ALLAH NASİP
EDERSE İLAVE AYETLERLE GÜNCELLEMELER DEVAM EDECEK. AYETLER ALFABETİK SIRAYA
GÖRE DİZAYN EDİLMİŞTİR. İNŞALLAH
KUR'AN'I KERİM'İ HAYATIMIZA TAŞIYANLARDAN OLURUZ. |
|||||
Özet Meal |
Sr. |
S.Ad. |
Ayt |
Çeviri |
Meal |
Dinde zorlama yok |
10 |
Yunus |
99 |
Diyanet |
Eğer Rabbin
dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi.
Böyle iken sen mi mü'min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın? |
Dinde zorlama yok |
21 |
Gaşiya |
22 |
Diyanet |
Artık sen
öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin. Sen, onlar üzerinde bir zorba
değilsin. |
Dinimiz Adem'den günümüze vardı. |
42 |
Şura |
13 |
Diyanet |
"Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa
düşmeyin!" diye Nûh'a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim'e, Mûsâ'ya
ve İsâ'ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın
şey (İslâm dini), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini
seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır. |
Dininizi Allah'a mı öğretiyor sunuz? |
49 |
Hucurat |
16 |
Diyanet |
(Ey
Muhammed!) De ki: "Siz Allah'a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah,
göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir. Allah, her şeyi hakkıyla
bilendir." |
|
2 |
Bakara |
41, 42 |
Diyanet |
Elinizdeki Tevrat'ı tasdik edici olarak
indirdiğim (Kur'an'a) iman edin. Onu inkâr edenlerin ilki olmayın. Âyetlerimi
az bir karşılığa değişmeyin ve bana karşı gelmekten sakının. Hakkı batılla
karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin. |
|
26 |
Şuara |
109 |
Diyanet |
"Buna karşılık sizden hiçbir ücret
istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir." |
|
38 |
Sad |
86 |
Diyanet |
(Ey Muhammed!) De ki: "Bundan (tebliğ
görevinden) dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Ben kendiliğinden
yükümlülük altına girenlerden değilim." |
|
2 |
Bakara |
174 |
Diyanet |
Allah'ın indirdiği kitaptan bir kısmını
gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var ya); işte onlar karınlarına
ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Kıyamet günü Allah, onlarla ne
konuşacak, ne de onları arıtacaktır. Onlar için elem dolu bir azap vardır. |
|
9 |
Tevbe |
34 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız
yollarla yiyorlar ve Allah'ın yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü
biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir
azapla müjdele. |
|
3 |
Al-i İmran |
77 |
Diyanet |
Şüphesiz, Allah'a verdikleri sözü ve
yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir
payı yoktur. Allah, kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve
onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. |
|
42 |
Şura |
23 |
Diyanet |
İşte Allah, iman edip salih amellerde
bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki: "Ben buna karşı
yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir
iyilik kazanırsa, biz ondaki iyiliği arttırırız. Gerçekten Allah,
bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir. |
|
68 |
Kalem |
46 |
Diyanet |
Yoksa sen
onlardan bir ücret istiyorsun da onlar bu yüzden ağır bir borç yükü altına mı
girmişlerdir? |
|
42 |
Şura |
22 |
Diyanet |
Sen,
zalimlerin yaptıkları şeyler tepelerine inerken bu yüzden korku ile
titrediklerini göreceksin. İnanıp yararlı işler yapanlar da cennet
bahçelerindedirler. Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır.
İşte bu büyük lütuftur. |
Deistlerin
inancı |
29 |
Ankebut |
61 |
Diyanet |
Andolsun,
eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim
verdi?" diye soracak olsan mutlaka, "Allah" diyeceklerdir. O
hâlde nasıl (haktan) döndürülüyorlar? |
Deistlerin
inancı |
23 |
Muminun |
37 |
Diyanet |
Hayat, bu
dünya hayatından ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Biz tekrar diriltilecek
değiliz. |
Deistlerin
inancı |
39 |
Zümer |
38 |
Diyanet |
Andolsun,
eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan elbette,
"Allah", derler. De ki: "Peki söyleyin bakalım? Allah'ı bırakıp
da ibadet ettikleriniz var ya; eğer Allah bana herhangi bir zarar dokundurmak
isterse, onlar Allah'ın dokundurduğu zararı kaldırabilirler mi? Yahut Allah
bana bir rahmet dilese, onlar O'nun rahmetini engelleyebilirler mi?" De
ki: "Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O'na tevekkül
ederler." |
Denemeden
bırakılmayacak |
29 |
Ankebut |
2 |
Diyanet |
İnsanlar,
"İnandık" demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı
zannederler. |
Denemeden
bırakılmayacak |
2 |
Bakara |
214 |
Diyanet |
Yoksa siz,
sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete
gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü'minler,
"Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek kadar darlığa ve zorluğa
uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah'ın yardımı pek yakındır. |
Dil her kitap
kavmin diline göre indi |
14 |
İbrahim |
4 |
Muhammed
Esed |
Biz her
elçiyi, mutlaka kendi halkının diliyle (vahyedilmiş bir mesajla) gönderdik
ki, (hakkı) onlara açık (ve dolaysız) bir biçimde ulaştırabilsin; artık
bundan sonra Allah (sapmayı) dileyeni sapıklık içinde bırakır, (doğru yolu
tutmayı) dileyeni de doğru yola yöneltir, çünkü doğru hüküm ve hikmetle edip
eyleyen en yüce iktidar sahibi O'dur. |
Dil her
kitap kavmin diline göre indi |
41 |
Fussilet |
44 |
Diyanet |
Eğer biz
onu başka dilde bir Kur'an yapsaydık onlar mutlaka, "Onun âyetleri
genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber
öyle mi?" derlerdi. De ki: "O, inananlar için bir hidayet ve
şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara
kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da
anlamıyorlar)." |
Dileyeni mi
dilediğini mi saptırır |
76 |
İnsan |
3 |
Diyanet |
Şüphesiz
biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola
koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder. |
Dileyeni mi
dilediğini mi saptırır |
16 |
Nahl |
93 |
Diyanet |
Allah
dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır,
dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya
çekileceksiniz. |
Dileyeni mi
dilediğini mi saptırır |
7 |
Araf |
28 |
Diyanet |
Çirkin bir
iş işledikleri vakit, "Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk, Allah da
bize bunu emretti" derler. De ki: "Şüphesiz, Allah çirkin işleri
emretmez. Siz bilmediğiniz şeyleri Allah'ın üzerine mi atıyorsunuz?" |
Dileyeni mi
dilediğini mi saptırır |
99 |
Zilzal |
7, 8 |
Diyanet |
Artık kim
zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre
ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir. |
Dileyeni mi
dilediğini mi saptırır |
67 |
Mülk |
2 |
Diyanet |
O,
hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı
yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. |
Dillerini eğip
bükerler; Kitaptan zannetsinler diye… |
3 |
Al-i İmran |
78 |
Diyanet |
Onlardan
(Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitab'dan olmadığı hâlde Kitab'dan sanasınız
diye (okudukları) Kitap'tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, "Bu,
Allah katındandır" derler. Hâlbuki o, Allah katından değildir. Bile bile
Allah'a karşı yalan söylerler. |
Din Adamları tali
konuları konuşur |
5 |
Maide |
63 |
Diyanet |
Bunları,
din adamları ve bilginler günah söz söylemekten ve haram yemekten
sakındırsalardı ya! Yapmakta oldukları şey ne kötüdür! |
Din
adamlarının çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler |
9 |
Tevbe |
34 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız
yollarla yiyorlar ve Allah'ın yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü
biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir
azapla müjdele. |
Din adına
sizden ücret istemeyene uyun |
10 |
Yunus |
72 |
Diyanet |
Eğer yüz
çeviriyorsanız, sizden zaten hiçbir ücret istemedim. Benim ücretim, ancak
Allah'a aittir. Bana müslümanlardan olmam emredildi." |
Din adına
sizden ücret istemeyene uyun |
36 |
yasin |
21 |
Diyanet |
"Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere
uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." |
Din günü |
38 |
Sad |
59-61 |
Diyanet |
(Kendi
aralarında şöyle derler:) "İşte sizinle beraber cehenneme tıkılacak bir
grup. Onlara rahat ve huzur olmasın! Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir.
