SEÇİLMİŞ AYETLER (N)

ALLAH NASİP EDERSE İLAVE AYETLERLE GÜNCELLEMELER DEVAM EDECEK. AYETLER ALFABETİK SIRAYA GÖRE DİZAYN EDİLMİŞTİR.  İNŞALLAH KUR'AN'I KERİM'İ HAYATIMIZA TAŞIYANLARDAN OLURUZ.

Özet Meal

Sr.

S.Ad.

Ayt

Çeviri

Meal

 Namaz kılarken ne söylediğini bil.

4

Nisa

43

Diyanet

Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah, çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.

Nafile namazı

17

İsra

79

Diyanet

Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud'a ulaştırsın.

Namaz da kıyam

25

Furkan

64

Diyanet

Onlar, Rabblerine secde ederek ve kıyamda durarak geceleyenlerdir.

Namaz da kıyam (Mekki)

74

Müddessir

2

Diyanet

Kalk da uyar.

Namaz da kıyam (Mekki)

39

Zümer

9

Diyanet

(Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde hâlinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.

Namaz da Rükü (Mekki)

77

Mürselat

48

Diyanet

Onlara, "Rükû edin (namaz kılın)" dendiği zaman rükû etmezler.

Namaz da Rükü, secde edin. (Mekki)

22

Hac

26

Diyanet

Hani biz İbrahim'e, Kâbe'nin yerini, "Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle" diye belirlemiştik.

Namaz da Rükü, secde edin. (Mekki)

22

Hac

77

Diyanet

Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.

Namaz da Secde (Mekki)

99

Alak

19

Diyanet

Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş.

Namaz da Secde (Mekki)

15

Hicr

97, 98

Diyanet

Andolsun, onların söyledikleri şeylerden dolayı göğsünün daraldığını biliyoruz.

Namaz da Secde (Mekki)

26

Şuara

217-219

Diyanet

Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah'a tevekkül et.

Namaz da Secde (Mekki)

25

Furkan

60

Diyanet

Onlara, "Rahmân'a secdeye kapanın denildiğinde "Rahmân da nedir? Senin bize emrettiğine mi secde edeceğiz?" derler ve bu onların nefretini artırır.

Namaz kılan münafıklar

76

Tevbe

54,  55

Diyanet

Harcamalarının kabul edilmesine, yalnızca, Allah'ı ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri ve ancak gönülsüzce harcamaları engel olmuştur. Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Allah, bununla ancak onlara dünya hayatında azap etmeyi ve canlarının kâfir olarak çıkmasını istiyor.

Namaz kötülüklerden alıkoyar

11

Hud

87

Diyanet

Dediler ki: "Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptığını, yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor. Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın."

Namaz kötülüklerden alıkoyar

29

Ankebut

45

Diyanet

(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah'ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.

Namaz Muhammet'ten önce de vardı

14

İbrahim

40

Diyanet

(İbrahim) Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.

Namaz Muhammet'ten önce de vardı

19

Meryem

31

Diyanet

(İsa) "Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti."

Namaz Muhammet'ten önce de vardı

10

Yunus

87

Diyanet

 Mûsâ'ya ve kardeşine, "Kavminiz için Mısır'da (sığınak olarak) evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın. Namazı dosdoğru kılın. Mü'minleri müjdele" diye vahyettik.

Namaz Muhammet'ten önce de vardı.

14

Kehf

21

Diyanet

 Böylece biz, (insanları) onların hâlinden haberdar ettik ki, Allah'ın va'dinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar (olayın mucizevî tarafını ve asıl hikmetini bırakmışlar da) aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. (Bazıları), "Onların üstüne bir bina yapın, Rableri onların hâlini daha iyi bilir" dediler. Duruma hâkim olanlar ise, "Üzerlerine mutlaka bir mescit yapacağız" dediler.

Namaz Muhammet'ten önce de vardı. Fakat zayi edenler de vardı

19

Meryem

58-59

Diyanet

 İşte bunlar, Âdem'in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim'in, Yakub'un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân'ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevî tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır.

