Özet Meal |
Sr. |
S.Ad. |
Ayt |
Çeviri |
Meal |
Hac ibadeti
de Muhammed öncesi vardı |
9 |
Tevbe |
19 |
Diyanet |
Siz
hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ın bakım ve onarımını, Allah'a ve âhiret
gününe iman edip Allah yolunda cihad eden kimse(lerin amelleri) gibi mi
tuttunuz? Bunlar Allah katında eşit olmazlar. Allah, zâlim topluluğu doğru
yola erdirmez. |
Hadisleri
dinlerler en güzeline uyarlar |
39 |
Zümer |
18 |
Diyanet |
Sözü
dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allah'ın hidayete
erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir. |
Hainlere
savunucu olma |
4 |
Nisa |
105 |
Diyanet |
(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab'ı (Kur'an'ı) hak
olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana öğrettikleri ile hüküm
veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma. |
Hakaretler
aslandan kaçan yaban eşeği |
74 |
Müddessir |
49-51 |
Diyanet |
Böyle iken
onlara ne oluyor da, öğütten yüz çeviriyorlar? Onlar sanki arslandan kaçan
yaban eşekleridirler. |
Hakaretler
dilini sarkıtan köpek |
7 |
Araf |
176 |
Diyanet |
Dileseydik
o âyetlerle onu elbette yüceltirdik. Fakat o, dünyaya saplanıp kaldı da kendi
heva ve hevesine uydu. Onun durumu köpeğin durumu gibidir: Üzerine varsan da
dilini sarkıtıp solur; kendi hâline bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte
bu, âyetlerimizi yalanlayan toplumun durumudur. Şimdi onlara bu olayları
anlat ki düşünsünler. |
Hakaretler
hayvan gibi |
2 |
Bakara |
171 |
Diyanet |
İnkâr edenleri
imana çağıran (nebi) ile inkâr edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir
şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir.
Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar. |
Hakaretler
hayvanlardan daha şaşkın |
25 |
Furkan |
44 |
Diyanet |
Yoksa sen
onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı
sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da
şaşkındırlar. |
Hakaretler
kitap yüklü eşek |
62 |
Cuma |
5 |
Diyanet |
Tevrat'la
yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan
eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini inkâr eden topluluğun hâli ne
kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. |
Hakaretler
örümcek yuvasını sağlam sanan zavallı |
29 |
Ankebut |
41 |
Diyanet |
Allah'tan
başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu
gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke
bilselerdi! |
Haksızlık
hardal tanesi kadar bile olmayacak |
21 |
Enbiya |
47 |
Diyanet |
Kıyamet
günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar
zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu
getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz. |
Haksızlık
olmayacak. |
99 |
Zelzele,
Zilzal |
7, 8 |
Diyanet |
Artık kim
zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre
ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir. |
Haksızlık
olmayacak. Kıl kadar bile… |
4 |
Nisa |
77 |
Diyanet |
Daha önce
kendilerine, "(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı
verin" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, hemen
içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok
korkarlar ve "Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana
kadar erteleseydin ya!" derler. De ki: "Dünya geçimliği azdır.
Ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl
kadar haksızlık edilmez." |
Haksızlık
olmayacak. kıl kadar bile… |
17 |
İsra |
71 |
Diyanet |
Bütün
insanları kendi önderleriyle birlikte çağıracağımız günü hatırla. (O gün) her
kime kitabı sağından verilirse, işte onlar kitaplarını okurlar ve kıl kadar
haksızlığa uğratılmazlar. |
Halis din |
4 |
Nisa |
146 |
Diyanet |
Ancak tövbe
edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'ın kitabına sarılanlar ve dinlerini
Allah'a has kılanlar müstesnadır. Bunlar mü'minlerle beraberdirler. Allah,
mü'minlere büyük bir mükâfat verecektir. |
Halis din |
7 |
Araf |
29 |
Diyanet |
De ki:
"Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi (O'na) doğrultun.
Dini Allah'a has kılarak O'na ibadet edin. Sizi başlangıçta yarattığı gibi
(yine O'na) döneceksiniz." |
Halis din |
10 |
Yunus |
22 |
Diyanet |
O, sizi
karada ve denizde gezdirip dolaştırandır. Öyle ki gemilerle denize
açıldığınız ve gemilerinizin içindekilerle birlikte uygun bir rüzgârla
seyrettiği, yolcuların da bununla sevindikleri bir sırada ona şiddetli bir
fırtına gelip çatar ve her taraftan dalgalar onlara hücum eder de çepeçevre
kuşatıldıklarını (batıp boğulacaklarını) anlayınca dini Allah'a has kılarak
"Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, mutlaka şükredenlerden olacağız"
diye Allah'a yalvarırlar. |
Halis din |
31 |
Lokman |
32 |
Diyanet |
Onları,
(denizde) bir dalga gölgelikler gibi kapladığında, dini Allah'a has kılarak O'na
yalvarırlar. Allah, onları kurtarıp karaya çıkarınca, onlardan bir kısmı orta
yolu tutar. Bizim âyetlerimizi ise ancak son derece kaypak, son derece nankör
olanlar inkâr eder. |
Halis din |
39 |
Zümer |
2 |
Diyanet |
(Ey
Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitab'ı sana hak olarak indirdik. Öyle ise sen de
dini Allah'a has kılarak O'na kulluk et. |
Halis din |
39 |
Zümer |
11 |
Diyanet |
De ki:
"Şüphesiz bana, dini Allah'a has kılarak O'na ibadet etmem
emredildi." |
Halis din |
40 |
Mumin |
12 |
Diyanet |
Bu, sizin
tevhid çerçevesinde Allah'a çağrıldığında inkâr etmeniz, O'na ortak
koşulduğunda ise inanmanız sebebiyledir. Artık hüküm yüce ve büyük Allah'a
aittir. |
Halis din |
40 |
Mumin |
14 |
Diyanet |
O hâlde,
kâfirlerin hoşuna gitmese de, siz dini Allah'a has kılarak O'na ibadet edin. |
Halis din |
40 |
Mumin |
65 |
Diyanet |
O, diridir.
O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde sadece Allah'a itaat ederek (samimi
olarak) O'na ibadet edin. Hamd,
âlemlerin Rabbine mahsustur. |
Halis din |
2 |
Bakara |
94 |
Diyanet |
De ki:
"Eğer (iddia ettiğiniz gibi) Allah katındaki ahiret yurdu (cennet) diğer
insanlar için değil de, yalnız sizinse ve doğru söyleyenler iseniz haydi
ölümü temenni edin!" |
Halis din
yalnız Allah a aittir. |
39 |
Zümer |
3 |
Diyanet |
İyi bilin
ki, halis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp da başka dostlar edinenler,
"Biz onlara sadece, bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet
ediyoruz" diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda
aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru
yola iletmez. |
Hamd, Allah'tan başka hiçbir şey
hamde layık değildir. |
6 |
En'am |
45 |
Diyanet |
Böylece
zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. |
Hamd, Allah'tan başka hiçbir şey
hamde layık değildir. |
6 |
En'am |
1 |
Diyanet |
Hamd,
gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a
mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar. |
Hamd, Allah'tan başka hiçbir şey
hamde layık değildir. |
14 |
İbrahim |
39 |
Diyanet |
Hamd, iyice
yaşlanmış iken bana İsmail'i ve İshak'ı veren Allah'a mahsustur. Şüphesiz
Rabbim duayı işitendir. |
Hamd, Allah'tan başka hiçbir şey
hamde layık değildir. |
39 |
Zümer |
29 |
Diyanet |
Allah,
birbiriyle çekişen ortak sahipleri bulunan bir (köle) adam ile yalnızca bir
kişiye ait olan bir (köle) adamı örnek verdi. Bu iki adamın durumu hiç, bir
olur mu? Hamd Allah'a mahsustur.
