
Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh
edineni gördün mü? Ona sen mi vekil
olacaksın? |
Egosunu/hevasını
ilah edinirler |
45 |
Casiye |
23 |
Diyanet |
Nefsinin arzusunu ilâh edinen, Allah'ın;
(hâlini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne
de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola
eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız? |
Ehli Kitap |
3 |
Al-i İmran |
99 |
Diyanet |
De ki:
"Ey kitab ehli! (Gerçeği) görüp bildiğiniz hâlde, niçin Allah'ın yolunu
eğri ve çelişkili göstermeğe yeltenerek inananları Allah'ın yolundan
çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir." |
Ehli Kitap |
5 |
Maide |
68 |
Diyanet |
De ki:
"Ey Kitap ehli! Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni
(Kur'an'ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz." Andolsun ki sana
Rabbinden indirilen bu Kur'an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü
artıracaktır. Öyle ise o kâfirler toplumu için üzülme. |
Ehli Kitap
sahibi kişi Müslümanlığı kabul etmezse evlenilmez |
60 |
Mümtehine |
10 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Mü'min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan
edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış
kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü
müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara
helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin.
Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah
yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar
ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir
kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm'ı kabul eden ve sizinle evlenen
eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. Bu, Allah'ın
hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir. |
Ehli Kitap
tan Allah'a ve ahiret gününe inananlar kurtuluşa ererler. |
2 |
Bakara |
62 |
Diyanet |
Şüphesiz,
inananlar (Müslümanlar) ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden (her bir grubun kendi şeriatında)
"Allah'a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için
Rableri katında mükâfat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da ol |
Ehli Kitap
tan Allah'a ve ahiret gününe inananlar kurtuluşa ererler. |
5 |
Maide |
69 |
Diyanet |
Şüphesiz
inananlar (müslümanlar) ile Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan (her bir
grubun kendi şeriatında) "Allah'a ve ahiret gününe inanan ve salih
ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da
olmayacaklardır" (diye hükmedilmiştir.) |
El kelimesi
mecazi geçiyor. |
48 |
Fetih |
10 |
Diyanet |
Sana bîat
edenler ancak Allah'a bîat etmiş olurlar.
Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi
aleyhine dönmüş olur. Allah'a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük bir
mükâfat verecektir. |
Elbise
insanları dış etkenlerden ve namahremden koruyan giysi |
16 |
Nahl |
80 |
Diyanet |
Allah, size
evlerinizi huzur ve dinlenme yeri yaptı. Hayvanların derilerinden gerek göç
gününüzde, gerek ikamet gününüzde kolayca taşıyacağınız evler; onların
yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir süreye kadar yararlanacağınız
ev eşyası ve geçimlikler meydana getirdi. |
Elbise
insanları dış etkenlerden ve namahremden koruyan giysi |
16 |
Nahl |
81 |
Diyanet |
Allah,
yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve dağlarda da sizin için
barınaklar var etti. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi
koruyacak zırhlar verdi. Böylece Allah, müslüman olasınız diye üzerinizde
olan nimetini tamamlıyor. |
Elbise
insanları dış etkenlerden ve namahremden koruyan giysi |
7 |
Araf |
20-22 |
Diyanet |
Derken şeytan,
kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine
vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek
olmayasınız, ya da (cennette) ebedî kalacaklardan olmayasınız diye
yasakladı.""Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim" diye de
onlara yemin etti. Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan
tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet
yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rab'leri onlara, "Ben size bu ağacı
yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye
seslendi. |
Elbise
takva ve topluma ve dış dünyaya karşı arınma |
7 |
Araf |
26 |
Diyanet |
Ey
Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise
verdik. Takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha
hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah'ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt
alırlar (diye onları insanlara verdik). |
Elbise
takva ve topluma ve dış dünyaya karşı arınma |
7 |
Araf |
27 |
Diyanet |
|
Elbise
takva ve topluma ve dış dünyaya karşı arınma |
74 |
Muddessir |
4 |
Diyanet |
Nefsini
arındır. (elbiseni temizle) |
Elçi
gönderilmemiş hiçbir toplum yoktur |
6 |
En'am |
131 |
Diyanet |
Bu (Resullerin
gönderilmesi), Allah'ın, halkları habersizken ülkeleri haksız yere helâk
etmeyeceği içindir. |
Elçi Kimdir |
81 |
Tekvir |
20-21 |
Diyanet |
1/175 O
(Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş'ın sahibi katında itibarlı, orada
(meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği
sözdür. |
Elçi Kimdir |
81 |
Tekvir |
22 |
Diyanet |
1/175 (Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız
(Muhammed) bir deli değildir. |
Elçi Kimdir |
42 |
|
51 |
Diyanet |
1/175Allah,
bir insanla ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. Yahut bir
elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz O yücedir, hüküm ve
hikmet sahibidir. |
Elçi Kimdir |
2 |
Bakara |
118 |
Diyanet |
1/175 Bilmeyenler, "Allah bizimle konuşsa,
ya da bize bir mucize gelse ya!" derler. Bunlardan öncekiler de tıpkı
böyle, bunların dedikleri gibi demişti. Onların kalpleri (anlayışları)
birbirine benziyor. Biz âyetleri, kesin olarak inanacak bir toplum için
açıkladık. |
Elçi Kimdir |
22 |
Hac |
75 |
Diyanet |
1/176 Allah,
meleklerden de resûller seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allah, hakkıyla
işitendir, hakkıyla görendir. |
Elçi ler
sizi ayetlerle uyarıp, korkutmadı mı |
6 |
En'am |
130 |
Diyanet |
(O gün
Allah, şöyle diyecektir:) "Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size
âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran
elçiler gelmedi mi?" Onlar şöyle diyecekler: "Biz kendi aleyhimize
şahitlik ederiz." Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair
kendi aleyhlerine şahitlik ettiler. |
Elçi neden
gönderildi? |
28 |
Kasas |
47 |
Diyanet |
Kendi
yaptıkları sebebiyle başlarına bir musibet gelip de, "Ey Rabbimiz! Bize
bir resul gönderseydin de âyetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık" diyecek
olmasalardı, seni elçi olarak göndermezdik. |
Elçi neden
gönderildi? |
20 |
Taha |
134 |
Diyanet |
Eğer biz
onları o Kur'an'dan önce bir azap ile helâk etseydik mutlaka, "Ey
Rabbimiz! Keşke bize bir resul gönderseydin de alçalıp rezil olmadan önce
âyetlerine uysaydık" derlerdi. |
Elçiler |
26 |
Şuara |
161 |
Diyanet |
Hani
kardeşleri Lût, onlara şöyle demişti: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz
mısınız?" |
Elçiler |
26 |
Şuara |
124 |
Muhammed
Esed |
|
Elçiler |
26 |
Şuara |
142 |
Muhammed
Esed |
Hani,
onlara (da) kardeşleri Salih, "Artık Allah'a karşı sorumluluk bilinci
taşımayacak mısınız?" demişti. |
Elçiler |
26 |
Şuara |
177 |
Elmalılı
Hamdi Yazır |
O Vakit ki
Şuayb onlara demişti: Siz Allahdan korkmaz mısınız? |
Elçiler
arasında ayrım yapılmaz |
2 |
Bakara |
136 |
Diyanet |
Deyin ki:
"Biz Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve
Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa'ya verilen (Tevrat ve İncil) ile
bütün diğer peygamberlere Rab'lerinden verilene iman ettik. Onlardan
hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz." |
Elçiler
arasında ayrım yapılmaz |
2 |
Bakara |
285 |
Diyanet |
Resul,
Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her
biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve
şöyle dediler: "Onun resullerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt
etmeyiz." Şöyle de dediler: "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz!
Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır." |
Elçiler
arasında ayrım yapılmaz |
3 |
Al-i İmran |
84 |
Diyanet |
De ki:
"Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a), İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a,
Yakub'a ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ'ya, İsa'ya ve resullere
Rablerinden verilene inandık. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz.
Biz O'na teslim olanlarız." |
Elçiler
mesaja uymak zorunludur |
24 |
Nur |
54 |
Diyanet |
"Allah'a
itaat edin, resule itaat edin" de. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona
yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da
yalnızca size aittir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. Resule
düşen ancak apaçık bir tebliğdir. |
Elçiler
sizi uyarmaya gelmedi mi? |
6 |
En'am |
130 |
Diyanet |
(O gün
Allah, şöyle diyecektir:) "Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size
âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran
peygamberler gelmedi mi?" Onlar şöyle diyecekler: "Biz kendi
aleyhimize şahitlik ederiz." Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir
olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler. |
Elçilerin
birbirlerinden üstünlükleri vardır. |
2 |
Bakara |
253 |
Diyanet |
İşte resuller!
Biz, onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. İçlerinden, Allah'ın
konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu
İsa'ya ise açık deliller verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile
destekledik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasından gelen (millet)ler,
kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, birbirlerini öldürmezlerdi.
Fakat ayrılığa düştüler. Onlardan inananlar da vardı, inkâr edenler de. Yine
Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin Allah dilediğini yapar. |
Emirler, |
10 |
Yunus |
100 |
Diyanet |
Allah'ın
izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara
verir |
Emirler, |
1 |
Fatiha |
5 |
Diyanet |
(Allahım!)
Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. |
Emirler, |
2 |
Bakara |
275 |
Diyanet |
Faiz
yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu,
onların, "Alışveriş de faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah,
alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt
gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur.
Durumu da Allah'a kalmıştır. (Allah, onu affeder.) Kim tekrar (faize)
dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır. |
Emirler, |
2 |
Bakara |
188 |
Diyanet |
Aranızda
birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir
kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (rüşvet olarak)
vermeyin. |
Emirler, |
2 |
Bakara |
264 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun
diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak
suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan
ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın
durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah,
kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez. |
Emirler,
ibadetlere devam et. |
9 |
Tevbe |
112 |
Diyanet |
Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler,
hamdedenler, oruç tutanlar , rükû' ve secde edenler, iyiliği emredip
kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır.
Mü'minleri müjdele. |
Emirler,
kibirli olma. |
17 |
Nisa |
36 |
Diyanet |
Allah'a
ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya,
yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa,
yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve
övünen kimseleri sevmez. |
Emirler; |
17 |
İsra |
53 |
Diyanet |
Kullarıma
söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını
bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır. |
Emirler;
Adaletli ol. |
5 |
Maide |
8 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden
kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin.
Âdil olun. Bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı
gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
Emirler;
Dedikodu yapma |
49 |
Hucurat |
12 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin
gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır
mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah
tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. |
Enbiya
geçen ayet |
2 |
Bakara |
92 |
Diyanet |
Onlara,
"Allah'ın indirdiğine (Kur'an'a) iman edin" denilince, "Biz
sadece bize indirilene (Tevrat'a) inanırız" deyip, ondan sonra geleni
(Kur'an'ı) inkâr ederler. Hâlbuki o, ellerinde bulunanı (Tevrat'ı) tasdik
eden hak bir kitaptır. De ki: "Eğer inanan kimseler idiyseniz, daha önce
niçin Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?" |
Ergenlik
çağına kadar Rab'bim Allah'tır diyen insana denenmesi için fısk fucur (iblis
olgusu) yüklenir. |
7 |
Araf |
172 |
Diyanet |
Hani Rabbin
(ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları
kendilerine karşı şahit tutarak, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"
demişti. Onlar da, "Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)" demişlerdi.