"O grup da, "Hayır, size rahat ve huzur olmasın. Bu cehennemi bizim
önümüze siz sürdünüz. Orası ne kötü durak yeridir!" der. Şöyle derler:
"Ey Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim sürdüyse, cehennemde onun azabını
bir kat daha artır." |
Din günü |
40 |
Mümin |
47-48 |
Diyanet |
Ateşin
içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara,
"Biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden
kaldırabilir misiniz?" derler. |
Din
günü herkesin amel defteri
boynundadır |
17 |
Nisa |
13, 14 |
Diyanet |
Her insanın
amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü
kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. "Oku
kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter" denilecektir. |
Din
günü Hesap günü |
82 |
İntifar |
19 |
Diyanet |
O gün kimse
kimseye hiçbir fayda sağlayamayacaktır. O gün buyruk, yalnız Allah'ındır. |
Din
günü Hesap günü |
107 |
Maun |
1 |
Diyanet |
Gördün mü,
o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! |
Din günü
bütün uzuvlar şahitlik edecektir |
41 |
Fussilet |
20-22 |
Diyanet |
Nihayet
cehenneme vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri, yapmış oldukları
işler hakkında, kendileri aleyhine şahitlik ederler. Onlar derilerine,
"Niçin aleyhimize şâhitlik ettiniz?" derler. Derileri de der ki;
"Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. İlk defa sizi O yaratmıştı
ve yine yalnızca O'na döndürülüyorsunuz." |
Din günü
herkesen kitabı boynunda asılı olacaktır. |
18 |
Kehf |
49 |
Diyanet |
Kitap
ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün.
"Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan
hepsini sayıp dökmüş!" derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında
bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez. |
Din günü
herşey ortaya çıkar |
27 |
Neml |
82 |
Diyanet |
o söz başlarına gelince, onlar için yerden
kendilerine bir dâbbe (canlı bir yaratık) çıkarırız. O, onlara insanların
âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler. |
Din günü
kimi mutsuz kimi bahtiyar olacaktır. |
11 |
Hud |
105 |
Diyanet |
O gün
geldiği zaman Allah'ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. Onlardan mutsuz
(cehennemlik) olanlar da vardır, mutlu (cennetlik) olanlar da. |
Din günü
kimsenin kimseye faydası olmaz |
44 |
Duıhan |
41-42 |
Diyanet |
O gün
dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Kendilerine yardım da edilmez. Yalnız,
Allah'ın yardım ettiği kimseler bunların dışındadır. Şüphesiz O, mutlak güç
sahibidir, çok merhamet edendir. |
Din günü
kimsenin kimseye faydası olmaz |
82 |
İnfitar |
19 |
Diyanet |
Yalnız,
Allah'ın yardım ettiği kimseler bunların dışındadır. Şüphesiz O, mutlak güç
sahibidir, çok merhamet edendir. |
Din günü
pişmanlık |
25 |
Furkan |
26-28 |
Diyanet |
O gün
gerçek hükümranlık Rahmân'ındır ve kâfirlere zorlu bir gün olacaktır. O gün
zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: "Ne
olurdu ben de resulle beraber aynı yolu tutsaydım!" |
Din günü
sesler kısılmıştır. |
20 |
Taha |
108-109 |
Diyanet |
O gün
kendisinden yan çizmek mümkün olmayan davetçiye (İsrâfil'e) uyarlar. Sesler,
Rahmân'ın azametinden dolayı kısılmıştır. Artık sadece fısıltı işitebilirsin.
O gün, Rahmân'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının
şefaati fayda vermez. |
Din
konusunda sizinle savaşanlar vazgeçerse sizde vazgeçin. |
2 |
Bakara |
193 |
Diyanet |
Hiçbir
zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla
savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız
zalimlere karşıdır. |
Din
konusunda sizinle savaşmayanla savaşmayın. |
60 |
Mumtehine |
8, 9 |
Diyanet |
Allah,
sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış
kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz
Allah, âdil davrananları sever. Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda
savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri
dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta
kendileridir. |
Din, Allah
katında tek din İslamdır |
3 |
Al-i İmran |
19 |
Diyanet |
Şüphesiz
Allah katında din İslâm'dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim
geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa
düştüler. Kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çok
çabuk görendir. |
Din, dinde
ayrılığa düşmeyin. |
6 |
En'am |
65 |
Diyanet |
De ki:
"O, size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir
azap göndermeğe, ya da sizi grup grup birbirinize düşürmeğe ve kiminizin
şiddetini kiminize tattırmaya gücü yetendir." Bak, anlasınlar diye,
âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz. |
Din, |
10 |
Yusuf |
104 |
Diyanet |
Hâlbuki sen
buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O (Kur'an) âlemler içinde
ancak bir öğüttür. |
Dinde
aşırıya gitmek yok |
5 |
Maide |
77 |
Diyanet |
De ki:
"Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha
önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir
milletin arzu ve keyiflerine uymayın." |
Dinde
aşırıya gitmek yok |
5 |
Maide |
87 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram
etmeyin ve (Allah'ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları
sevmez. |
Dinde
aşırıya gitmek yok |
5 |
Maide |
101 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Size açıklandığı takdirde, sizi üzecek olan şeylere dair soru
sormayın. Eğer Kur'an indirilirken bunlara
dair soru sorarsanız size açıklanır. (Hâlbuki) Allah onları bağışlamıştır.