Hayır, onların çoğu bilmiyorlar. |
Hamd, Allah'tan başka hiçbir şey
hamde layık değildir. |
1 |
Fatiha |
2 |
Diyanet |
Hamd
Alemlerin Rabbi'nedir. |
Hamd, Allah'tan başka hiçbir şey
hamde layık değildir. |
17 |
İsra |
111 |
Diyanet |
Hamd, çocuk
edinmeyen, mülkte ortağı olmayan, zillet ve âcizliğin gerektirdiği bir
yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allah'a mahsustur de ve O'nu tekbir ile
yücelt. |
Hangi
hadise inanacaksınız |
52 |
Tur |
34 |
Diyanet |
Eğer doğru söyleyenler iseler, haydi onun
gibi bir söz (hadis) getirsinler! |
Hangi
hadise inanacaksınız |
77 |
Mürselat |
50 |
Diyanet |
Onlar artık ondan (Kur'an'dan) sonra hangi
söze (hadise) inanacaklar? |
Hangi
hadise inanacaksınız |
68 |
Kalem |
44 |
Diyanet |
(Ey Nebi)
Bu sözü (Kur'an'ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak. Biz onları
bilemeyecekleri biçimde adım adım helâka yaklaştıracağız. |
Hangi
hadise inanacaksınız |
39 |
Zümer |
23 |
M. Esed |
Allah, sözün
(hadisin) en güzelini; âyetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen ve
(hükümleri, öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir.
Rablerinden korkanların derileri (vücutları) ondan dolayı gerginleşir. Sonra
derileri de (vücutları da) kalpleri de Allah'ın zikrine karşı yumuşar. İşte
bu Kur'an Allah'ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir.
Allah, kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur. |
Hangi
hadise inanacaksınız |
18 |
Kehf |
6 |
Diyanet |
Andolsun
ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. Kur'an,
uydurulabilecek bir söz (hadis) değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik
eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol
gösterici ve bir rahmettir. |
Hangi
hadise inanacaksınız |
12 |
Yusuf |
111 |
Diyanet |
Andolsun
ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. Kur'an,
uydurulabilecek bir söz (hadis) değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik
eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol
gösterici ve bir rahmettir. |
Hangi
hadise inanacaksınız |
45 |
Casiye |
6 |
Diyanet |
İşte
bunlar, Allah'ın âyetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Artık
Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar? |
Hangi
hadise inanacaksınız |
7 |
Araf |
185 |
Diyanet |
Onlar
göklerdeki ve yerdeki sınırsız hükümranlık ve nizama , Allah'ın yarattığı her
şeye, ecellerinin yaklaşmış olabileceğine hiç bakmadılar mı? Peki, bundan
sonra artık hangi söze (hadise) inanacaklar? |
Hangi
hadise inanacaksınız |
56 |
Vakıa |
81 |
M. Esed |
Şimdi böyle
bir habere (Hadise) küçümseyerek mi bakıyorsunuz, |
Haram helal |
5 |
En'am |
151 |
Diyanet |
(Ey
Muhammed!) De ki: "Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri
okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın.
Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz
rızıklandırırız. (Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da
gizlisine de yaklaşmayın. Meşrû bir
hak karşılığı olmadıkça, Allah'ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı
öldürmeyin. İşte size Allah bunu emretti
ki aklınızı kullanasınız." |
Haram helal
|
5 |
Maide |
4, 5 |
Diyanet |
(Ey
Muhammed!) Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki:
"Size temiz ve hoş olan şeyler, bir de Allah'ın size verdiği
yeteneklerle eğitip alıştırdığınız avcı hayvanların tuttuğu (avlar) helâl
kılındı. Onların sizin için tuttuklarından yiyin. Onu (av için) salarken
üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin). Allah'a karşı gelmekten sakının.
Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir. Bu gün size temiz ve hoş şeyler helâl
kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helâl, sizin
yiyecekleriniz de onlara helâldir.
Mü'min kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce kendilerine kitap
verilenlerden olan iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz kaydıyla;
evlenmek, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Her kim de
inanılması gerekenleri inkâr ederse, bütün işlediği boşa gider. Ahirette de
o, ziyana uğrayanlardandır. |
Haram helal
|
2 |
Bakara |
172-173 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Eğer siz ancak Allah'a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz
rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah'a şükredin. |
Haram helal
|
10 |
Yunus |
59 |
Ali Bulaç |
De ki:
"Allah'ın sizin için indirdiği sizin bir kısmını haram ve helal
kıldığınız rızıktan, haber var mı? Söyler misiniz?" De ki: "Allah
mı size izin verdi, yoksa Allah hakkında yalan uydurup iftira mı
ediyorsunuz?" |
Haram helal
|
6 |
En'am |
145 |
Diyanet |
De ki:
"Bana vahyolunan Kur'an'da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş,
akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah'tan başkası
adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey
bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim
bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir." Şüphesiz Rabbin çok
bağışlayandır, çok merhametlidir. |
Haram helal
|
6 |
En'am |
121 |
Diyanet |
Üzerine
Allah adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu şekilde davranış fasıklıktır.
Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka
fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah'a ortak koşmuş
olursunuz. |
Haram helal
|
2 |
Bakara |
219 |
Diyanet |
Üzerine
Allah adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu şekilde davranış
fasıklıktır. Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için
mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah'a ortak
koşmuş olursunuz. |
Haram helal
|
5 |
Maide |
3 |
Diyanet |
Ölmüş
hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı
çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten
düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış
hayvanlar ile dikili ta |
Haram helal
|
5 |
Maide |
1 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Akitlerinizi yerine getirin.
İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla , okunacak
(bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar , size helâl kılındı. Şüphesiz
Allah istediği hükmü verir. |
Haram helal
|
5 |
Maide |
94 |
Muhammed
Esed |
Siz ey
imana ermiş olanlar! Allah, (hac esnasında) ellerinizin ve silahlarınızın
menziline girebilen (hayvanları) avlama yoluyla sizi mutlaka sınayacaktır, ki
insan idrakinin ötesinde olmasına rağmen kendisinden korkanları ayırt etsin.