Namaz Muhammet'ten önce de vardı. Günümüzün Yahudi'lerine de farz kılınmıştı

5

Maide

12

Diyanet

 Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah, şöyle demişti: "Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekâtı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah'a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkâr ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır."

Namaz Muhammet'ten önce de vardı. İbrahim kılıyordu.

14

İbrahim

40

Diyanet

 (İbrahim)"Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle."

Namaz Muhammet'ten önce de vardı. İsa namaz kılıyor.

19

Meryem

31

Diyanet

(İsa) "Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti."

Namaz Muhammet'ten önce de vardı. İsmail namazı emrediyor

19

Meryem

55

Diyanet

Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb'inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.

Namaz Muhammet'ten önce de vardı. Lokman oğluna namazı emrediyor

31

Lokman

17

Diyanet

(Lokman) "Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir."

Namaz Muhammet'ten önce de vardı. Lut, İshak,Yakup namaz kılıyordu.

21

Enbiya

71-73

Diyanet

Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık. Ona İshak'ı ve ayrıca da Yakub'u bağışladık ve her birini salih kimseler yaptık. Onları bizim emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı, zekâtı vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize ibadet eden kimselerdi.

Namaz Muhammet'ten önce de vardı. Meryem'e namaz emrediyor.

3

Al-i İmran

42, 43

Diyanet

Hani melekler, "Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı."   "Ey Meryem! Rabbine divan dur. Secde et ve (O'nun huzurunda) rükû edenlerle beraber rükû et" demişlerdi.

Namaz Muhammet'ten önce de vardı. Musa'ya namaz emrediyor.

20

Taha

14

Diyanet

 (Musa) "Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl."

Namaz Muhammet'ten önce de vardı. Süleyman, Davut namaz kılıyor

21

Enbiya

79

Diyanet

Biz hüküm vermeyi Süleyman'a kavratmıştık. Zaten her birine hükümranlık ve ilim vermiştik. Dâvûd  ile birlikte, Allah'ı tespih etmeleri için dağları ve kuşları onun emrine verdik. Bunları yapan biz idik.

Namaz Muhammet'ten önce de vardı. Zekeriya oğluna namazı emrediyor

3

Al-i İmran

39

Diyanet

Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.

Namaz Nebi Muhammed döneminde başlamadı.

3

Al-i İmran

43

Diyanet

"Ey Meryem! Rabbine divan dur. Secde et ve (O'nun huzurunda) rükû edenlerle beraber rükû et" demişlerdi.

Namaz Nebi Muhammed döneminde başlamadı.

11

Hud

87

Diyanet

Dediler ki: "Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptığını, yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor. Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın."

Namaz Nebiye has nafile namazı

17

İsre

79

Diyanet

Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud'a ulaştırsın.

Namaz vakitleri belirtilmiş bir farzdır. (Taha 130 - Rum 17, 18 - Kaf 39, 40) a

4

Nisa

103

Ali Bulaç

Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.

Namaz ve dua da sesini yükseltme çok da kısma.

17

İsra

110

Diyanet

De ki: "(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O'nundur." Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut.

Namaz ve dua da sesini yükseltme çok da kısma.

7

Araf

205

Diyanet

Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret ve gafillerden olma.

Namaz, Nisa suresinden (50. Sureden) önce namaz geçen ayet (1. sure)

96

Alak

9, 10

Diyanet



 Sen, namaz kıldığında kulu (bundan) engelleyeni gördün mü?

Namaz, Nisa suresinden önce  namaz geçen ayet     (17. sure)

107

Maun

4,      5

Diyanet

Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, Onlar namazlarını ciddiye almazlar.

Namaz, Nisa suresinden önce namaz geçen ayet      (8. sure)

87

Ala

15

Elmalılı Hamdi Yazır

Ve rabbının ismini anıp da namaz kılan

Namaz, Nisa suresinden önce namaz geçen ayet  Ne gerçeği doğrulayıp kabul etmiş, ne de namaz kılmıştı.
  (44. Sure)                    

18

Meryem

55

Diyanet

Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb'inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.