Böyle yapmamız kıyamet günü, "Biz bundan habersizdik" dememeniz
içindir. |
Erkek veya
kadın Müslüman kaldıkları sürece
evlenebilir, evli kalabilirler |
60 |
Mümtehine |
10 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Mü'min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan
edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış
kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü
müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara
helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin.
Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah
yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar
ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir
kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm'ı kabul eden ve sizinle evlenen
eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. Bu, Allah'ın
hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir. |
Erkek,
kadın salih amelde bulunanlar |
16 |
Nahl |
97 |
Diyanet |
Erkek veya
kadın, kim mü'min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat
yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile
vereceğiz. |
Erkekler
kadınların koruması altındadır. |
4 |
Nisa |
34 |
Diyanet |
Erkekler,
kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar.
Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de
erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar.
İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar
da "gayb"ı korurlar.
(Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara
öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de
mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.
Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın.
Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür. |
Erkeklerden
başka Nebi gönderilmedi |
16 |
Nahl |
43 |
Süleyman
Ateş |
Biz senden
önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını elçi göndermedik.
Sorun, Zikir ehline; eğer bilmiyorsanız: |
Erkeklerin eşlerine yaptığı öğür netice vermezse, dört
ay yataklarınızı ayırın . |
2 |
Bakara |
226 |
Diyanet |
Eşlerine yaklaşmamağa
yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde)
dönerlerse, şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. |
Eşler
birbirine ayettir |
30 |
Rum |
21 |
Diyanet |
Kendileri
ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda
bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve kudretinin)
delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler
vardır. |
Evlilik,
müşrikle evlenilmez |
2 |
Bakara |
221 |
Diyanet |
İman
etmedikleri sürece Allah'a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Allah'a ortak
koşan kadın hoşunuza gitse de, mü'min bir cariye Allah'a ortak koşan bir
kadından daha hayırlıdır. İman etmedikleri sürece Allah'a ortak koşan
erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah'a ortak koşan hür erkek
hoşunuza gitse de; iman eden bir köle, Allah'a ortak koşan bir erkekten daha
hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve
bağışlanmaya çağırır. O, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp
düşünsünler. |
Evlilik,
müşrikle evlenilmez |
60 |
Mümtehine |
10 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Mü'min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan
edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış
kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü
müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara
helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin.
Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah
yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar
ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir
kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm'ı kabul eden ve sizinle evlenen
eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. Bu, Allah'ın
hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir. |
Evlilik,
müşrikle evlenilmez |
11 |
Hud |
81 |
Diyanet |
Konukları
şöyle dedi: "Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla
ulaşamayacaklar. Geceleyin bir vakitte aileni al götür. İçinizden kimse