Allah, çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.) |
Dinde
aşırıya gitmek yok |
7 |
Araf |
32 |
Diyanet |
De ki:
"Allah'ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram
kılmış?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında mü'minler içindir. Kıyamet
gününde ise yalnız onlara özgüdür. İşte bilen bir topluluk için âyetleri,
ayrı ayrı açıklıyoruz." |
Dinde
aşırıya gitmek yok |
6 |
En'am |
119 |
Diyanet |
Allah,
yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek
açıklamışken, üzerine adının anıldığı hayvanları yememenizin sebebi
nedir. Gerçekten birçokları
nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı) saptırıyorlar. Şüphesiz senin
Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir. |
Dinde
ayrılığa düşmeyin. |
21 |
Enbiya |
92, 93 |
Celal
Yıldırım |
- Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri biz
ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini
yenileyeceğiz. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet
sahibidir. |
Dinde
zorlama yok |
11 |
Hud |
12 |
Diyanet |
|
Dinde
zorlama yoktur |
50 |
Kaf |
45 |
Diyanet |
Biz onların
ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O
hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur'an ile öğüt ver. |
Dinde
zorlama yoktur |
2 |
Bakara |
256 |
Diyanet |
Dinde
zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim
tâğûtu tanımayıp Allah'a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa
yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Dinden
çıkar sağlamak yasaktır. |
2 |
Bakara |
41 |
Diyanet |
Elinizdeki
Tevrat'ı tasdik edici olarak indirdiğim (Kur'an'a) iman edin. Onu inkâr
edenlerin ilki olmayın. Âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin ve bana karşı
gelmekten sakının. |
Dinden
çıkar sağlamak yasaktır. |
2 |
Bakara |
79 |
Diyanet |
Vay o
kimselere ki, elleriyle Kitab'ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa
değişmek için, "Bu, Allah'ın katındandır" derler. Vay ellerinin
yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların
hâline! |
Dinden
çıkar sağlamak yasaktır. |
2 |
Bakara |
174 |
Diyanet |
Allah'ın
indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var
ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Kıyamet
günü Allah, onlarla ne konuşacak, ne de onları arıtacaktır. Onlar için elem
dolu bir azap vardır. |
Dinden
çıkar sağlamak yasaktır. |
5 |
Maide |
44 |
Diyanet |
Şüphesiz Tevrat'ı
biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah'a) teslim olmuş
nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb'e adamış
kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah'ın kitabını
korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat'ın hak olduğuna da şahit
idiler. Şu hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi
az bir karşılığa değişmeyin. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin
ta kendileridir. |
Dini yasa uyduranlar |
42 |
Şura |
21 |
Diyanet |
Yoksa,
Allah'ın izin vermediği bir dini kendilerine tutulacak yol kılan ortakları mı var? Eğer (cezaların
ertelenmesine dair) kesin hükmü
olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz, zâlimler için
elem dolu bir azap vardır. |
Dini
anlayışı rivayetlere göre mi yönlendiriyor sunuz? |
68 |
Kalem |
36-38 |
Diyanet |
Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz? |
Dini
parçalayanlar |
23 |
Muminun |
52-54 |
Diyanet |
Şüphesiz bu
(İslâm), tek bir din olarak sizin
dininizdir. Ben de Rabbinizim. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının. (İnsanlar ise, din) işlerini kendi
aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile
sevinmektedir. Ey Muhammed! Sen onları
bir zamana kadar, gaflet ve şaşkınlıklarıyla baş başa bırak! |
Dinimiz
Adem'den günümüze tek din islamdır |
3 |
Al-i İmran |
3, 4 |
Diyanet |
O, sana
Kitab'ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, daha
önce Tevrat'ı ve İncil'i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti.
Furkan'ı da indirdi. Şüphesiz,
Allah'ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, mutlak
güç sahibidir, intikam sahibidir |
Dinimiz
Adem'den günümüze tek din islamdır |
3 |
Al-i İmran |
84 |
Diyanet |
De ki:
"Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a), İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a,
Yakub'a ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden
verilene inandık. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz O'na
teslim olanlarız." |
Dinimiz
Adem'den günümüze vardı. |
2 |
Bakara |
183 |
Diyanet |
|
Dininizi
kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimeti tamamladım. |
5 |
Maide |
3 |
Diyanet |
Ölmüş
hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış
iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek
ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar
ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan
hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk
(Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten)
ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin
için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din
olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli
açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse,
şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. |
Dininizi
tamamladım |
5 |
Maide |
3 |
Diyanet |
Ölmüş
hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı
çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten
düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış
hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal
oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a
itaatten kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini
kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi
kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı
seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin
(haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet
edicidir. |
Dinlerinizi param parça
etmeyin. (mezheplere bölünmeyin) |
30 |
Rum |
31, 32 |
Diyanet |
Allah'a
yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O'na karşı gelmekten
sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip
grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi
katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir. |
Dinlerinizi param parça
etmeyin. (mezheplere bölünmeyin) |
23 |
Müminun |
53 |
Diyanet |
(İnsanlar ise,
din) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan
ile sevinmektedir. |
Dinlerinizi param parça
etmeyin. (mezheplere bölünmeyin) |
3 |
Al-i İmran |
103 |
Diyanet |
Hep birlikte
Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın
size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O,
kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler
olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi
oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki
doğru yola eresiniz. |
Dinlerinizi param parça
etmeyin. (mezheplere bölünmeyin) |
3 |
Al-i İmran |
105 |
Diyanet |
Kendilerine
apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın.
İşte onlar için büyük bir azap vardır. |
Dinlerinizi param parça
etmeyin. (mezheplere bölünmeyin) |
6 |
En'am |
159 |
Diyanet |
Şu
dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya,
(senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır.
Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir. |
Dinlerinizi param parça
etmeyin. (mezheplere bölünmeyin) |
6 |
En'am |
153 |
Diyanet |
İşte bu,
benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar
sizi parça parça edip O'nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah
sakınasınız diye emretti. |
Doğru yolu
seçenler |
92 |
Leyl |
5, 6, 7 |
Diyanet |
Onun için
kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel
sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca
iletiriz. |
Dostlarınızın
evlerinde yemek yemenizde bir sakınca yoktur |
24 |
Nur |
61 |
Diyanet |
Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur,
hastaya da güçlük yoktur. Kendi
evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya
erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya
amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın
evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz
evlerde ya da dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde de bir sakınca yoktur.
Bir arada veya ayrı ayrı olarak yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere
girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik
dileği olarak, selâm verin. İşte Allah, düşünesiniz diye âyetleri size böyle
açıklar. |
Dua |
26 |
Şuara |
85 |
Muhammed
Esed |
ve beni o nimetlerle dolu bahçenin
varislerinden biri yap! |
Dua |
3 |
Al-i İmran |
147 |
Muhammed
Esed |
Onların tek
söyledikleri şuydu: "Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işlerimizdeki
aşırılıkları bağışla! Adımlarımızı sağlamlaştır ve hakikati inkar edenlere
karşı bize yardım et!" |
Dua |
59 |
Haşr |
10 |
Muhammed
Esed |
Onlardan
sonra gelenler, "Ey Rabbimiz!" diye yalvarırlar, "Bizi ve
bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve imana ermiş olan(lardan
hiçbiri)ne karşı kalplerimizde yersiz ve uygunsuz düşünce veya duygulara yer
bırakma. Ey Rabbimiz! Sen şefkat Sahibisin, rahmet kaynağısın!" |
Dua |
2 |
Bakara |
201 |
Muhammed
Esed |
Ama
içlerinde öyleleri de var ki: "Ey Rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik
ver, ahirette de ve bizi ateşin azabından koru!" diye dua ederler. |
Dua |
2 |
Bakara |
250 |
Muhammed
Esed |
Onlar Calut
ve kuvvetleriyle karşı karşıya geldiklerinde, "Ey Rabbimiz! Bize
zorluklara tahammül gücü bağışla, adımlarımızı sağlam kıl ve hakikati inkar
eden bu topluma karşı bize yardım et!" diye dua ettiler. |
Dua |
25 |
Furkan |
74 |
Muhammed
Esed |
Ve onlar
ki, "Ey Rabbimiz!" diye niyaz ederler, "Bize göz nuru olacak
eşler ve çocuklar bahşet; bizi Sana karşı sorumluluk bilinci taşıyan
kimseler için örnek ve öncü yap!" |
Dua |
66 |
Tahrim |
8 |
Muhammed
Esed |
Siz ey
imana ermiş olanlar! Gönülden tevbe ederek Allah'a yönelin! Umulur ki
Rabbiniz kötü fiilerinizi yok eder ve Allah'ın Peygamberi ile o'nun inancını
paylaşanları utandırmayacağı o Gün, sizi içinden ırmaklar akan bahçelere
koyar. Onlar, önlerinden ve sağ taraflarından hızla ışık yayarlar ve "Ey
Rabbimiz!" diye yalvarırlar, "Bu ışığımızı ebediyyen parlat ve
günahlarımızı bağışla! Çünkü Sen her şeye kadirsin!" |
Dua |
40 |
Mümin |
7, 8, 9 |
Muhammed
Esed |
(Allah'ın)
kudret tahtını(n bilgisini içlerinde) taşıyanlar ve ona yakın olanlar,
Rablerinin sınırsız ihtişamını hamd ile yüceltirler, O'na iman ederler ve
(öteki) müminler için bağışlanma dilerler: "Rabbimiz! Sen her şeyi ilmin
ve rahmetinle kuşatırsın; tevbe edip yoluna uyanları bağışla ve yakıcı ateşin
azabından onları koru!" |
Dua |
113 |
Felak |
1, 2, 3, 4,
5 |
Muhammed
Esed |
De ki: "Sığınırım ben yükselen şafağın
Rabbine, O'nun yarattıklarının
şerrinden, ve bastıran kapkara karanlığın şerrinden, |
Dua |
114 |
Nas |
1, 2, 3, 4,
5, 6 |
Muhammed
Esed |
De ki: "Sığınırım ben insanların
Rabbine, |
Dua |
17 |
İsra |
80 |
Muhammed
Esed |
Ve (dua
ederken) de ki: "Ey Rabbim, (girişeceğim her işe) doğruluk ve içtenlik
üzere girmemi; (bırakacağım her işten de) doğruluk ve içtenlik göstererek
çıkmamı sağla; ve bana katından destekleyici bir güç, bir tutamak
bahşet!" |
Dua |
23 |
Müminun |
118 |
Muhammed
Esed |
Ve (dua
ederken) de ki: "Ey Rabbim, (girişeceğim her işe) doğruluk ve
içtenlik üzere girmemi; (bırakacağım her işten de) doğruluk ve içtenlik
göstererek çıkmamı sağla; ve bana katından destekleyici bir güç, bir tutamak
bahşet!" |
Dua |
2 |
Bakara |
138 |
Muhammed
Esed |
(De ki:
"Hayatımız) Allah'ın rengi (ile renklenir!) Kim (hayata) Allah'tan daha
güzel renk verebilir, eğer gerçekten O'na kulluk ediyorsak?" |
Dua |
3 |
Al-i İmran |
16 |
Muhammed
Esed |
"Ey Rabbimiz! (Sana) inanıyoruz,
bizi affet, günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından emin kıl" diyenlerin: |
Dua |
3 |
Al-i İmran |
53 |
Muhammed
Esed |
Ey
Rabbimiz! Bize yücelerden indirdiğine inanıyor ve bu elçi'ye tabi oluyoruz; o
halde bizi (hakikate) şahitlik yapanlarla bir tut!" |
Dua |
3 |
Al-i İmran |
191-194 |
Muhammed
Esed |
|
Dua |
5 |
Maide |
83 |
Muhammed
Esed |
Onlar bu
elçiye indirileni anlamaya başladıkları zaman gözlerinden yaşlar boşaldığını
görürsün, çünkü ondaki hakikatin bir kısmını tanırlar; (ve) "Ey
Rabbimiz" derler, "Biz inanıyoruz: öyleyse bizi hakikate şahitlik
yapanlar ile bir tut." |
Dua |
7 |
Araf |
47 |
Muhammed
Esed |
Ve bakışlar
ateş yolcularına doğru çevrilince: "Ey Rabbimiz, bizi şu zalim
insanların arasına katma!" diyecekler. |
Dua |
9 |
Tevbe |
129 |
Muhammed
Esed |
Fakat (bütün
bunlara rağmen) onlar yine de yüz çevirirlerse de ki: "Allah bana
yeter! O'ndan başka tanrı yok. Hep O'na dayanmış O'na güvenmişimdir ben;
çünkü O'dur en yüce hükümranlığın Rabbi". |
Dua |
10 |
Yunus |
10 |
Muhammed
Esed |
orada (o mutluluk makamında) onlar "Ey
Allahım! sınırsız kudret ve izzetinle ne yücesin!" diye çağrışırlar;
ve onlara, "Size selam olsun" diye karşılık verilir; bunun üzerine
onlar da son söz olarak: "Bütün övgüler, alemlerin Rabbi olan Allah'a
özgüdür!" derler. |
Dua |
17 |
İsra |
24 |
Muhammed
Esed |
ve onlara
alçak gönüllüce ve acıyıp esirgeyerek kol kanat geresin; ve "Ey
Rabbim!" diyesin, "Onların beni küçükken sevgi ve şefkatle besleyip
büyüttükleri gibi, Sen de onlara merhamet eyle!" |
Dua |
17 |
İsra |
80 |
Muhammed
Esed |
Ve (dua
ederken) de ki: "Ey Rabbim, (girişeceğim her işe) doğruluk ve
içtenlik üzere girmemi; (bırakacağım her işten de) doğruluk ve içtenlik
göstererek çıkmamı sağla; ve bana katından destekleyici bir güç, bir tutamak
bahşet!" |
Dua |
17 |
İsra |
111 |
Muhammed
Esed |
Ve de ki:
"Bütün övgüler, döl edinmeyen, egemenliğinde ortağı bulunmayan,
güçsüzlükten, düşkünlükten ötürü herhangi bir yardıma, yardımcıya gereksinme
duymayan Allah'a yakışır". İşte, O'nu (hep böyle) yücelterek an. |
Dua |
18 |
Kehf |
10 |
Muhammed
Esed |
Hani, o
gençler mağaraya sığındıkları zaman, "Ey Rabbimiz!" demişlerdi,
"Bize katından bir rahmet bahşet; ve içinde bulunduğumuz (harici)
şartlar ne olursa olsun bizi doğruluk bilinciyle donat!" |
Dua |
23 |
Müminun |
97-98 |
Muhammed
Esed |
Ve de ki:
"Ey Rabbim! Tüm kötü dürtülerin kışkırtmalarına karşı Sana sığınıyorum! |
Dua |
23 |
Müminun |
109 |
Muhammed
Esed |
"Bakın, kullarımın arasında, 'Ey
Rabbimiz! Biz (Sana) inandık; öyleyse, bizim günahlarımızı bağışla ve bize
acı, çünkü gerçek acıyan(ımız), esirgeyen(imiz) Sensin! diyenler de
vardı; |
Dua |
25 |
Furkan |
65 |
Muhammed
Esed |
Ve onlar ki, "Ey Rabbimiz!"