Namaz, Nisa suresinden önce namaz geçen ayet (Mekki)       (4. sure)

74

Müddessir

43

Muhammed Esed

 Onlar şöyle derler: "Biz namaz kılanlardan değildik."

Namaz;
Gecenin bir bölümünde secde et.

76

İnsan

26

Diyanet

Gecenin bir kısmında O'na secde et; geceleyin de O'nu uzun uzadıya tespih et.

Namaz; Nisa suresinden önce  namaz geçen ayet     (31. sure)

75

Kıyamet

31

Elmalılı Hamdi Yazır

 Fakat o ne sadaka verdi ne namaz kıldı

Namaza ne zaman yaklaşılmaz

4

Nisa

43

Diyanet

Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah, çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.

Namazı orta sesle okuyarak kıl

7

Araf

205

Diyanet

 Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret ve gafillerden olma.

Namazı, dosdoğru kıl. Namaz, kötülüklerden alıkoyar

29

Ankebut

45

Diyanet

 (Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah'ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.

Namazın kazası yok

2

Bakara

239

Diyanet

 Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın. Güvenliğe kavuşunca da, Allah'ı, daha önce bilmediğiniz ve onun size öğrettiği şekilde anın (namazı normal vakitlerdeki gibi kılın).

Namazın kazası yok

4

Nisa

101, 102

Diyanet

Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır. (Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü'minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (bir rekât kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar. İnkâr edenler arzu ederler ki, silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın). Şüphesiz Allah, inkârcılara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Namazın kazası yoktur. Vakitleri belirlenmiştir

4

Nisa

103

Diyanet

Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah'ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü'minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.

Nebi

19

Meryem

30

Diyanet

Bebek şöyle konuştu: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana kitabı (İncil'i) verdi ve beni bir nebi yaptı."

Nebi Allah'ı bırakıp bana kul olun diyemaz

3

Al-i İmran

9

Diyanet

Allah'ın, kendisine Kitab'ı, hükmü (hikmeti) ve nebiliği verdiği hiçbir insanın, "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" demesi düşünülemez. Fakat (şöyle öğüt verir:) "Öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah'ın iste

Nebi Allah'ın hadislerine imana çağırdı

45

Casiye

6

Diyanet

 İşte bunlar, Allah'ın âyetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Artık Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

Nebi bana kulluk edin demez

3

Al-i İmran

79, 80

Ali Bulaç

Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitabı, hükmü ve nübüvveti verdikten, sonra insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kulluk edin" deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o, "Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz Kitaba göre Rabbaniler olunuz" (deme görevindedir.) O, melekleri ve nebileri Rabler edinmenizi emretmez. Siz, müslüman olduktan sonra, size küfrü mü emredecek?

Nebi de mağrifet dilenecek hata yapar

47

Muhammed

19

Diyanet

Bil ki Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hem kendinin, hem de inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah, gezip dolaştığınız yeri de, içinde kalacağınız yeri de bilir.

Nebi de mağrifet dilenecek hata yapar

40

Mümin

55

Diyanet

Ey Muhammed! Sabret. Allah'ın va'di şüphesiz gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam sabah Rabbini hamd ederek tespih et!

Nebi dinini Kur'an dan öğrendi

34

Sebe

50

Diyanet

De ki: "Ben eğer sapmışsam, ancak kendi aleyhime sapmış olurum. Eğer hidayete ermişsem, bu da Rabbimin bana vahyettiği sayesindedir. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, kuluna çok yakındır."

Nebi eşleri de tevbe edecek hata işlediler

66

Tahrim

3, 4

Diyanet

Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar bu yüzden ağır bir borç yükü altına mı girmişlerdir?  (Ey peygamber'in eşleri!) Eğer siz ikiniz Allah'a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü'minler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar.