Bütün bulardan sonra hakikat sınırlarını aşana gelince, onu şiddetli bir azap
beklemektedir! |
Haram helal
|
5 |
Maide |
96 |
Diyanet |
Sizin için
de yolcular için de bir geçimlik olmak üzere deniz avı yapmak ve deniz
ürünlerini yemek sizlere helâl kılındı. Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece
size haram kılındı. Huzurunda toplanacağınız Allah'a karşı gelmekten sakının. |
Haram helal
|
16 |
Nahl |
14 |
Diyanet |
O, taze et
yemeniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarmanız için denizi sizin hizmetinize
verendir. Gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün. (Bütün bunlar)
O'nun lütfundan nasip aramanız ve şükretmeniz içindir. |
Haram helal
|
33 |
Hac |
30 |
Diyanet |
Bu böyle.
Kim Allah'ın hükümlerine saygı gösterirse, bu, Rabbi katında kendisi için bir
hayırdır. Haramlığı size okunanların (bildirilenlerin) dışında bütün hayvanlar size helâl kılındı. Artık
putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının. |
Haram helal
|
5 |
Maide |
88 |
Diyanet |
Allah'ın
size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve
kendisine inanmakta olduğunuz Allah'a karşı gelmekten sakının. |
Haram helal
|
5 |
Bakara |
168 |
Diyanet |
Ey
insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın
adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır. |
Haram helal
|
7 |
Araf |
32 |
Diyanet |
De ki:
"Allah'ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram
kılmış?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında mü'minler içindir. Kıyamet
gününde ise yalnız onlara özgüdür. İşte bilen bir topluluk için âyetleri,
ayrı ayrı açıklıyoruz." |
Haram helal
de Allah'a iftira |
10 |
Yunus |
59 |
Diyanet |
De ki:
"Allah'ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helâl, bir kısmını haram
kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?" De ki: "Bunun için Allah
mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?" |
Haram helal
kendileri koydu |
6 |
En'am |
146 |
Diyanet |
Yahudilere
tırnaklı hayvanların hepsini haram kıldık. Sığır ve koyunların ise,
sırtlarında veya bağırsaklarında bulunanlar, ya da kemiklerine karışanlar
dışındaki içyağlarını (yine) onlara haram kıldık. İşte böyle, azgınlıkları
sebebiyle onları cezalandırdık. Biz elbette
doğru söyleyenleriz. |
Haram helal
kendileri koydu |
16 |
Nahl |
118 |
Diyanet |
Daha önce
sana anlattıklarımızı yahudi olanlara da haram kılmıştık. Biz (bununla)
onlara zulmetmedik, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı. |
Haram helal
kendileri koydu |
4 |
Nisa |
160 |
Diyanet |
Yahudilerin
yaptıkları zulüm ve birçok kişiyi Allah'ın yolundan alıkoymaları nedeniyle
(önceleri) kendilerine helal kılınmış güzel şeyleri onlara haram kıldık. |
Haram helal
kendileri koydu |
3 |
Al'i İmran |
93 |
Diyanet |
Tevrat indirilmeden
önce, İsrail'in (Yakub'un) kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin
hepsi İsrailoğullarına helâl idi. De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz,
haydi Tevrat'ı getirip okuyun." |
Haram helal
nebi hüküm veremez |
6 |
En'am |
145 |
Diyanet |
De ki:
"Bana vahyolunan Kur'an'da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş,
akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah'tan başkası
adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey
bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim
bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir." Şüphesiz Rabbin çok
bağışlayandır, çok merhametlidir. |
Haram helal
nebi hüküm veremez |
66 |
Tahrim |
1 |
Diyanet |
Ey
peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi
niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir. |
Haram helal
uydurmak şirktir |
6 |
En'am |
119 |
Diyanet |
Allah, yemek
zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek
açıklamışken, üzerine adının anıldığı hayvanları yememenizin sebebi
nedir. Gerçekten birçokları
nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı) saptırıyorlar. Şüphesiz senin
Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir. |
Haram helal
uydurmak şirktir |
6 |
En'am |
140 |
Diyanet |
Beyinsizlikleri
yüzünden bilgisizce çocuklarını öldürenler, Allah'ın kendilerine verdiği
rızkı -Allah'a iftira ederek- haram sayanlar, mutlaka ziyan etmişlerdir.
Gerçekten onlar sapmışlardır. Doğru yolu bulmuş da değillerdir. |
Haram helal
uydurmak şirktir |
6 |
En'am |
148 |
Diyanet |
Allah'a
ortak koşanlar diyecekler ki: "Eğer Allah dileseydi, biz de ortak
koşmazdık, babalarımız da. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan
öncekiler de (peygamberlerini) böyle yalanlamışlardı da sonunda azabımızı
tatmışlardı. De ki: "Sizin (iddialarınızı ispat edecek) bir bilginiz var
mı ki onu bize gösteresiniz? Siz ancak kuruntuya uyuyorsunuz ve siz sadece
yalan söylüyorsunuz." |
Haram helal
uydurmak şirktir |
6 |
En'am |
150 |
Diyanet |
De ki:
"Haydi, Allah şunu haram kıldı" diye tanıklık yapacak şahitlerinizi
getirin. Onlar şahitlik etseler de sen onlarla beraber şahitlik etme.
Âyetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların arzularına uyma. Onlar
Rablerine, başka şeyleri denk tutuyorlar. |
Haram helal
yalan uydurmayın |
16 |
Nahl |
115-116 |
Diyanet |
Allah, size
ancak leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı.
