Allah’ın Sözü Varken Başka Kaynağa İhtiyaç Var mı
Bir gün iki arkadaş sohbet ediyormuş. Biri diğerine demiş ki:
— Dün bir kitapta okudum, Nebi şöyle demiş…
Diğeri hemen sormuş:
— Nerede geçiyor bu? Kur’an’da mı?
— Hayır, filanca hadis kitabında. Ama çok değerli, herkes inanıyor.
Bunun üzerine arkadaşı gülümsemiş ve sormuş:
— Peki sen hiç düşündün mü, Allah’ın kendi sözü dururken neden başka bir sözün
peşine düşelim?
İşte mesele bu kardeşim… Biz bugün din adına öyle çok söz duyuyoruz ki
hangisi doğru, hangisi yanlış ayırt etmek kolay değil. Herkes kendi elindekine
“sahih” diyor. Ama Allah bize bu karmaşayı çözecek net bir ölçü vermiş: Kur’an.
Ve bu ölçü, “hangi hadise inanılır” sorusunun da tek cevabı.
Kardeşim, bugün Müslüman dünyasında en çok kafa karışıklığına sebep olan
konulardan biri şu: “Hadisler var, ama bunların hangisine inanacağız? Hangisi
sahih, hangisi uydurma?” Bir taraf “bu hadis sahih” diyor, öbürü “hayır, bu
zayıf” diyor. Ortada öyle bir rivayet yığını var ki, gerçekten doğruyu
yanlıştan ayırmak imkânsıza yakın hale gelmiş. Peki Allah bize bu konuda bir
ölçü bırakmamış olabilir mi? Elbette bırakmış.
Allah, bu ölçüyü Kur’an’da net biçimde açıklıyor. Önce şu ayete bakalım:
Lokman Suresi 6. ayet:
“İnsanlardan kimi vardır ki, bilgisizce Allah’ın yolundan saptırmak ve onu
alaya almak için boş sözleri (lehvel hadis) satın alır. İşte onlar için
aşağılayıcı bir azap vardır.” (Lokman 31:6)
Burada geçen “lehvel hadis” ifadesi çok önemli. “Hadis” kelimesi Arapça’da
“söz, anlatı, haber” demektir. “Lehv” ise boş, yararsız, oyalayıcı anlamına
gelir. Yani Allah diyor ki: “Bazı insanlar, boş ve oyalayıcı sözleri alır,
onları yayar ve bununla insanları benim yolumdan saptırır.” Demek ki her hadis,
Allah katında değerli değil. Bazısı var ki, insanı hakikatten koparır, din diye
uydurulmuş hurafeler yutturur.
Peki inanılacak hadis nasıl olmalı? Bunun cevabı Vakıa
Suresi 77-81’de veriliyor:
“Şüphesiz bu, değerli bir Kur’an’dır. Korunmuş bir kitaptadır. Ona ancak
temizlenmiş olanlar dokunabilir. Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.
Şimdi siz bu sözü (hadis) mi küçümsüyorsunuz?” (Vakıa 56:77-81)
Burada Allah, Kur’an için “bu söz” (hadis) ifadesini kullanıyor. Yani
inanılacak, güvenilecek ve küçümsenmeyecek asıl hadis, Allah’ın kendi sözüdür.
Üstelik bu söz korunmuş bir kitaptadır, yani tahrif edilemez. İnsanların
uydurduğu sözler gibi değil; Rabbimizin garantisi altındadır.
Bu hakikat Casiye Suresi 6. ayette
daha da netleşiyor:
“İşte bunlar Allah’ın ayetleridir ki, sana gerçeğin ta kendisi olarak
okuyoruz. Artık Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi hadise
inanacaklar?” (Casiye 45:6)
Allah burada bize doğrudan bir soru soruyor: “Ayetlerimden sonra hangi
hadise inanacaksınız?” Yani Allah’ın vahyi dururken, başka sözlere yönelmek
mantıksızdır. Bu soru aslında bir tercih hakkı sunmak değil, bir uyarıdır.
“Sakın benim sözümden sonra başkasına sarılma” demektir.
Aynı uyarı başka ayetlerde de geçiyor. A’raf 185’te
Allah soruyor:
“O, hangi söze inanacaklar?”
Necm 59’da da benzer bir sorgulama var:
“Bu hadise mi şaşıyorsunuz?”
Zümer 23 ise noktayı koyuyor:
“Allah, sözlerin en güzelini (ahsene’l-hadis) indirdi: Birbirine benzer,
tekrar eden bir kitap…”
Dikkat et kardeşim, “en güzel hadis” dediği şey, Kur’an’ın ta kendisidir. O
halde hadisler ikiye ayrılır:
1. Allah’ın
hadisi → Kur’an
2. İnsanların
hadisi → Rivayetler, uydurmalar, hurafeler
Kur’an bize, bu ikinci gruptakilerin güvenilir olmadığını defalarca
söylüyor. Çünkü onların Allah’tan gelme garantisi yok. Doğruluk payı olsa bile,
içlerinde uydurma, abartı, çelişki barındırma ihtimali yüksek. Nitekim hadis
kitaplarında birbirini tamamen zıddı rivayetler bulmak mümkün.
Allah ise En’am 114’te şöyle
buyuruyor:
“Allah’tan başka bir hakem mi arayayım? O ki, size Kitabı detaylı olarak
indirmiştir.”
Bu da gösteriyor ki, din konusunda hakemlik yetkisi sadece Allah’a ait. Onun
kitabı bize yetmek zorunda, çünkü “detaylı” olduğunu bizzat Allah söylüyor.
Peki insanlar neden hâlâ Kur’an yerine başka sözlere sarılıyor? Bunun cevabı
Zuhruf 36-37’de var:
“Kim Rahman’ın zikrinden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, biz ona bir şeytan
musallat ederiz, o artık onun yakın dostu olur. Şüphesiz onlar, bu şeytanlar,
onları yoldan çıkarırlar, ama onlar doğru yolda olduklarını sanırlar.”
İşte bu yüzden insanlar uydurma hadisleri dinin aslı gibi görüp savunuyor.
Çünkü Kur’an’dan uzaklaşınca, yerine mutlaka başka bir otoriteyi koyuyorlar.
Kardeşim, bütün bu ayetler bir araya geldiğinde tablo çok net:
·
Allah’ın sözünden sonra başka bir hadise iman
etmek, Kur’an’a aykırıdır.
·
Kur’an, “en güzel hadis”tir ve korunmuştur.
·
İnsanların sözleri ise karışık, çelişkili ve
güvenilmezdir.
·
Doğru ölçü: Her sözü Kur’an’a vurmak; uyuyorsa
almak, uymuyorsa terk etmek.
Allah’ın ayetleri bize açıkça şunu söylüyor:
“Artık Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi hadise inanacaksınız?”
(Casiye 6)
Yani mesele aslında tercih değil, iman meselesidir. Kur’an tek ölçü, tek
kaynak, tek güvenilir hadis’tir.
Sözümdeki doğrular Allah’ın, yanlışlar ise benimdir.
aydinorhon.com