Nebi gaybı bilmez

6

En'am

50

Diyanet

De ki: "Ben size, ‘Allah'ın hazineleri benim yanımdadır' demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim' de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum." De ki: "Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?"

Nebi gaybı bilmez

11

Hud

31

Diyanet

Size ben, “Allah’ın hazineleri yanımdadır”, demiyorum; gaybı da bilmem. “Ben bir meleğim” de demiyorum. Sizin hor gördüğünüz kimseler için, “Allah, onlara asla hiçbir hayır vermez” de diyemem. Allah, onların içlerindekini daha iyi bilir. Böyle bir şey söylersem, o zaman ben gerçekten zâlimlerden olurum.

Nebi hatırlatıcı, uyarıcıdır. Dayatıcı değil

88

Gaşiye

21,  22

Diyanet



Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin. Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.

Nebi hüküm gelmeden aceleci davranma

20

Taha

114

Muhammed Esed

Öyleyse, (bil ki) Allah, var olan her şeyin ötesindeki yüceler yücesidir; mutlak ve nihai egemenlik sahibi, mutlak ve nihai Gerçek'tir; dolayısıyla, Kuran'ın vahyi sana bütünüyle ulaştırılmadan önce onun hakkında (görüş bildirmekte) tezlik gösterme; fakat (daima) "Ey Rabbim, benim ilmimi artır!" de.

Nebi hüküm koyabilir mi?

7

Araf

54

Diyanet

Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Arş'a  kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah'tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın şanı yücedir.

Nebi hüküm koyabilir mi?

42

Şura

10

Ali Bulaç

 Hakkında ihtilafa düştüğünüz herhangi bir şey; artık O'nun hükmü Allah'ındır. İşte Rabbim olan Allah. Ben O'na tevekkül ettim ve yalnızca O'na dönüp yönelirim.

Nebi insanlar için dua eder.

9

Tevbe

103

Diyanet

Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Nebi Ku'an'a uyar, kendisine ve bize ne olacağını bilmez

46

Ahkaf

9

Diyanet

De ki: "Ben türedi bir peygamber değilim.  Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."

Nebi Kur'an'a uyar

7

Araf

203

Diyanet

(Ey Muhammed!) Onlara (istedikleri) bir âyet getirmediğin zaman (alay ederek) derler ki: "Onu (da) bir yerlerden derleyip toplasaydın ya." De ki: "Ben ancak Rabbimden bana vahyedilene uymaktayım. Bu (Kur'an âyetleri), Rabbinizden gelen basiretlerdir (Gönül gözlerini aydınlatan nurlardır). İman edecek bir topluluk için bir hidayet kaynağı ve bir rahmettir."

Nebi Kur'an'a uyar, gaybı bilmez

6

En'am

50

Diyanet

De ki: "Ben size, ‘Allah'ın hazineleri benim yanımdadır' demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim' de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum." De ki: "Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?"

Nebi Kurtuluş için Kur'an ile öğüt verir

6

En'am

70

Diyanet

Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur’an ile öğüt ver. Yoksa ona Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi. (Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte onlar kazandıkları yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. Küfre saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir içecek ve elem dolu bir azap vardır.

Nebi ler Allah'tan bir ruhtur.

4

Nisa

171

Diyanet

 Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah'ın resulleri, Meryem'e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah'a ve peygamberlerine iman edin, "(Allah) üçtür" demeyin.  Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