derler, "Cehennem azabını bizden uzaklaştır; çünkü onun çektireceği
azap, gerçekten, pek korkunç, pek yaralayıcı olacaktır; |
Dua |
26 |
Şuara |
83 |
Muhammed
Esed |
"Ey Rabbim! Bana (doğruyla eğrinin ne
olduğuna) hükmedebilme bilgi ve yeteneğini bağışla ve beni dürüst ve erdemli
insanların arasına kat |
Dua |
28 |
Kasas |
16 |
Muhammed
Esed |
(Ve)
"Ey Rabbim!" diye dua etti, "Ben kendime yazık ettim! Beni
bağışla." Ve (Allah) da o'nu bağışladı. Çünkü O çok acıyıp esirgeyen
gerçek bağışlayıcıdır. |
Dua |
46 |
Ankaf |
15 |
Muhammed
Esed |
İmdi, insana emrettiğimiz (fiillerin en güzellerinden
biri,) anne babasına karşı iyi davranmasıdır. Annesi onu zahmetle taşıdı ve
zahmetle doğurdu; annesinin onu taşıması, onun anneye bağımlılığı otuz ayı
buldu. Nihayet tam olgunluğa erişip kırk yaşına vardığında o, (dürüst ve
erdemli biri olarak) "Ey Rabbim!" diye yakarır, "Bana ve
anne babama lütfettiğin nimetler için ebediyyen şükretmemi ve Senin kabulüne
mazhar olacak (şekilde) doğru ve yararlı şeyler yapmamı nasip et; benim
soyuma (da) iyilik bağışla. Gerçek şu ki pişmanlık içinde Sana döndüm,
elbette ben Sana teslim olanlardanım!" |
Dua |
3 |
Al-i İmran |
91 |
Muhammed
Esed |
Onlar ki
ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında Allah'ı anar, (ve)
göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler: "Ey
Rabbimiz! Sen bunları(n hiç birini) anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen
yücelikte sınırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!" |
Dua |
2 |
Bakara |
201 |
Muhammed
Esed |
Ama
içlerinde öyleleri de var ki: "Ey Rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik
ver, ahirette de ve bizi ateşin azabından koru!" diye dua ederler. |
Dua |
2 |
Bakara |
250 |
Muhammed
Esed |
Onlar Calut
ve kuvvetleriyle karşı karşıya geldiklerinde, "Ey Rabbimiz! Bize
zorluklara tahammül gücü bağışla, adımlarımızı sağlam kıl ve hakikati inkar
eden bu topluma karşı bize yardım et!" diye dua ettiler. |
Dua |
2 |
Bakara |
286 |
Muhammed
Esed |
"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden
daha fazlasını yüklemez: Kişinin yaptığı her iyilik kendi lehinedir, her
kötülük de kendi aleyhine." "Ey Rabbimiz! Unutur veya bilmeden
hata yaparsak bizi sorgulama!" "Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere
yüklediğin gibi bize de ağır yükler yükleme! Ey Rabbimiz! Güç
yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma!" "Ve günahlarımızı affet,
bizi bağışla ve rahmetini yağdır üstümüze! Sen Yüce Mevlamızsın, hakikati
inkar eden topluma karşı bize yardım et!" |
Dua |
6 |
En'am |
162 |
Diyanet |
Ey
Muhammed! De ki: "Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de,
yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir." |
Dua |
7 |
Araf |
23 |
Muhammed
Esed |
O ikisi: "Ey
Rabbimiz! Biz kendimize yazık ettik; bizi bağışlamaz ve bize merhamet
etmezsen, hiç şüphesiz, kaybedenlerden olacağız!" dediler. |
Dua |
21 |
Enbiya |
83 |
Muhammed
Esed |
Ve Eyyub'u
(da an ki) o: "Ey Rabbim, dert beni buldu; ama Sen merhametlilerin en
merhametlisisin!" diye yakarmıştı. |
Dua |
2 |
Bakara |
127-129 |
|
İbrahim ve
İsmail Mabed'in temellerini yükseltirken yalvardılar: "Ey Rabbimiz! Bunu
kabul et; Sensin her şeyi bilen, her şeyi duyan!" "Ey Rabbimiz,
bizi Sana teslim olanlardan kıl ve bizim soyumuzdan Sana teslim olacak bir
topluluk çıkar, bize ibadet yollarını göster ve tevbemizi kabul et: Şüphesiz
yalnız Sensin tevbeleri kabul eden, rahmet dağıtan!" "Ey Rabbimiz!
Soyumuz içinden onlara Senin mesajlarını iletecek, vahyi ve hikmeti öğretecek
ve onları arındırıp temiz kılacak bir elçi çıkar: Çünkü yalnız Sensin kudret
ve hikmet sahibi!" |
Dua |
14 |
İbrahim |
35-38 |
|
Hani, İbrahim: "Ey Rabbim!"
demişti, "Bu beldeyi emin kıl; beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan
ebediyyen uzak tut! Çünkü, ey Rabbim,
bu (tapınma nesneleri) gerçekten, insanlardan pek çoğunu yoldan çıkardı!
"Bunun içindir ki, (yalnızca tebliğ ettiğim dinde) bana uyan kimse
gerçekten bendendir; bana baş kaldırana gelince, şüphesiz Sen çok acıyan,
esirgeyen gerçek bağışlayıcısın! "Ey Rabbimiz! Soyumdan bazılarını
ekilebilir toprağı olmayan bir vadiye, Senin kutsal evinin yakınına
yerleştirdim ki, ey Rabbimiz, salatı devamlılık ve duyarlılık içinde yerine
getirsinler; öyleyse, insanların kalplerini onlara doğru meylettir; ve onlara
verimli, bereketli rızıklar bahşet ki şükretsinler. "Ey Rabbimiz! Şüphesiz,
gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilen Sensin: Çünkü yerde ve gökte
olan hiçbir şey Allah'tan gizli kalmaz." |
Dua |
14 |
İbrahim |
40-41 |
Muhammed
Esed |
Ey Rabbim, beni ve soyumdan gelen
insanları salatta devamlı ve duyarlı kıl! "Ve, ey Rabbimiz, bu duamı
kabul buyur: |
Dua |
3 |
Al-i İmran |
8, 9 |
Muhammed
Esed |
Ey
Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi hakikatten (bir daha)
saptırma ve bize rahmetini bağışla: Sensin (hakiki) Lütuf Sahibi. "Ey Rabbimiz!
(Geleceğine) hiç şüphe olmayan o Gün'ü görüp yaşamaları için mutlaka
insanlığı bir araya toplayacaksın: Allah vaadini yerine getirmekten asla
kaçınmaz." |
Dua |
5 |
Maide |
114 |
Muhammed
Esed |
İsa, Meryemin oğlu, "Ey Allahım, ey
Rabbimiz!" dedi, "Gökten bize bir sofra gönder: o, bizim için ilkimizden
sonuncumuza kadar sürekli tekrarlanan bir ziyafet ve senden bir işaret
olacaktır. Ve bize rızkımızı ver, zira Sen rızık verenlerin en
iyisisin!" |
Dua |
26 |
Şuara |
169 |
Muhammed
Esed |
(Ve sonra şöyle dua etti:) "Ey Rabbim,
beni ve ailemi bunların yapageldikleri (kötülüklerden) kurtar!" |
Dua |
4 |
Nisa |
75 |
Muhammed
Esed |
Nasıl olur
da Allah yolunda savaşmayı ve "Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu
topraklardan kurtar(ıp özgürlüğe kavuştur) ve rahmetinle bizim için bir
koruyucu ve destek olacak bir yardımcı gönder!" diye yalvaran çaresiz
erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmayı reddedersiniz? |
Dua |
3 |
Al-i İmran |
36 |
Muhammed
Esed |
Fakat,
çocuğu doğurunca, "Ey Rabbim!" dedi, "Bak, bir kız çocuk
doğurdum." Halbuki Allah, neyi doğuracağını ve (onun istediği) erkek
çocuğun hiçbir zaman bu kız gibi olamayacağını bilmekteydi; "ve ona
Meryem ismini verdim. Lanetlenmiş Şeytana karşı onu ve soyunu korumanı
diliyorum." |
Dua |
2 |
Bakara |
286 |
Muhammed
Esed |
"Allah
hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez: Kişinin yaptığı her iyilik
kendi lehinedir, her kötülük de kendi aleyhine." "Ey Rabbimiz!