Ama kim mecbur olur da istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın
yemek zorunda kalırsa, şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir. |
Haram helal
yalan uydurmayın |
5 |
Maide |
87 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram
etmeyin ve (Allah'ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları
sevmez. |
Haram icadı |
3 |
Al-i İmran |
93 |
Diyanet |
Tevrat indirilmeden önce, İsrail'in
(Yakub'un) kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin hepsi
İsrailoğullarına helâl idi. De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi
Tevrat'ı getirip okuyun." |
Haram
içecekler |
5 |
Maide |
90, 91 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal
okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa
eresiniz.- Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak;
sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz? |
Haram içki
kumar |
5 |
Maide |
90, 91 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal
okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa
eresiniz. |
Haram
Kendiliğinizden haram koymanıza sebep ne |
|
En'am |
119 |
Diyanet |
Allah,
yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek
açıklamışken, üzerine adının anıldığı hayvanları yememenizin sebebi
nedir. Gerçekten birçokları
nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı) saptırıyorlar. Şüphesiz senin
Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir. |
Haram
yiyecekler |
5 |
Maide |
3 |
Diyanet |
Ölmüş hayvan,
kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış
iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek
ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar
ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan
hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk
(Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten)
ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin
için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din
olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli
açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse,
şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. |
Haram
yiyecekler |
6 |
En'am |
121 |
Diyanet |
Üzerine
Allah adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu şekilde davranış
fasıklıktır. Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için
mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah'a ortak
koşmuş olursunuz. |
Haram
yiyecekler |
4 |
Nisa |
10 |
Diyanet |
Yetimlerin
mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş
yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir. |
Haram
yiyecekler. Şu helaldir şu haramdır demeyin |
16 |
Nahl |
114, 115,
116 |
Diyanet |
Artık
Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. Eğer yalnız
O'na ibadet ediyorsanız, Allah'ın nimetine şükredin. |
Haramı
Yahudiler kendiler koydular |
6 |
En'am |
146 |
Diyanet |
|
Haramı
Yahudiler kendiler koydular |
16 |
Nahl |
118 |
Diyanet |
|
Harici
Kitap; |
37 |
Saffat |
154, 155,
156, 157 |
Diyanet |
|
Harici
Kitap; |
68 |
Kalem |
36, 37 |
Diyanet |
Size ne
oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz? |
Has Kullar |
25 |
Furkan |
63-70 |
Diyanet |
|
Has Kullar |
25 |
Furkan |
70-76 |
Diyanet |
Ancak tövbe
edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların
kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir. Kim de tövbe eder ve salih
amel işlerse işte o, Allah'a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner. Onlar, yalana
şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve
hoşgörü ile geçip gidenlerdir. Onlar, kendilerine Rabblerinin âyetleri
hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler. Onlar, "Ey
Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a
karşı gelmekten sakınanlara önder eyle" diyenlerdir. |
Helak |
8 |
Enfal |
54 |
Diyanet |
Bunların
durumu, tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Onlar
Rablerinin âyetlerini yalanlamışlar, biz de onları günahları sebebiyle helâk
etmiştik ve Firavun ailesini de suda boğmuştuk. Hepsi de zalim kimselerdi. |
Helak |
53 |
Necm |
50 |
Ali Bulaç |
Doğrusu,
önce gelen Ad (halkın)ı O yıkıma uğrattı. |
Helak |
53 |
Necm |
51 |
Ali Bulaç |
Semud'u da.
Böylelikle (o halklardan kimseyi) bırakmadı. |
Helak |
53 |
Necm |
52 |
Diyanet |
Daha önce
de Nûh'un kavmini helâk etmişti. Şüphesiz onlar daha zalim ve daha azgın
kimselerdi. |
Helak |
53 |
Necm |
53 |
Ali Bulaç |
Altı üstüne
gelen (Lut kavminin) şehirlerini de O yerin dibine geçirdi. |
Helak a
uğrayanlar bir daha doğru yolu bulamazlar |
21 |
Enbiya |
95 |
Muhammed
Esed |
Bu
bakımdan, yok etmeye karar verdiğimiz herhangi bir toplumun, (tuttuğu
günahkarca yoldan) bir daha geri dönmesi asla mümkün değildir! |
Helak
edilmek istendiğinde |
17 |
İsra |
16 |
Diyanet |
Biz bir
memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık
elebaşlarına (itaati) emrederiz de
onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz
gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz. |
Helak
edinenler |
23 |
Müminun |
47-48 |
Diyanet |
Bu yüzden,
"Kavimleri bize kul köle iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız"
dediler. Böylece ikisini de yalanladılar, bu yüzden de helâk edilenlerden
oldular. |
Helak ettik
niceleri helak oldu |
17 |
İsra |
17 |
Diyanet |
Nûh'tan
sonra da nice nesilleri helâk ettik. Kullarının günahlarını hakkıyla bilici
ve görücü olarak Rabbin yeter. |
Helak
ettik; Allah uyarmadan helak etmez |
15 |
Hicr |
4 |
Ali Bulaç |
Biz,
kendisi için bilinen (takdir edilmiş) bir kitap olmaksızın hiç bir ülkeyi
yıkıma uğratmadık. |
Helâk
ettik; Allah uyarmadan helak etmez |
19 |
Meryem |
98 |
Diyanet |
Biz
onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onlardan hiçbirini hissediyor yahut
onların bir fısıltısını olsun işitiyor musun? |
Helâk
ettik; haddini aşanları helak ettik. |
21 |
Enbiya |
9 |
Diyanet |
Sonra onlara
verdiğimiz sözü yerine getirdik. Kendilerini ve dilediğimiz kimseleri
kurtardık. Haddi aşanları ise helâk ettik. |
Helak
ettik; Helak edilenlerimiz bir daha tevbeye dönemezler |
21 |
Enbiya |
95 |
Diyanet |
Helâk
ettiğimiz bir memleket halkının bize
dönmemeleri imkânsızdır. |
Helâk
ettik; iman etmemiş halk helak edilir. |
21 |
Enbiya |
6 |
Diyanet |
Onlardan
önce helâk ettiğimiz hiçbir memleket halkı iman etmedi de şimdi bunlar mı
iman edecekler? |
Helâk
ettik; malca güzel gösterişli olmak helâk olmayı engellemez |
19 |
Meryem |
74 |
Diyanet |
Onlardan önce nice insan nesillerini yıkıma
uğrattık, onlar mal (giyim, kuşam ve tefriş) bakımından da, gösteriş
bakımından da daha güzeldiler. |
Helak
ettik; resule itaatsizlik helak getirir. |
26 |
Şuara |
139 |
Diyanet |
Böylece onlar
Hûd'u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helâk ettik. Şüphesiz bunda bir
ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. |
Helâk
ettik; uyarılmadan helak edilmez |
26 |
Şuara |
208 |
Diyanet |
Biz, hiçbir
memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik. |
Helak
ettik; zulmedenlere helak |
22 |
Hac |
45 |
Diyanet |
Halkı
zulmetmekteyken helâk ettiğimiz, böylece duvarları, çökmüş çatılarının
üzerine yıkılmış nice memleketler, nice kullanılmaz kuyular, nice muhteşem