Nebi lere kitap verildi

6

En'am

82, 89

Diyanet

En'am suresi 82 - 89 arasında Nebilerin isimlerini zikrediyor ve 89. ayette de "Kendilerine kitap, hüküm ve hikmet ve Peygamberlik (Nebi = وَالنُّبُوَّةَ ) verdikleri­miz işte bunlardır" buyurulmakta
İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır. İşte kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimiz.. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir. Biz ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh'u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yûsuf'u, Mûsâ'yı ve Hârûn'u da. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı, İlyas'ı doğru yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi. İsmail'i, Elyasa'ı, Yûnus'u ve Lût'u da doğru yola erdirmiştik. Her birini âlemlere üstün kılmıştık. Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bir kısmını da. Bütün bunları seçtik ve bunları dosdoğru bir yola ilettik. İşte bu, Allah'ın hidayetidir ki, kullarından dilediğini buna iletip yöneltir. Eğer onlar da Allah'a ortak koşsalardı, bütün yaptıkları boşa gitmişti. Onlar kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Eğer şunlar (inanmayanlar) bunları tanımayıp inkâr ederlerse, biz onları inkâr etmeyecek olan bir kavmi, onlara vekil kılmışızdır.

Nebi lere kitap verildi

4

Nisa

163-164

Diyanet

Biz, Nûh'a ve ondan sonra gelen nebilere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyüb'e, Yûnus'a, Hârûn'a ve Süleyman'a da vahyetmiştik. Davûd'a da Zebûr vermiştik.Daha önce kıssalarını sana anlattığımız resullerler gönderdik. Anlatmadığımız (nice) resuller de gönderdik. Allah, Mûsa ile de doğrudan konuştu

Nebi Muhammed yetmiş kere bağışlama dilese de kesinlikle bağışlanmaz

9

Tevbe

80

Diyanet

 Onlar için ister bağışlanma dile, ister dileme (fark etmez.) Onlar için yetmiş kez bağışlanma dilesen de, Allah onları asla affetmeyecektir. Bu, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmiş olmaları sebebiyledir. Allah, fasık topluluğu doğru yola iletmez.

Nebi öldü diye atalarınızın dininize mi döneceksiniz?

3

Al-i İmran

144

Diyanet

Muhammed, ancak bir resuldür. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.

Nebi şeytana karşı Allah'ın ayetleriyle koruma altına alınmıştır.

22

Hac

52

Diyanet

Senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Nebi uyarıcı gitmeyen hiçbir kavim yoktur

26

Şuara

208

Diyanet

Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik.

Nebi uyarıcı ve müjdecidir.

11

Hud

2

Ali Bulaç

öyle ki, Allah'tan başkasına ibadet etmeyin. Gerçekten ben, sizi O'nun tarafından uyaran ve müjdeleyenim;

Nebi vahye uyar kendisine ve bize ne olacağını bilmez

46

Ahkaf

9

Diyanet

De ki: "Ben türedi bir resul değilim.  Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."

Nebi ve elçiler, Haram koyamaz

5

Maide

92

Diyanet

Öyleyse Allah'a itaat edin, resule itaat edin ve Allah'a karşı gelmekten sakının. Şayet yüz çevirirseniz bilmiş olun ki, elçimize düşen sadece apaçık tebliğdir.

Nebi ye Allah'tan mücize talebine cevap

29

Ankebut

50, 51

Diyanet

Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler ancak Allah katındadır ve ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi?  Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır.

Nebi ye müslümanların ilki olması emredildi

6

En'am

14

Ali Bulaç

De ki: "O, gökleri ve yeri yaratırken ve O, (hep) besleyen (hiç) beslenmezken, ben Allah'tan başkasını mı veli edineceğim?" De ki: "Bana gerçekten müslüman olanların ilki olmam emredildi ve sakın müşriklerden olma." (denildi.)

Nebi,  gafil kalmışlar için gönderildi

28

Kasas

46

Diyanet

Yine biz (Mûsâ'ya) seslendiğimiz zaman Tûr'un yan tarafında da değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak, senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmeyen bir kavmi, düşünüp öğüt alsınlar diye uyarman için (o haberleri) sana bildiriyoruz.

Nebi,  vahyolana uyar

10

Yunus

15

Diyanet

Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra) bize kavuşmayı ummayanlar, "Ya (bize) bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir" dediler. De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün azabından korkarım."

Nebi,
Bu kitabı sana açıklayasın diye gönderdik

16

Nahl

89

Diyanet

(Ey Muhammed!) Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü düşün. Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.