ardına bakmasın. Ancak karın müstesna. (Onu bırak.) Çünkü onların (kavminin)
başına gelecek olan azap, onun başına da gelecektir. Onların azabla buluşma
zamanı sabahtır. Sabah yakın değil midir?!" |
Evlilik,
müşrikle evlenilmez |
2 |
Bakara |
221 |
Diyanet |
İman etmedikleri sürece Allah'a ortak koşan
kadınlarla evlenmeyin. Allah'a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mü'min
bir cariye Allah'a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. İman etmedikleri
sürece Allah'a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah'a
ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de; iman eden bir köle, Allah'a ortak
koşan bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise
izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, insanlara âyetlerini açıklar ki,
öğüt alıp düşünsünler. |
Facirler
cehennemdedirler. |
82 |
İnfitar |
13-16 |
Diyanet |
Fasıklık
edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde,
oraya döndürülürler ve onlara, "Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını
tadın" denir. |
Fasıkların
barınacağı yer ateştir |
32 |
Secde |
20 |
Diyanet |
Fasıklık edenlere
gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya
döndürülürler ve onlara, "Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını
tadın" denir. |
Fısk
fucurun insana yüklenişi |
91 |
Şems |
7, 9 |
Diyanet |
Nefse ve
onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını
(kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran
kurtuluşa ermiştir. |
Fıtrat
üzerine yaratıldık. |
30 |
Rum |
30 |
Diyanet |
|
Gaybı
Allah'tan başka kimse bilmez |
6 |
En'am |
59 |
Diyanet |
Gaybın
anahtarları yalnızca O'nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve
denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında
da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta
(Allah'ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz'da) olmasın. |
Gaybı
nebiye Allah bildirmiştir |
9 |
Tevbe |
94 |
Diyanet |
Onlara
döndüğünüzde, size mazeret beyan edeceklerdir. De ki: "Mazeret beyan
etmeyin. Size kesinlikle inanmayız. Çünkü Allah bize sizin durumunuzu
bildirdi. Bundan böyle davranışlarınızı Allah da Resûlü de görecek. Sonra
hepiniz, gaybı da görülen âlemi de bilene döndürüleceksiniz de yapmakta
olduğunuz şeyleri size haber verecek." |
Gaybı
seçtiği resullerden başkası bilmez |
72 |
Cin |
26-27 |
Diyanet |
O, gaybı
bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez. Ancak seçtiği resûller başka.
(Onlara bildirir.) Fakat O, Resûlün önünde ve arkasında gözetleyici
(melek)ler yürütür ki resûllerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini
bilsin. Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp
dökmüştür. |
Gaybı
yalnız Allah bilir |
27 |
Neml |
65 |
Diyanet |
De ki:
"Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar öldükten
sonra ne zaman diriltileceklerinin de farkında değildirler." |
Gaybi
bilgiler |
7 |
Araf |
43 |
Diyanet |
Biz onların
kalplerinde kin namına ne varsa söküp attık. Altlarından da ırmaklar akar.
"Hamd, bizi buna eriştiren Allah'a mahsustur. Eğer Allah'ın bizi
eriştirmesi olmasaydı, biz hidayete ermiş olamazdık. Andolsun, Rabbimizin
peygamberleri bize hakkı getirmişler" derler. Onlara, "İşte
yaptığınız (iyi işler) sayesinde kendisine varis kılındığınız cennet!"
diye seslenilir. |
Gaybi
bilgiler |
7 |
Araf |
44 |
Diyanet |
Cennetlikler
cehennemliklere, "Rabbimizin bize va'dettiğini biz gerçek bulduk. Siz de
Rabbinizin va'dettiğini gerçek buldunuz mu?" diye seslenirler. Onlar,
"Evet" derler. O zaman aralarında bir duyurucu, "Allah'ın
lâneti zalimlere!" diye seslenir. |
Gaybi
bilgiler |
7 |
Araf |
45 |
Diyanet |
Onlar Allah yolundan alıkoyan ve onu, eğri
ve çelişkili göstermek isteyenlerdir. Onlar ahireti de inkâr edenlerdir. |
Gaybi
bilgiler |
7 |
Araf |
46 |
Diyanet |
İkisi
(cennet ve cehennem) arasında bir sur , A'râf
üzerinde de birtakım adamlar vardır. Cennet ve cehennemliklerin hepsini
simalarından tanımaktadırlar. Cennetliklere, "Selâm olsun size!"