saraylar vardır! |
Helak nasıl
edilir |
17 |
İsra |
16 |
Ali Bulaç |
Biz, bir
ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman, onun 'varlık ve güç sahibi önde
gelenlerine' emrederiz, böylelikle onlar onda bozgunculuk çıkarırlar. Artık onun
üzerine söz hak olur da, onu kökünden darmadağın ederiz. |
Helak
olanlar |
11 |
Hud |
94 |
Diyanet |
(Azap)
emrimiz gelince, Şu'ayb'ı ve onunla birlikte iman edenleri, katımızdan bir
rahmetle kurtardık. Zulmedenleri ise o korkunç (uğultulu) ses yakaladı da
yurtlarında diz üstü çökekaldılar. |
Helak
olanlar |
41 |
Fussilet |
17-18 |
Diyanet |
Semûd
kavmine gelince, biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar körlüğü
hidayete tercih etmişler ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı
onları çarpmıştı. |
Helak
olanlar |
11 |
Hud |
66-67 |
Diyanet |
(Helâk)
emrimiz geldiğinde Salih'i ve beraberindeki iman etmiş olanları tarafımızdan
bir rahmetle helâktan ve o günün rezilliğinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin
mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Zulmedenleri o korkunç uğultulu
ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar. |
Helak ve
Müdahale yok |
20 |
Taha |
127-129 |
Diyanet |
Haddi aşan
ve Rabbi'nin âyetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız. Şüphesiz
ahiret azabı daha şiddetli ve daha kalıcıdır. Yurtlarında dolaşıp durdukları,
kendilerinden önceki nice nesilleri helâk etmiş olmamız, onları doğru yola
iletmedi mi? Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ibretler vardır. Rabbin
tarafından daha önce söylenmiş bir hüküm ve belirlenmiş bir süre olmasaydı,
onlar da hemen cezalandırılırlardı |
Helâk; |
7 |
Araf |
173 |
Diyanet |
Yahut,
"Bizden önce babalarımız Allah'a ortak koşmuşlar. Biz onlardan sonra
gelen bir nesiliz. Şimdi batılcıların işlediği yüzünden bizi helâk mı
edeceksin?" dememeniz içindir. |
Helâk;
Allah kimseyi helak etmez. Her birey kendisini helaka sürükler |
9 |
Tevbe |
42 |
Diyanet |
Eğer yakın
bir dünya menfaati ve kolay bir yolculuk olsaydı, (sefere katılmayan
münafıklar da) mutlaka sana uyarlardı. Fakat meşakkatli yol, onlara uzak
geldi. Gerçi onlar, "Eğer gücümüz yetseydi, elbette sizinle beraber
çıkardık" diye Allah'a yemin edeceklerdir. Onlar kendilerini helâke
sürüklüyorlar. Allah, biliyor ki onlar kesinlikle yalancıdırlar. |
Helâk;
Allah kimseyi helak etmez. Her birey kendisini helaka sürükler |
11 |
Hud |
117 |
Diyanet |
Rabbin,
halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helâk
etmez. |
Helâk;
Allah uyarmadan helâk etmez |
6 |
En'am |
131 |
Diyanet |
Bu Allah'ın, halkları habersizken ülkeleri
haksız yere helâk etmeyeceği içindir. |
Helak;
Allah'ın nimetleri yerine küfrü seçenler helakı da seçmiştir. |
14 |
İbrahim |
28-29 |
Diyanet |
Allah'ın
nimetini küfre değişenleri ve kavimlerini helâk yurduna, yaslanacakları cehenneme
sürükleyenleri görmedin mi? O, ne kötü duraktır! |
Helak;
batıllar yüzünden helak mı edeceksin |
7 |
Araf |
173 |
Diyanet |
Yahut,
"Bizden önce babalarımız Allah'a ortak koşmuşlar. Biz onlardan sonra
gelen bir nesiliz. Şimdi batılcıların işlediği yüzünden bizi helâk mı
edeceksin?" dememeniz içindir. |
Helak;
delillerle olacak |
8 |
Enfal |
42 |
Diyanet |
Hani siz
vadinin yakın kenarında, onlar uzak yamacındaydılar; kervan ise sizden daha
aşağıdaydı. Eğer sözleşseydiniz, kaçınılmaz olarak sözleşme yeri (veya
konusu) hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz; ancak Allah, olacağı olan işi
gerçekleştirmek için (böyle yaptı). Böylece, helak olacak kişi apaçık bir
delilden sonra helak olsun, diri kalacak kişi apaçık bir delilden sonra
hayatta kalsın. Şüphesiz Allah, gerçekten işitendir, bilendir. |
Helak;
haddi aşanlarındır. |
21 |
Enbiya |
9 |
Diyanet |
Sonra
onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Kendilerini ve dilediğimiz kimseleri
kurtardık. Haddi aşanları ise helâk ettik. |
Helâk; hak
edenler helak olurlar |
17 |
İsra |
16 |
Diyanet |
Biz bir
memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık
elebaşlarına (itaati) emrederiz de
onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir
de oranın altını üstüne getiririz. |
Helak;
haksız yere helak edilmez |
6 |
En'am |
131 |
Diyanet |
Bu
(nebilerin gönderilmesi), Allah'ın, halkları habersizken ülkeleri haksız
yere helâk etmeyeceği içindir. |
Helak;
hastalanıp, eriyeceksin, büsbütün helak olacaksın |
12 |
Yusuf |
85 |
Diyanet |
Oğulları,
"Allah'a yemin ederiz ki, sen hâlâ Yusuf'u anıp duruyorsun. Sonunda
üzüntüden eriyip gideceksin veya helâk olacaksın" dediler. |
Helâk;
helak edilmeleri için süre verilmiştir. |
18 |
Kehf |
59 |
Diyanet |
İşte
zulmettiklerinde yok ettiğimiz memleketler. Helâk edilmeleri için de belli
bir zaman tayin etmiştik. |
Helâk;
helal ve temiz şeyleri yameyenler halak olurlar. |
20 |
Taha |
81 |
Diyanet |
Size rızık
olarak verdiğimiz şeylerin temiz ve helâl olanlarından yiyin. Bu konuda aşırı
da gitmeyin, yoksa üzerinize gazabım iner. Gazabım da kimin üzerine inerse, o
muhakkak helâk olmuş demektir. |
Helak;
kendilerin helak edenler |
6 |
En'am |
26 |
Diyanet |
Onlar başkalarını
ondan (Kur'an'dan) alıkoyarlar, hem de kendileri ondan uzak kalırlar. Onlar
farkına varmaksızın, ancak kendilerini helâk ediyorlar. |
Helâk;
kıyamet gününden önce helak edilecek. |
17 |
İsra |
58 |
Diyanet |
Ne kadar
memleket varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helâk edeceğiz, ya da
şiddetli bir azapla cezalandıracağız. İşte bu, Kitap'ta (Levh-i Mahfuz'da)
yazılmış bulunuyor. |
Helak; Musa
ve yetmiş kişinin helaktan kurtuluşu |
7 |
Araf |
155 |
Diyanet |
Mûsâ,
kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam seçti. Onları sarsıntı
yakalayınca (bayıldılar). Mûsâ, "Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de
bundan önce helâk ederdin. Şimdi içimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri
günah sebebiyle bizi helâk mı edeceksin? Bu, sırf senin bir imtihanındır. Onunla
dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen, bizim
velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen, bağışlayanların en
hayırlısısın" dedi. |
Helâk;
nefsine arzusuna uyan kimseler helak olur. |
20 |
Taha |
16 |
Diyanet |
"Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna
uyan kimseler, seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helâk
olursun!" |
Helâk; nice
asırlar helak etmemizden ibret almaz mısınız? |
20 |
Taha |
128 |
Diyanet |
Yurtlarında
dolaşıp durdukları, kendilerinden önceki nice nesilleri helâk etmiş olmamız,
onları doğru yola iletmedi mi? Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ibretler
vardır. |
Helâk; nice
ülkeleri yıkıma uğrattık. |
7 |
Araf |
4 |
Diyanet |
Nice
memleketleri helâk ettik. Onlara azabımız gece uykusuna dalmışken, yahut
gündüz istirahat hâlinde iken gelmişti. |
Helak;
nimeti küfre değiştirenler |
14 |
İbrahim |
28-29 |
Diyanet |
Allah'ın
nimetini küfre değişenleri ve kavimlerini helâk yurduna, yaslanacakları
cehenneme sürükleyenleri görmedin mi? O, ne kötü duraktır! |
Helak;
olmasınlar |
6 |
En'am |
70 |
Diyanet |
Dinlerini
oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak.
Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur'an ile
öğüt ver. Yoksa ona Allah'tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi.
(Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte
onlar kazandıkları yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. Küfre
saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir içecek ve elem
dolu bir azap vardır. |
Helâk;
resüle itaatsizlik helak getirir. |
23 |
Muminun |
48 |
Diyanet |
Bu yüzden,
“Kavimleri bize kul köle iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız” dediler. |
Helâk;
uyarmadan helak edilmez |
20 |
Taha |
134 |
Diyanet |
Eğer biz
onları o Kur'an'dan önce bir azap ile helâk etseydik mutlaka, "Ey
Rabbimiz! Keşke bize bir resul gönderseydin de alçalıp rezil olmadan önce âyetlerine
uysaydık" derlerdi. |
Helak;
üzüntüden helak olmak |
12 |
Yusuf |
85 |
Diyanet |
Oğulları,
"Allah'a yemin ederiz ki, sen hâlâ Yusuf'u anıp duruyorsun. Sonunda
üzüntüden eriyip gideceksin veya helâk olacaksın" dediler. |
Helâk; Yüce
Allak uyarmadan helak etmez. |
7 |
Araf |
164 |
Diyanet |
Hani
onlardan bir topluluk demişti ki: "Siz, Allah'ın helâk edeceği veya
şiddetli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt
veriyorsunuz?" Onlar da, "Rabbinize bir mazeret beyan etmek için,
bir de belki Allah'a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)"
demişlerdi. |
Helâk;
zalim toplumdan başkası helak olmaz |
6 |
En'am |
46 |
Diyanet |
De ki:
"Ne dersiniz, Allah'ın azabı size beklenmedik bir anda veya açıktan
açığa gelse, zalimler toplumundan başkası mı helâk edilecek?" |
Helak;
zalimler toplumu helak olacak |
6 |
En'am |
47 |
Diyanet |
De ki:
"Ne dersiniz, Allah'ın azabı size beklenmedik bir anda veya açıktan
açığa gelse, zalimler toplumundan başkası mı helâk edilecek?" |
Helak;
zülmedenlere helak edildi. |
10 |
Yunus |
13 |
Diyanet |
Andolsun,
sizden önceki nice nesilleri resulleri, kendilerine apaçık deliller
getirdikleri hâlde (yalanlayıp) zulmettikleri vakit helâk ettik. Onlar
zaten inanacak değillerdi. İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız. |
Helaka
giden toplum |
25 |
Furkan |
18 |
Diyanet |
Onlar,
"Seni eksikliklerden uzak tutarız. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek
bize yaraşmaz. Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki,
sonunda seni anmayı unuttular ve helâke giden bir toplum oldular"
derler. |
Helal haram
ziynetler cennette helal dünyada haram olamaz |
35 |
Fatır |
32-33 |
Diyanet |
Sonra biz,
o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed'in ümmetine) miras
olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar
vardır. Yine onlardan Allah'ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır.
İşte bu büyük lütuftur. Onlar, Adn
cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler.
Oradaki elbiseleri de ipektir. |
Helal
haram, temiz şeyler yemede aşırıya gitmemek şartıyla helal |
20 |
Taha |
81 |
Diyanet |
Size rızık
olarak verdiğimiz şeylerin temiz ve helâl olanlarından yiyin. Bu konuda aşırı
da gitmeyin, yoksa üzerinize gazabım iner. Gazabım da kimin üzerine inerse, o
muhakkak helâk olmuş demektir. |
Helal
haram, ziynetleri |
7 |
Araf |
32 |
Diyanet |
De ki:
"Allah'ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram
kılmış?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında mü'minler içindir. Kıyamet
gününde ise yalnız onlara özgüdür. İşte bilen bir topluluk için âyetleri,
ayrı ayrı açıklıyoruz." |
Helal olan
fakat sonradan müşriklerce haram yapılanlar için nebi gönderilir. |
3 |
Al-i İmran |
50 |
Diyanet |
|
Helal,
haram |
7 |
Araf |
157 |
Diyanet |
Onlar,
yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları Resûle, o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara
iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri
helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve
zincirleri kaldırır. Ona iman edenler,
ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur'an'a)
uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. |
Herkesin
çabası kendisine |
29 |
Ankebut |
6 |
Diyanet |
Her kim
cihad ederse, ancak kendisi için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah, âlemlere
muhtaç değildir. |
Herkesin
çabası kendisine |
53 |
Neml |
40 |
Ali Bulaç |
Şüphesiz kendi
emeği (veya çabası) görülecektir. |
Hesabı
Allah çok çabuk görendir |
3 |
Al-i İmran |
19 |
Diyanet |
Şüphesiz
Allah katında din İslâm'dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim
geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa
düştüler. Kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çok
çabuk görendir. |
Hesabı
Allah çok çabuk görendir |
6 |
En'am |
62 |
Diyanet |
Sonra
hepsi, gerçek sahipleri Allah'a döndürülürler. İyi bilin ki hüküm yalnız
O'nundur. O, hesap görenlerin en çabuğudur. |
Hesabı
Allah çok çabuk görendir |
13 |
Rad |
41 |
Diyanet |
Onlar,
bizim yeryüzüne (kudretimizle) gelip onu etrafından eksilttiğimizi görmediler
mi? Allah, hükmeder. O'nun hükmünü bozacak hiçbir kimse yoktur. O, hesabı
çabuk görendir. |
Hesabı
Allah çok çabuk görendir |
24 |
Nur |
39 |
Diyanet |
İnkâr
edenlere gelince; onların amelleri ıssız bir çöldeki serap gibidir. Susamış
kimse onu su sanır. Yanına geldiğinde hiçbir şey bulamaz. (Tıpkı bunun gibi
kâfir de hesap günü amellerinden bir şey bulamaz). Ancak Allah'ı yanında
bulur da Allah onun hesabını tastamam görür. Allah, hesabı çabuk görendir. |
Hesap günü
Din günü |
82 |
İntifar |
19 |
Diyanet |
O gün kimse
kimseye hiçbir fayda sağlayamayacaktır. O gün buyruk, yalnız Allah'ındır. |
Hesap günü
din günü |
107 |
Maun |
1 |
Diyanet |
Gördün mü,
o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! |
Hidayete
kavuşmak |
3 |
Ali İmran |
103 |
Diyanet |
Hep birlikte
Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın
size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O,
kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler
olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi
oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki
doğru yola eresiniz. |
Hikmet
Allah, O'na hikmeti öğretti |
3 |
Ali İmran |
48 |
Diyanet |
Ve Allah
ona kitabı, hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretecek. |
Hikmet dolu
Kur'an |
36 |
Yasin |
2 |
Diyanet |
(Ey
Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun |
Hikmet
hayırdır. |
2 |
Bakara |
269 |
Diyanet |
Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz
ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar. |
Hikmet 'i
öğreten resul gönderildi |
2 |
Bakara |
151 |
Diyanet |
Nitekim
kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran,
size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir resul
gönderdik. |
Hikmet ve
hak batılı ayıran söz yeteneği verdik |
38 |
Sad |
20 |
Diyanet |
Biz
Davud'un mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla batılı ayıran söz (hüküm
verme) yeteneği verdik. |
Hikmet
verildi |
54 |