Nebi, Allah'tan bağımsız hüküm koyma yetkisi yoktur.

18

Kehf

26

Diyanet

 
De ki: "Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O'na aittir. O, ne güzel görür; O, ne güzel işitir! Onların, O'ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez."

Nebi, Allah'tan bağımsız hüküm koyma yetkisi yoktur.

6

En'am

106

Diyanet



Ey Muhammed! Sen, Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah'a ortak koşanlardan yüz çevir.

Nebi, ancak Kur'an'la uyarır.

21

Enbiya

45

Diyanet

 De ki: "Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum." Ama sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmezler.

Nebi, arkadaşınız.

34

Sebe

46

Diyanet

(Ey Muhammed!) De ki: "Ben size ancak bir tek şeyi, Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkıp düşünmenizi öğütlüyorum. Arkadaşınız Muhammed'de cinnetten eser yoktur. O, şiddetli bir azaptan önce sizin için ancak bir uyarıcıdır."

Nebi, arkadaşınız.

53

Necm

1, 2

Diyanet


Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.

Nebi, arkadaşınız.

7

Araf

184

Süleyman Ateş

Düşünmediler mi ki arkadaşlarında hiçbir delilik yoktur, o apaçık bir uyarıcıdır?

Nebi, babaları uyarılmış kendileri gafil kalmışlar için gönderildi

36

Yasin

6

Ali Bulaç

Babaları uyarılmamış, böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin).

Nebi, babaları uyarılmış kendileri gafil kalmışlar için gönderildi

28

Kasas

45

Diyanet

Fakat biz (Mûsâ'dan sonra) birçok nesiller meydana getirdik. Üzerlerinden uzun çağlar geçti. Sen Medyen halkı arasında yaşıyor değildin, âyetlerimizi onlardan okuyup öğreniyor da değildin. Fakat biz (bu haberi) göndereniz.

Nebi, bir şeriat verdik. Ona uy

45

Casiye

18

Diyanet

Sonra da seni din işi konusunda açık bir yola koyduk. Sen ona uy, bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma.

Nebi, bizim gibi bir insandır.

41

Fussilet

6

Diyanet

De ki: "Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık O'na yönelin ve O'ndan bağışlanma dileyin. Allah'a ortak koşanların vay hâline!"

Nebi, bizim gibi emir ve yasaklara muhataptır.

69

Hakka

44-47

Diyanet

Eğer (Resul) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik. Hiçbiriniz de bu cezayı engelleyip ondan savamazdı.

Nebi, bizim gibi emir ve yasaklara muhataptır.

5

Maide

67

Diyanet


Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O'nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.

Nebi, bizim gibi emir ve yasaklara muhataptır.

17

İsra

73-75

Diyanet



Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.                                                                    Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin.                                                      İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın.

Nebi, davet karşılığı para talep etmez

26

Şu'ara

127

Diyanet

Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir.

Nebi, dayatıcı değil, Uyarıcıdır.

11

Hud

12

Diyanet


(Ey Muhammed!) Belki de sen, (müşriklerin) "Ona bir hazine indirilseydi veya beraberinde bir melek gelseydi ya!" demelerinden dolayı sana vahyolunanlardan bir kısmını göz ardı edeceksin ve o yüzden göğsün daralacak. Fakat sen, ancak bir uyarıcısın. Allah ise her şeye vekildir.

Nebi, dayatıcı değil, Uyarıcıdır.

21

Gaşiya

22

Diyanet



Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin. Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.


Nebi, gaybı bilmez.

5

Maide

109

Diyanet


Allah'ın, elçileri toplayıp  "siz(den sonra davetiniz)e ne derece uyuldu?" diyeceği, onların da, "Bizim hiçbir bilgimiz yok. Gaybleri hakkıyla bilen ancak sensin" diyecekleri günü hatırlayın.

Nebi, gaybı bilmez. Allah'ın bildirmesi dışında bilgisi yoktur.

7

Araf

187

Diyanet



Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. O, size ancak ansızın gelecektir." Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar."
De ki: "Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim."