diye seslenirler. Onlar henüz cennete girmemişlerdir, ama bunu |
Gaybi
bilgiler |
7 |
Araf |
47 |
Diyanet |
Gözleri
cehennemlikler tarafına çevrildiği zaman, "Ey Rabbimiz! Bizi zalim
toplumla beraber kılma" derler. |
Gaybi
bilgiler |
7 |
Araf |
48 |
Diyanet |
A'râftakiler,
simalarından tanıdıkları birtakım adamlara da seslenir ve şöyle derler:
"Ne çokluğunuz, ne de taslamakta olduğunuz kibir size bir yarar
sağladı!" |
Gaybi
bilgiler |
7 |
Araf |
49 |
Diyanet |
Sizin,
‘Allah bunları rahmete erdirmez' diye yemin ettikleriniz şunlar mı? (Sonra
cennetliklere dönerek) "Haydi, girin cennete. Size korku yok. Siz
üzülecek de değilsiniz" derler. |
Gaybi
bilgiler |
7 |
Araf |
50 |
Diyanet |
Cehennemlikler
de cennetliklere, "Ne olur, sudan veya Allah'ın size verdiği rızıktan
biraz da bizim üzerimize akıtın" diye çağrışırlar. Onlar,
"Şüphesiz, Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır" derler. |
Gaybi
bilgiler |
7 |
Araf |
51 |
Diyanet |
Onlar
dinlerini oyun ve eğlence edinmişler ve dünya hayatı da kendilerini
aldatmıştı. İşte onlar bu günlerine kavuşacaklarını nasıl unuttular ve
âyetlerimizi nasıl inkâr edip durdularsa, biz de onları bugün öyle unuturuz. |
Gaybi
bilgiler |
7 |
Araf |
52 |
Diyanet |
Andolsun
biz onlara, bilerek açıkladığımız bir kitabı, inanan bir toplum için bir yol
gösterici ve rahmet olarak getirdik. |
Gaybi
bilgiler Allah a aittir |
21 |
Enbiya |
30 |
diyanet |
İnkâr
edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her
şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? |
Gaybi
bilgiler Allah a aittir |
19 |
Meryem |
61 |
Diyanet |
Rahmân'ın,
kullarına gıyaben vaad ettiği "Adn" cennetlerine girecekler ve hiçbir
haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz O'nun va'di kesinlikle gerçekleşir. |
Gaybi
bilgiler Allah a aittir |
62 |
Cuma |
8 |
Diyanet |
De ki:
"Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size
ulaşacaktır. Sonra gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah'a döndürüleceksiniz
de, O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir." |
Gaybi
bilgiler Allah a aittir |
52 |
Tur |
41 |
Diyanet |
Yoksa, gayb
ilmi onların yanında da ondan mı yazıyorlar? |
Gecenin
mecazi anlamı cehalet karanlığıdır. |
97 |
Kadir |
1 |
Diyanet |
Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde
indirdik. |
Gecenin
mecazi anlamı cehalet karanlığıdır. |
27 |
Neml |
49 |
Diyanet |
Aralarında
Allah adına and içerek şöyle dediler: "Mutlaka onu ve ailesini geceleyin
öldüreceğiz, sonra da velisine; ‘Biz onun ailesinin öldürülüşüne şahit
olmadık. Biz kesinlikle doğru söyleyenleriz', diyeceğiz." |
Gecenin
mecazi anlamı cehalet karanlığıdır. |
44 |
Duhan |
2, 4 |
Diyanet |
Apaçık olan
Kitab'a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz
insanları uyarmaktayız. Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt
edilir. |
Gecenin
mecazi anlamı cehalet, batıl, inkarcıların karanlığıdır. |
93 |
Duha |
1, 3 |
Diyanet |
Kuşluk
vaktine andolsun, Karanlığı çöktüğü vakit geceye andolsun ki, Rabbin seni
terk etmedi, sana darılmadı da. |
Gizleyenler,
gizlenenler |
2 |
Bakara |
159 |
Diyanet |
İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti
Kitap'ta açıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah
lânet eder, hem de bütün lânet etme konumunda olanlar lânet eder. |
Gizleyenler,
gizlenenler |
2 |
Bakara |
174 |
Diyanet |
Allah'ın
indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var
ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Kıyamet
günü Allah, onlarla ne konuşacak, ne de onları arıtacaktır. Onlar için elem
dolu bir azap vardır. |
Göz Allah'ı
görmeye kalkışmadı. Resul övülmektedi. Haddini aşmamasına atıf |
53 |
Necm |
13-17 |
Diyanet |
Andolsun ki
onu diğer bir defa da Sidre-tül müntehânın yanında gördü o, Me'vâ cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır.