Kamer |
3,- 5 |
Diyanet |
Muhammed'i
yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş, (Allah nasıl
takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek (değişmeyecek)tir. Andolsun, onlara
içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu haberler geldi. Bu haberler, zirveye
ulaşmış birer hikmettir! Fakat uyarılar fayda vermiyor! |
Hikmet,
(Levh-i Mahfuz'da) hikmetle dolu |
43 |
Zuhruf |
4 |
Diyanet |
Şüphesiz o,
katımızdaki ana kitapta (Levh-i Mahfuz'da) mevcuttur, çok yücedir,
hikmetlerle doludur. |
Hikmet,
Allah hüküm ve hikmet sahibidir |
2 |
Bakara |
209 |
Diyanet |
Size apaçık
deliller geldikten sonra, eğer yine de yan çizerseniz, bilin ki Allah,
gerçekten mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Hikmet,
Allah hüküm ve hikmet sahibidir. |
27 |
Neml |
6 |
Diyanet |
Şüphesiz bu
Kur'an sana, hüküm ve hikmet sahibi, hakkıyla bilen Allah tarafından
verilmektedir. |
Hikmet,
Allah kime hikmet verirse ona çok büyük hayır verilmiştir. |
2 |
Bakara |
269 |
Diyanet |
Allah,
hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet
verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl
sahipleri anlar. |
Hikmet,
Allah'ın size öğüt vermek için indirdiği kitabı ve hikmeti hatırlayın |
2 |
Bakara |
231 |
Diyanet |
Kadınları
boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman, ya onları
iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Haklarına tecavüz edip zarar vermek
için onları tutmayın. Bunu kim yaparsa kendine zulmetmiş olur. Sakın Allah'ın
âyetlerini eğlenceye almayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size öğüt
vermek için indirdiği Kitab'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'a karşı gelmekten
sakının ve bilin ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir. |
Hikmet,
ayetleri ve hikmeti hatırlayın |
33 |
Ahzap |
34 |
Diyanet |
Siz
evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah
en gizli şeyi bilendir, hakkıyla haberdardır. |
Hikmet,
ayetleri ve hikmeti hatırlayın 1 |
|
İsra |
22-25 |
Diyanet |
Allah ile
birlikte başka bir tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnızlığa itilmiş olarak
kalırsın. Rabbin, kendisinden
başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak
emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına
ulaşırsa, sakın onlara "öf!" bile deme; onları azarlama; onlara
tatlı ve güzel söz söyle. Onlara
merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: "Rabbim! Tıpkı beni
küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı." Rabbiniz, içinizde
olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah
tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır. |
Hikmet,
ayetleri ve hikmeti hatırlayın 2 |
|
İsra |
26-31 |
Diyanet |
Akrabaya, yoksula
ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların
kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir. Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti
istemek için onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz
söyle. Eli sıkı olma, büsbütün
eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın. Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı
bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından
haberdardır ve onları görmektedir.
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz
rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır. |
Hikmet,
ayetleri ve hikmeti hatırlayın 3 |
17 |
İsra |
32-38 |
Diyanet |
Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece
çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.
Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın, öldürülmesini haram kıldığı cana
kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir.
Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine
yardım edilmiştir. Rüştüne
erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz
sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur. Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam
yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha
güzeldir. Hakkında
kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp,
bunların hepsi ondan sorumludur. Yeryüzünde böbürlenerek
yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla
erişemezsin. Bütün bu
sayılanların kötü olanları, Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir. |
Hikmet,
ayetleri ve hikmeti hatırlayın 4 |
17 |
İsra |
39 |
Diyanet |
Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği bazı
hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilâh edinme. Sonra kınanmış ve
Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın. |
Hikmet,
çokca hayırdır. |
2 |
Bakara |
269 |
Diyanet |
Allah,
hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet
verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl
sahipleri anlar. |
Hikmet,
gökleri yeri hikmete uygun yarattı |
14 |
İbrahim |
19 |
Diyanet |
Allah'ın,
gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattığını görmedin mi? Dilerse
sizi giderir ve yeni bir halk getirir. |
Hikmet,
gökleri yeri ve ikisi arasındakini hikmete uygun yarattı |
15 |
Hicr |
85 |
Diyanet |
Biz,
gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları ancak hakka ve hikmete uygun
olarak yarattık. Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde
hoşgörü ile muamele et. |
Hikmet,
herşeyi hakkıyla bilen hikmet sahibi Allah |
2 |
Bakara |
31 |
Diyanet |
Melekler,
"Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden
başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her
şeyi hikmetle yapan sensin" dediler. |
Hikmet,
Kitabın inmeye başladığında hikmetle ortaya konmuştur. |
44 |
Duhan |
4 |
Muhammed
Esed |
O (gece)de,
bütün (iyi ve kötü) şeyler arasındaki farklılık, hikmetle ortaya konmuştur, |
Hikmet,
kitap ve hikmet insanı arındırır. |
3 |
Al-i İmran |
164 |
Diyanet |
Andolsun,
Allah, mü'minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp
tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir resul göndermekle büyük
bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde
idiler. |
Hikmet,
Kitap ve hikmeti verdik |
3 |
Al-i İmran |
81 |
Diyanet |
Hani, Allah
resulden, "Andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten sonra,
elinizdekini doğrulayan bir nebi geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve
ona mutlaka yardım edeceksiniz" diye söz almış ve, "Bunu kabul
ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?" demişti. Onlar,
"Kabul ettik" demişlerdi. Allah da, "Öyleyse şahid olun, ben
de sizinle beraber şahit olanlardanım" demişti. |
Hikmet,
Kur'an hikmetlidir. |
3 |
Al-i İmran |
58 |
Diyanet |
(Ey Muhammed!) Bunu (bildirdiklerimizi) biz
sana âyetlerden ve hikmet dolu Kur'an'dan okuyoruz. |
Hikmet,
melekler hikmete uygun indi. |
15 |
Hicr |
8 |
Diyanet |
Biz,
melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara
mühlet verilmez. |
Hikmet,
Nebi öğreterek, kötülüklerden arındırır |
2 |
Bakara |
129 |
Diyanet |
Rabbimiz!