Unutur veya bilmeden hata yaparsak bizi sorgulama!" "Ey Rabbimiz!
Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yükler yükleme! Ey Rabbimiz!
Güç yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma!" "Ve günahlarımızı
affet, bizi bağışla ve rahmetini yağdır üstümüze! Sen Yüce Mevlamızsın,
hakikati inkar eden topluma karşı bize yardım et!" |
Dua |
5 |
Maide |
25 |
Muhammed
Esed |
(Musa,)
"Ey Rabbim! Benim sadece kendime ve kardeşim (Harun)a sözüm geçiyor! O
zaman, bizimle bu sapkın halk arasına bir çizgi çek!" diye yalvardı. |
Dua |
7 |
Araf |
143 |
Muhammed
Esed |
Ve Musa
belirlediğimiz vakitte, belirlediğimiz yere (Sina Dağına) varınca, Rabbi
onunla konuştu. (Musa da:) "Ey Rabbim" dedi, "göster bana
(Kendini) ki seni göreyim!" (Allah): "Beni asla göremezsin. Ama
yine de (istersen) şu dağa bir bak; eğer o öylece yerinde kalırsa, o zaman,
ancak o zaman, beni görebilirsin!" Ve Rabbi şavkını dağa gösterir
göstermez onu toza toprağa çevirdi; ve Musa da bayılıp düştü; uyanıp kendine
geldiği zaman "Ne sınırsız bir yücelik seninki? Pişmanlık içinde sana
sığınıyorum; ve (bundan böyle daima) inanların ilki olacağım!" |
Dua |
7 |
Araf |
151 |
Muhammed
Esed |
(Musa
yalvarıp) Dedi ki: "Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine
kat. Sen merhamet edenlerin en merhametli olanısın." |
Dua |
7 |
Araf |
155 |
Muhammed
Esed |
Musa,
belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip ayırdı. Bunları
da 'dayanılmaz bir sarsıntı' tutuverince, dedi ki: "Rabbim, eğer
dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki
beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin
denemenden başkası değildir. Onunla sen dilediğini saptırır, dilediğini
hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge;
Sen bağışlayanların en hayırlısısın." |
Dua |
7 |
Araf |
156 |
Muhammed
Esed |
Bizim için
bu dünyada da, ahirette de iyi ve güzel olanı yaz. Bak işte, pişmanlık içinde
Sana yöneldik!" (Allah)
şöyle karşılık verdi: "Azabıma dilediğim kimseyi uğratabilirim, ama
rahmetim her şeyi kuşatır, bunun içindir ki onu Bana karşı sorumluluk bilincine
sahip olan, arınmak için verilmesi gerekeni veren ve ayetlerimize inanan
kimselere pay olarak ayıracağım; |
Dua |
10 |
Yunus |
85 - 86 |
Muhammed
Esed |
Bunun üzerine onlar da: "Biz güvenimizi
Allah'a bağlamışız! Ey Rabbimiz, bizi zalim bir topluluğun elinde rüsvay
etme!" dediler. |
Dua |
7 |
Araf |
126 |
Muhammed
Esed |
Çünkü,
yalnızca, bize ulaşır ulaşmaz Rabbimizin ayetlerine inandık diye bize hınç
duyuyorsun. Ey Rabbimiz, dar zamanda sana bağlanan kimseler olarak
canımızı al! |
Dua |
1 |
Fatiha |
6, 7 |
Muhammed
Esed |
Bizi doğru
yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve
sapıklarınkine değil. |
Dua |
11 |
Hud |
47 |
Muhammed
Esed |
Ey Rabbim! dedi (Nuh), "Senden, hakkında
bilgi sahibi olmadığım herhangi bir şey istemekten Sana sığınırım! Çünkü,
beni bağışlamaz, beni acıyıp esirgemezsen, şüphesiz, kaybedenlerden
olurum!" |
Dua |
23 |
Müminun |
26 |
Muhammed
Esed |
(Nuh:) "Ey Rabbim!" dedi,
"Onların (bu) yalanlamalarına karşı bana yardım et!" |
Dua |
23 |
Müminun |
29 |
Muhammed
Esed |
"De ki: 'Ey Rabbim! (Senin
tarafından) kutlanmış, güvenli kılınmış bir yere eriştir beni; çünkü, insana
erişmesi gereken yere nasıl erişeceğini en iyi gösteren Sensin!" |
Dua |
27 |
Neml |
19 |
Muhammed
Esed |
(Süleyman temsildeki
karıncanın) bu sözüne neşeyle güldü ve "Ey Rabbim!" dedi, "İçimde
öyle düşünceler uyandır ki, bana ve ana babama bahşettiğin nimetler için sana
hep şükreden biri olayım; ve hep Senin hoşnut olacağın dürüst ve erdemli
işler yapıyor olayım; ve beni, rahmetinle, dürüst ve erdemli kulların arasına
sok!" |
Dua |
7 |
Araf |
88, 89 |
Muhammed
Esed |
Kavmi
içinde ileri gelen, kendini beğenmiş o kurumlu kimseler: "Ey
Şuayb!" dediler, "Hiç şüphen olmasın ki, seni ve inanan
yoldaşlarını ülkemizden sürgün edeceğiz, meğer ki, kesin bir biçimde bizim
yolumuza dönersiniz!" (Şuayb): "Peki, ya bunu yürekten
istemiyorsak?" dedi, "Allah,
bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer ona dönersek mutlaka Allah'a
karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah'ın dilemesi olmadıkça, sizin
dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle
kuşatmıştır. Biz yalnız Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz
arasında gerçekle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın." |
Dua |
21 |
Enbiya |
87 |
Muhammed
Esed |
Ve o balık
olayının kahramanı(nı da an); hani, o gücümüzün kendisine ulaşamayacağını
sanarak öfkeyle çıkıp gitmişti! Ama sonra (düştüğü bunalımın) derin karanlığı
içinde: "Senden başka tanrı yok! Sınırsız kudret ve yüceliğinle Sen
her şeyin üstündesin: doğrusu ben gerçekten büyük bir haksızlık yaptım!"
diye seslenmişti. |
Dua |
13 |
Yusuf |
33 |
Muhammed
Esed |
(Yusuf:)
"Ey Rabbim!" dedi, "Benim için hapis, bu kadınların isteklerine
boyun eğmekten daha iyidir. Çünkü, Sen onların oyunlarını / tuzaklarını
benden uzak tutmazsan, ben o zaman onların ayartmalarına kapılır ve (doğru
nedir, eğri nedir) seçemeyen şaşkın kimselerden olurum". |
Dua |
13 |
Yusuf |
101 |
Muhammed
Esed |
Ey Rabbim!
Bana nüfuz ve iktidar bahşettin; olayların altında yatan gerçekleri kavrayıp
açıklama bilgisi verdin. (Ey) göklerin ve yerin yaratıcısı! Dünyada ve
ahirette benim yanımda yakınımda olan/beni koruyup destekleyen Sensin:
canımı, bütün varlığıyla kendini Sana adamış biri olarak al ve beni dürüst ve
erdemli insanların arasına kat! |
Dua |
3 |
Al-i İmran |
38 |
Muhammed
Esed |
Aynı yerde
Zekeriya Rabbine yalvardı: "Ey Rabbim! Rahmetinle bana güzel bir
zürriyet bağışla; zira Sen, her yakarışı duyarsın." |
Dua
(İbrahim, İsmail) |
2 |
Bakara |
127, 128 |
Muhammed
Esed |
İbrahim ve
İsmail Mabed'in temellerini yükseltirken yalvardılar: "Ey Rabbimiz!