O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu)
aşmadı. |
Gurur ve
kibirliler |
43 |
Zuhruf |
30, 31 |
Diyanet |
Fakat kendilerine
Hak gelince, "Bu bir büyüdür, biz onu kesinlikle inkâr ediyoruz"
dediler."Bu Kur'an, iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi
ya!" dediler. |
Gücü
olmayanlara bundan dolayı sorumluluğu yoktur. |
9 |
Tevbe |
91 |
Diyanet |
Allah'a ve
Resûlüne karşı sadık ve samimi oldukları takdirde, güçsüzlere, hastalara ve
(seferde) harcayacakları bir şey bulamayanlara (sefere katılmadıkları için)
bir günah yoktur. İyilikte bulunan kimselerin (kınanması) için de bir sebep
yoktur. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. |
Gücü
olmayanlara bundan dolayı sorumluluğu yoktur. |
9 |
Tevbe |
92 |
Diyanet |
Kendilerini
bindirip (cepheye) sevk edesin diye sana geldikleri zaman, senin, "Sizi
bindirebileceğim bir şey bulamıyorum" dediğin; bu uğurda harcayacakları
bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönen
kimselere de bir sorumluluk yoktur. |
Gücü
olmayanlara bundan dolayı sorumluluğu yoktur. |
9 |
Tevbe |
93 |
Diyanet |
Sorumluluk
ancak, zengin oldukları hâlde senden izin isteyenleredir. Bunlar, geride kalan
(kadın ve çocuk)larla birlikte olmaya razı oldular. Allah da kalplerini
mühürledi. Artık onlar bilmezler. |
Günah
ademin oğullarında biri diğerine günah yüklüyor |
5 |
Maide |
29 |
Diyanet |
Ben istiyorum
ki, sen benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip cehennemliklerden
olasın. İşte bu zalimlerin cezasıdır. |
Günah kimse
kimsenin günahını yüklenemez |
35 |
Fatır |
18 |
Diyanet |
Hiçbir
günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse,
(bir başkasını), günahını yüklenmeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez,
çağırdığı kimse yakını da olsa. Sen ancak, görmedikleri hâlde Rablerinden
için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak kendisi
için arınmış olur. Dönüş ancak Allah'adır. |
Günah
Kur'an'da çelişki gibi görünen 35/18 ve 5/29 ayetlere cevap |
4 |
Nisa |
85 |
Diyanet |
Kim güzel
bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü
bir (işte) aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah'ın her
şeye gücü yeter. |
Günahkarlara
ahret hayatında rızık yok |
77 |
Müzzembil |
43-46 |
Diyanet |
"Yapmakta
olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için." Şüphesiz biz iyilik yapanları
işte böyle mükâfatlandırırız. O gün vay yalanlayanların hâline!Ey inkâr
edenler! (Dünyada) yiyin ve birazcık yararlanın! Şüphesiz sizler
suçlularsınız. |
Günahların
affı olabilir |
39 |
Zümer |
53 |
Diyanet |
De ki:
"Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden
ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir." |
Günahların
affı olabilir. Şirk hariç |
4 |
Nisa |
48 |
Diyanet |
Şüphesiz
Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan
(günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah'a şirk koşan kimse,
şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur. |
Günahların
affı olabilir. Şirk hariç |
4 |
Nisa |
116 |
Diyanet |
Şüphesiz
Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları,
dilediği kimseler için bağışlar. Allah'a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir
sapıklığa düşmüştür. |
Günümüzde
ki deist ve ateistlerin inancı |
23 |
Mümin |
35-37 |
Diyanet |
"O, öldüğünüz,
toprak ve kemik hâline geldiğiniz zaman sizin tekrar mutlaka (diriltilip)
çıkarılacağınızı mı vaad ediyor?" "Hayat, bu dünya hayatından
ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Biz tekrar diriltilecek değiliz." |
Günümüzde
ki deist ve ateistlerin inancı |
50 |
Kaf |
3 |
Diyanet |
"Öldüğümüz
ve toprak olduğumuz zaman mı (dirilecekmişiz)? Bu, akla uzak (imkânsız) bir
dönüştür!" |
Günümüzde
ki deistlerin ve müşriklerin inancı |
29 |
Ankebut |
61 |
Diyanet |
Andolsun,
eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim
verdi?" diye soracak olsan mutlaka, "Allah" diyeceklerdir. O
hâlde nasıl (haktan) döndürülüyorlar? |
Günümüzde
ki deistlerin ve müşriklerin inancı |
43 |
Zuhruf |
87 |
Diyanet |
Andolsun, onlara
kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, "Allah" derler.