İçlerinden onlara bir resul gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve
hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak
güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin. |
Hikmet,
Resul insanları hikmetle çağırır. |
16 |
Nahl |
125 |
Diyanet |
(Ey
Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel
şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi
bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir. |
Hikmet,
resuller hikmeti getirdi. |
43 |
Zuhruf |
63 |
Diyanet |
İsa, apaçık mucizeleri getirdiği zaman şöyle
demişti: "Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ayrılığa düştüğünüz
şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyle ise, Allah'a karşı
gelmekten sakının ve bana itaat edin." |
Hikmet,
şükretmek için verilmiştir. |
31 |
Lokman |
12 |
Diyanet |
Andolsun,
biz Lokmân'a "Allah'a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse,
ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah
her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır. |
Hikmet,
yapanlara rahmettir. |
31 |
Lokman |
2, 3 |
Diyanet |
Bunlar,
hikmet dolu Kitab'ın; iyilik yapanlara bir hidayet ve rahmet olarak
indirilmiş âyetleridir. |
Hikmet,
zirveye ulaşmasına rağmen fayde vermez. |
54 |
Kamer |
5 |
Diyanet |
Bu
haberler, zirveye ulaşmış birer hikmettir! Fakat uyarılar fayda vermiyor! |
Huriler
(hizmetçiler) erkeklere olduğu gibi kadınlara da var |
2 |
Bakara |
25 |
Diyanet |
İman edip
salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler
olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık
verilişinde, "Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen
rızık!" diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak
verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî
kalacaklardır. |
Huriler
(hizmetçiler) erkeklere olduğu gibi kadınlara da var |
56 |
Vakıa |
17 |
Ali Bulaç |
Çevrelerinde
ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır; |
Huriler
(hizmetçiler) erkeklere olduğu gibi kadınlara da var |
56 |
Vakıa |
22-23 |
Diyanet |
Onlar için
saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. |
Huriler
(hizmetçiler) erkeklere olduğu gibi kadınlara da var |
56 |
Vakıa |
60-61 |
Diyanet |
Sizin yerinize
benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak
üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez. |
Huriler
(hizmetçiler) erkeklere olduğu gibi kadınlara da var |
56 |
Vakıa |
35 |
Diyanet |
Biz onları
(hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. |
Huriler
(hizmetçiler) erkeklere olduğu gibi kadınlara da var (Gılman) |
52 |
Tur |
24 |
Diyanet |
Hizmetlerine
verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar. |
Huriler
(hizmetçiler) erkeklere olduğu gibi kadınlara da var (Vildan) |
76 |
İnsan |
19 |
Diyanet |
Çevrelerinde,
gördüğünde saçılmış inciler sanacağın, hep aynı gençlik ve güzellikte kalacak
hizmetçiler dolaşır. |
Hüküm
Allah'ın dır |
12 |
Yusuf |
40 |
Diyanet |
Siz Allah'ı
bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlere (düzmece
ilâhlara) tapıyorsunuz. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir.
Hüküm ancak Allah'a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı
emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler. |
Hüküm
Allah'ındır |
42 |
Şura |
10 |
Ali Bulaç |
Hakkında ihtilafa düştüğünüz herhangi bir
şey; artık O'nun hükmü Allah'ındır. İşte Rabbim olan Allah. Ben O'na tevekkül
ettim ve yalnızca O'na dönüp yönelirim. |
Hüküm Allah'ındır |
18 |
Kehf |
26 |
Diyanet |
De ki:
"Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını
bilmek O'na aittir. O, ne güzel görür; O, ne güzel işitir! Onların, O'ndan
başka hiçbir dostu da yoktur. O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez." |
Hüküm gelmeden
aceleci davranma |
20 |
Taha |
114 |
Muhammed
Esed |
(bil ki) Allah, var olan her şeyin
ötesindeki yüceler yücesidir; mutlak ve nihai egemenlik sahibi, mutlak ve nihai
Gerçek'tir; dolayısıyla, Kuran'ın vahyi sana bütünüyle ulaştırılmadan önce
onun hakkında (görüş bildirmekte) tezlik gösterme; fakat (daima) "Ey
Rabbim, benim ilmimi artır!" de. |
Hüküm
kaynağı Kur'an'dır |
4 |
Nisa |
105 |
Diyanet |
(Ey
Muhammed!) Biz sana Kitab'ı (Kur'an'ı) hak olarak indirdik ki, insanlar
arasında Allah'ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin. Sakın hainlerin
savunucusu olma. |
Hüküm koyma
yetkisi yalnız Allah ındır |
5 |
Maide |
44, 45, 46 |
Diyanet |
Şüphesiz
Tevrat'ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah'a) teslim
olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb'e adamış
kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah'ın kitabını
korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat'ın hak olduğuna da şahit
idiler. Şu hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi
az bir karşılığa değişmeyin. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin
ta kendileridir. Onda (Tevrat'ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze
göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa
tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için
keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta
kendileridir.O peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa'yı, önündeki
Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur
bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar
için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak İncil'i verdik. |
İbrahim'im
Allah dostudur. |
4 |
Nisa |
125 |
Diyanet |
Kimin dini,
iyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim'in dinine
tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir? Allah, İbrahim'i dost edindi. |
İbrahim'im
Allah dostudur. |
17 |
İsra |
73 |
Diyanet |
Onlar, sana
vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan
şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost
edinirlerdi. |
Her şey Yüce Allah'ın dinine zerre kadar katıksız, arı duru, tertemiz, halis inançla İSLAM'ın yaşanması için...
SEÇİLMİŞ AYETLER (H)
Çocukluğumuzdan gençliğime kadar ki arada Buhari'nin hadis kitabını okudum.
Kur'an'ın mealini okuma alışkanlığımız yoktu. Okuyanlar anlamını bilmeden okuyorlardı. Okuduklarını da ölülerine ikramda bulunuyorlardı.
Sonra camilerde ve cemaatlerde yapılan sohbetlere gitmeye başladım. Bütün cemaatleri girdim, çıktım. Bir cemaatlerin diğer cemaatin arkasından konuşmalarına tahammül edemezdim. Her cemaatin Allah'a doğru farklı yollardan gittiklerini, sonuçta gidecekleri nokta aynı diye savunurdum. İstiyordum ki müslümanlar kenetlensin.
50 yaşlarının sonlarında Kur'an'ı tecvitli okumayı öğrendim. Makamlarla okuyordum. İyi de geliyordu. Haz da alıyordum.
Kur'an'ı bitirdiğimde hoca "sadak Allah'ül azim" dememi söyledi. Mealini sordum. "Allah Doğru Söyledi." Dedi.
Mutlaka doğru söyledi de ne söyledi? "..........."
Arapça okumayı reddetmiyorum. Mutlaka Arapçası da okunmalı. Fakat Allah'ın mesajlarına daha çok ihtiyacımız var. Kur'an'ı yaşamımıza sokmalıyız. Allah bizi Kur'an dan imtihan edecek...
Yorumlarımda;
Doğrular Allah'ın yanlışlar benimdir. Allah cümlemizi doğru yoldan ayırmasın.
Aydın ORHON
Gayri Metluv Vahiy ve Nebi-Resul İtaati: Kur’an Temelli Doğru Anlayış Gel, bugün Kur’an merkezli bir meseleye birlikte bakalım: Resu...
-
HADİS İNKÂRCILARI KİM? İnsanlar Allah’ın kitabına hakkıyla iman eden kişilere meâlciler, hadis inkârcısı vb. gibi isimler tak...
-
MELEKLER Bilim insanlarının açıklamalarına göre, dünyanın oluşumu, "Big Bang" adı verilen bir patlama ile birlikte yaklaşık 13.9 m...