Bunu kabul et; Sensin her şeyi bilen, her şeyi duyan!" "Ey Rabbimiz, bizi Sana teslim olanlardan
kıl ve bizim soyumuzdan Sana teslim olacak bir topluluk çıkar, bize ibadet
yollarını göster ve tevbemizi kabul et: Şüphesiz yalnız Sensin tevbeleri
kabul eden, rahmet dağıtan!" |
Dua
(Muhammed) |
20 |
Taha |
114 |
Muhammed
Esed |
Öyleyse,
(bil ki) Allah, var olan her şeyin ötesindeki yüceler yücesidir; mutlak ve
nihai egemenlik sahibi, mutlak ve nihai Gerçek'tir; dolayısıyla, Kuran'ın
vahyi sana bütünüyle ulaştırılmadan önce onun hakkında (görüş bildirmekte)
tezlik gösterme; fakat (daima) "Ey Rabbim, benim ilmimi artır!"
de. |
Dua
(Muhammed) |
23 |
Müminun |
94 |
Muhammed
Esed |
Rabbim, o zaman, benim de bu zalim
insanlardan biri olmama izin verme!" |
Dua (Musa) |
2 |
Bakara |
67 |
Muhammed
Esed |
Hani, o
zaman Musa, halkına: "Dinleyin! Allah bir sığır kurban etmenizi emrediyor"
demişti. Onlar: "Sen bizimle alay mı ediyorsun?" dediler. O: "Bu
kadar cahil olmaktan Allah'a sığınırım!" diye cevap verdi. |
Dua edenin
çağrısına hemen karşılık veririm. |
2 |
Bakara |
186 |
Diyanet |
Kullarım, beni
senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana
dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları
için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler. |
Dua ederken
aşırıya kaçmamak, şükretmek gerekir |
74 |
Muddessir |
12, 13, 14 |
Diyanet |
Ona bol mal
ve gözü önünde duran oğullar verdim. Kendisine alabildiğine imkânlar
sağladım. Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar. |
Dua ederken
sesini yükseltme |
7 |
Araf |
205 |
Diyanet |
Rabbini,
içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret
ve gafillerden olma. |
Dua edin |
2 |
Bakara |
45 |
Diyanet |
Sabrederek
ve namaz kılarak (Allah'tan) yardım dileyin.
Şüphesiz namaz, Allah'a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır
gelir. |
Dua edin |
2 |
Bakara |
153 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Şüphe yok ki,
Allah sabredenlerle beraberdir. |
Dua edin |
4 |
Nisa |
32 |
Diyanet |
Allah'ın,
kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu
edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da
kazandıklarından bir pay vardır. Allah'tan, O'nun lütfunu isteyin. Şüphesiz
Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. |
Dua edin |
|
Cuma |
10 |
Diyanet |
Namaz
kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın.
Allah'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz. |
Dua
Kafirlerin duası istek ve eylemleridir. |
40 |
Mumin |
50 |
Diyanet |
Cehennem
bekçileri) derler ki: "Size peygamberleriniz açık mucizeler getirmemiş
miydi?" Onlar, "Evet, getirmişti" derler. (Bekçiler),
"Öyleyse kendiniz yalvarın" derler. Şüphesiz kâfirlerin duası
boşunadır. |
Dua nasıl
edilmeli? O kendisini nasıl bilmemiz gerektiğini öğretmiştir |
7 |
Araf |
180 |
Diyanet |
En güzel
isimler Allah'ındır. O'na o güzel isimleriyle dua edin ve O'nun isimleri
hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasına
çarptırılacaklardır. |
Dua nasıl
edilmeli? O kendisini nasıl bilmemiz gerektiğini öğretmiştir |
2 |
Bakara |
239 |
Diyanet |
Eğer (bir
tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın.
Güvenliğe kavuşunca da, Allah'ı, daha önce bilmediğiniz ve onun size
öğrettiği şekilde anın (namazı normal vakitlerdeki gibi kılın). |
Dua nasıl
edilmeli? O kendisini nasıl bilmemiz gerektiğini öğretmiştir |
2 |
Bakara |
198 |
Diyanet |
(Hac mevsiminde
ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size bir günah
yoktur. Arafat'tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife'ye) akın ettiğinizde, Meş'ar-i
Haram'da Allah'ı zikredin. Onu, size
gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce yolunu
şaşırmışlardan idiniz. |
Dua sadece
istek değil; yönelmektir. |
17 |
İsra |
11 |
Diyanet |
İnsan hayra
dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir. |
Dua |
60 |
Mümtehine |
4, 5 |
Muhammed
Esed |
Gerçekten
İbrahim'de ve ona uyanlarda sizin için güzel bir örnek vardı: Onlar kendi
(putperest) toplumlarına şöyle seslenmişlerdi: "Kesinlikle biz sizden de
Allah'tan başka bütün o taptıklarınızdan da uzağız; sizin inandığınız her
şeyi inkar ediyoruz; sizinle bizim aramızda, Tek Allah'a inanacağınız zamana
kadar sürecek bir düşmanlık ve nefret vardır!" Tek istisna, İbrahim'in,
babasına: "Senin için (Allah'tan) bağışlama dileyeceğim ama senin adına
Allah'tan herhangi bir şey elde etmek benim elimde değil" demesiydi. (Ve
İbrahim ile ona uyanlar,) "Ey Rabbimiz!" diye yalvardılar,
"Sana güveniyor ve Sana yöneliyoruz çünkü bütün yolların varışı Sanadır. |
Dua |
29 |
Ankebut |
26-30 |
Muhammed
Esed |
Bunun
üzerine (kardeşinin oğlu) Lut o'na inandı ve "Ben (de) zulüm ve kötülük
diyarını terk ederek Rabbime (döneceğim): Şüphesiz O kudret ve hikmet
sahibidir!" dedi. (İbrahim'e gelince,) o'na İshak'ı ve (İshak'ın oğlu)
Yakub'u bahşettik ve soyundan gelenler arasında peygamberliği ve vahyi devam
ettirdik. Onu bu dünyada mükafatlandırdık; o, öteki dünyada (da) mutlaka
dürüst ve erdemliler arasında yer alacaktır. Lut (da Bizden aldığı ilhamla)
kavmine şöyle seslenmişti: "Siz, kesinlikle, dünyada daha önce hiç
kimsenin yapmadığı iğrenç şeyler yapıyorsunuz! Siz, erkeklere (azgın bir
şehvetle) yaklaşıp (cinsler arasında tabii olan) yolu kapatmıyor musunuz? Ve
bu utanç verici suçları (açık) toplantılarınızda işlemiyor musunuz?" Ama
kavmi, "Peki," diye cevap verdi, "eğer doğruları
söyleyenlerden isen, başımıza Allah'ın azabını getir bakalım!" (Bunun
üzerine Lut) "Ey Rabbim!" diye yalvardı, "Bozgunculuğa ve
yozlaşmaya yol açan bu insanlara karşı bana yardım et!" |
Dua |
28 |
Kasas |
21, |
Muhammed
Esed |
Bunun
üzerine (Musa) korku içinde çevresine bakınarak ve "Ey Rabbim,