Öyleyken nasıl döndürülüyorlar? |
Günümüzde
ki deistlerin ve müşriklerin inancı |
23 |
Müminun |
37-38 |
Diyanet |
"Hayat,
bu dünya hayatından ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Biz tekrar diriltilecek değiliz."
"Bu, Allah'a karşı yalan uyduran bir kimseden başkası değildir. Biz ona
inanmayız." |
Güzel bir
örnek |
33 |
Ahzap |
21 |
Diyanet |
Kendilerine,
"Allah'ın indirdiğine uyun" denildiği zaman, "Hayır, biz
babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Şeytan,
kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı? |
Her şey Yüce Allah'ın dinine zerre kadar katıksız, arı duru, tertemiz, halis inançla İSLAM'ın yaşanması için...
SEÇİLMİŞ AYETLER (E), (F), (G)
Çocukluğumuzdan gençliğime kadar ki arada Buhari'nin hadis kitabını okudum.
Kur'an'ın mealini okuma alışkanlığımız yoktu. Okuyanlar anlamını bilmeden okuyorlardı. Okuduklarını da ölülerine ikramda bulunuyorlardı.
Sonra camilerde ve cemaatlerde yapılan sohbetlere gitmeye başladım. Bütün cemaatleri girdim, çıktım. Bir cemaatlerin diğer cemaatin arkasından konuşmalarına tahammül edemezdim. Her cemaatin Allah'a doğru farklı yollardan gittiklerini, sonuçta gidecekleri nokta aynı diye savunurdum. İstiyordum ki müslümanlar kenetlensin.
50 yaşlarının sonlarında Kur'an'ı tecvitli okumayı öğrendim. Makamlarla okuyordum. İyi de geliyordu. Haz da alıyordum.
Kur'an'ı bitirdiğimde hoca "sadak Allah'ül azim" dememi söyledi. Mealini sordum. "Allah Doğru Söyledi." Dedi.
Mutlaka doğru söyledi de ne söyledi? "..........."
Arapça okumayı reddetmiyorum. Mutlaka Arapçası da okunmalı. Fakat Allah'ın mesajlarına daha çok ihtiyacımız var. Kur'an'ı yaşamımıza sokmalıyız. Allah bizi Kur'an dan imtihan edecek...
Yorumlarımda;
Doğrular Allah'ın yanlışlar benimdir. Allah cümlemizi doğru yoldan ayırmasın.
Aydın ORHON
Kur’an’a Göre Salat Nedir? Kur’an’a göre salat nedir? Yaslanmak, destek olmak, desteklemek… Salat cümlede tek başına gelmişse “namaz” çeviri...
-
HADİS İNKÂRCILARI KİM? İnsanlar Allah’ın kitabına hakkıyla iman eden kişilere meâlciler, hadis inkârcısı vb. gibi isimler tak...
-
MELEKLER Bilim insanlarının açıklamalarına göre, dünyanın oluşumu, "Big Bang" adı verilen bir patlama ile birlikte yaklaşık 13.9 m...