zalimlere karşı beni koru!" diye dua ederek oradan uzaklaştı. Ve
Medyen'e doğru yola çıkarken (kendi kendine): "Umarım, Rabbim beni
(böylece) doğru yola yöneltir!" dedi. Bunun üzerine, (Musa) onların
(hayvanlarını) suvardı; sonra gölgeye çekilip, "Ey Rabbim, bana
bahşedeceğin her hayra öylesine muhtacım ki!" diye niyazda bulundu. |
Dua |
11 |
Hud |
88 |
Muhammed
Esed |
"Ey kavmim!" diye karşılık verdi,
"Ne dersiniz, ya ben Rabbimden apaçık bir kanıta dayanıyorsam, ya beni
kendi katından güzel bir rızıkla rızıklandırmışsa, (söyleyin, o zaman, başka
nasıl davranabilirim?) Hem ben, sizden yapmamanızı istediğim şeyi, sizin
hilafınıza yapmak istiyor da değilim. Ben sadece gücümün elverdiği kadar
ıslah etmek istiyorum; ama (bunda ne kadar) başarı göstereceğim bütünüyle
Allah'a bağlıdır. Ben O'na güvenip dayanıyor ve her zaman, her konuda O'na
yöneliyorum!" |
Dua |
2 |
Bakara |
136 |
Muhammed
Esed |
Deyin ki: "Biz
Allah'a inanırız; ve bize indirilene ve İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a
ve onların soyundan gelenlere indirilene; ve Musa'ya, İsa'ya ve Rableri
tarafından (diğer) tüm peygamberlere tevdi edilmiş olana (inanırız); onların
arasında hiçbir ayrım yapmayız. Ve biz O'na teslim olanlarız." |
Dua, Allah
bize duamızdan dolayı değer veriyor. |
25 |
Furkan |
77 |
Diyanet |
|
Dua,
İnsanlar acelecidir. |
17 |
Nisa |
11 |
Diyanet |
İnsan hayra
dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir. |
Dua,
yakarış yalnız O'nadır. |
13 |
Rad |
14 |
Diyanet |
Gerçek dua
ancak O'nadır. O'ndan başka yalvardıkları ise onların isteklerine ancak,
ağzına ulaşmayacağı hâlde, ulaşsın diye avuçlarını suya uzatan kimsenin
isteğine suyun cevap verdiği kadar cevap verirler. Kâfirlerin duası daima
boşa çıkar. |
Dua,
yakarış yalnız O'nadır. |
6 |
En'am |
40-41 |
Diyanet |
(Ey
Muhammed!) De ki: "Söyleyin bakalım. Acaba size Allah'ın azabı gelse
veya size kıyamet saati gelip çatsa (böyle bir durumda) siz Allah'tan
başkasını mı çağırırsınız? Eğer (putların size yararı dokunduğu iddianızda)
doğru söyleyenlerseniz (haydi onları yardıma çağırın). |
Dua,
yakarış yalnız O'nadır. |
40 |
Mümin |
14 |
Ali Bulaç |
Öyleyse,
dini yalnızca O'na halis kılanlar olarak Allah'a dua (kulluk) edin; kafirler
hoş görmese de. |
Dua,
yakarış yalnız O'nadır. |
23 |
Müminun |
118 |
Diyanet |
De ki:
"Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en
hayırlısısın!" |
Dünya da
bin yıl Allah'ın nezdinde bir gün gibidir |
22 |
Hac |
47 |
Diyanet |
Bir de
senden acele azap istiyorlar. Hâlbuki Allah asla va'dinden caymaz. Şüphesiz
Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir. |
Dünya da
bin yıl Allah'ın nezdinde bir gün gibidir |
32 |
Secde |
5 |
Diyanet |
Gökten yere
kadar bütün işleri Allah yürütür. Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızla
bin yıl olan bir günde O'na yükselir. |
Dünya da
elli bin yıl Allah'ın nezdinde bir gün gibidir |
70 |
Mearic |
4 |
Diyanet |
Melekler ve Ruh ona süresi elli
bin yıl olan bir günde yükselir. |
Dünya
hayatı bir saat gibi |
30 |
Rum |
55 |
Muhammed
Esed |
|
Dünya
yaratıldığı gibi ahrette yaratılacaktır. |
29 |
Ankebut |
20 |
Diyanet |
De ki:
"Yeryüzünde dolaşın da Allah'ın başlangıçta yaratmayı nasıl yaptığına
bakın. Sonra Allah (aynı şekilde) sonraki yaratmayı da yapacaktır.
(Kıyametten sonra her şeyi tekrar yaratacaktır) Şüphesiz Allah'ın gücü her
şeye hakkıyla yeter." |
Dünyayı tercih
edenlerin durumu |
16 |
Nahl |
107, 108 |
Diyanet |
|
Dünyayı tercih
edenlerin durumu |
16 |
Nahl |
107, 108 |
Diyanet |
|
Dünyayı tercih
edenlerin durumu |
17 |
İsra |
18 |
Diyanet |
|
Düşmanın en
şiddetlisi Yahudiler ve müşriklerdir. |
5 |
Maide |
82 |
Diyanet |
(Ey Muhammed!)
İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle
Yahudiler ile Allah'a ortak koşanlar olduğunu görürsün. Yine onların iman
edenlere sevgi bakımından en yakınının da "Biz hıristiyanlarız"
diyenler olduğunu mutlaka görürsün. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler
vardır. Onlar büyüklük de taslamazlar. |
Her şey Yüce Allah'ın dinine zerre kadar katıksız, arı duru, tertemiz, halis inançla İSLAM'ın yaşanması için...
SEÇİLMİŞ AYETLER (D)
Çocukluğumuzdan gençliğime kadar ki arada Buhari'nin hadis kitabını okudum.
Kur'an'ın mealini okuma alışkanlığımız yoktu. Okuyanlar anlamını bilmeden okuyorlardı. Okuduklarını da ölülerine ikramda bulunuyorlardı.
Sonra camilerde ve cemaatlerde yapılan sohbetlere gitmeye başladım. Bütün cemaatleri girdim, çıktım. Bir cemaatlerin diğer cemaatin arkasından konuşmalarına tahammül edemezdim. Her cemaatin Allah'a doğru farklı yollardan gittiklerini, sonuçta gidecekleri nokta aynı diye savunurdum. İstiyordum ki müslümanlar kenetlensin.
50 yaşlarının sonlarında Kur'an'ı tecvitli okumayı öğrendim. Makamlarla okuyordum. İyi de geliyordu. Haz da alıyordum.
Kur'an'ı bitirdiğimde hoca "sadak Allah'ül azim" dememi söyledi. Mealini sordum. "Allah Doğru Söyledi." Dedi.
Mutlaka doğru söyledi de ne söyledi? "..........."
Arapça okumayı reddetmiyorum. Mutlaka Arapçası da okunmalı. Fakat Allah'ın mesajlarına daha çok ihtiyacımız var. Kur'an'ı yaşamımıza sokmalıyız. Allah bizi Kur'an dan imtihan edecek...
Yorumlarımda;
Doğrular Allah'ın yanlışlar benimdir. Allah cümlemizi doğru yoldan ayırmasın.
Aydın ORHON
Kur’an’a Göre Salat Nedir? Kur’an’a göre salat nedir? Yaslanmak, destek olmak, desteklemek… Salat cümlede tek başına gelmişse “namaz” çeviri...
-
HADİS İNKÂRCILARI KİM? İnsanlar Allah’ın kitabına hakkıyla iman eden kişilere meâlciler, hadis inkârcısı vb. gibi isimler tak...
-
MELEKLER Bilim insanlarının açıklamalarına göre, dünyanın oluşumu, "Big Bang" adı verilen bir patlama ile birlikte yaklaşık 13.9 m...