Nebi, gaybı bilmez. Sadece uyarıcıdır

10

YUnus

20

Diyanet

 "Ona (peygambere) Rabbinden bir mucize indirilse ya!" diyorlar. De ki: "Gayb ancak Allah'ındır. Bekleyin, şüphesiz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim!"

Nebi, gaybı bilmez. Sadece uyarıcıdır

7

Araf

188

Diyanet

De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.”

Nebi, gaybı bilmez. Vahye uyar ve uyarır

6

En'am

50

Diyanet

 

De ki: "Ben size, ‘Allah'ın hazineleri benim yanımdadır' demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim' de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum." De ki: "Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?"

Nebi, günlük yaşamında aldatılabilir

9

Tevbe

43

Diyanet

Allah, seni affetsin! Doğru söyleyenler sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin?

Nebi, hatalar yapmıştır. Uyarılar almıştır.           

66

Tahrim

1

Diyanet

 Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Nebi, hatalar yapmıştır. Uyarılar almıştır.           

8

Enfal

67

Diyanet



 Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe, hiçbir nebiye esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, hâlbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Nebi, hatalar yapmıştır. Uyarılar almıştır.           

80

Abese

1..  10

Diyanet



(Muhammed), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.  Kendini muhtaç hissetmeyene gelince; Sen, ona yöneliyorsun.
 Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin. (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!  Allah'a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.


Nebi, hükmü Kur'an'la ver.

4

Nisa

105

Diyanet

(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab'ı (Kur'an'ı) hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma.

Nebi, kendisine ne zarar ne de fayda verme gücüne sahiptir.

10

Yunus

49

Diyanet

De ki: "Allah dilemedikçe, ben kendime bile ne bir zarar, ne de fayda verme gücüne sahibim. Her milletin bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler."

Nebi, kimsenin içinden geçenleri okuyamaz

9

Tevbe

101

Ali Bulaç



Çevrenizdeki bedevilerden münafık olanlar vardır ve Medine halkından da nifakı alışkanlığa çevirmiş olanlar vardır. Sen onları bilmezsin, biz onları biliriz. Biz onları iki kere azablandıracağız, sonra onlar büyük bir azaba döndürülecekler.

Nebi, Kur'an'a uydu

6

En'am

59

Ümit Şimşek

Gaybın anahtarları Onun katındadır; başkası onu bilemez. Karada ve denizde olanı da O bilir. Onun bilgisi olmadan ne bir yaprak düşer, ne de yerin karanlıklarında bir tane saklı kalır. Yaş ve kuru ne varsa, hepsi apaçık bir kitaptadır.

Nebi, Kur'an'la öğüt verdi

50

Kaf

45

Diyanet

Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur'an ile öğüt ver.

Nebi, kurtarıcı değil, kurtarılmaya muhtaçtır.

72

Cin

18,     23

Diyanet

"Şüphesiz mescitler, Allah'ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin."
 "Allah'ın kulu (Muhammed), O'na ibadet etmek için kalktığında cinler nerede ise (Kur'an'ı dinlemek için kalabalıktan) onun etrafında birbirlerine geçiyorlardı.
 De ki: "Şüphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O'na hiç kimseyi ortak koşmam."
De ki: "Şüphesiz ben, size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim. "                          De ki: "Gerçekten beni Allah'a karşı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla O'ndan başka sığınacak kimse de bulamam."
 "Ancak Allah'tan gelenleri tebliğ edebilirim ve O'nun vahiylerini açıklayabilirim. Kim Allah'a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz onlar için, içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır."

Nebi, ölümlüdür.

39

Zümer

30

Diyanet

(Ey Muhammed!) Şüphesiz sen öleceksin ve şüphesiz onlar da öleceklerdir.

Nebi, ölümlüdür.

21

Enbiya

34,
35

Diyanet

Biz, senden önce de hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar?
Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz

Nebi, ölümlüdür. Toprak olmuştur.

7

Araf

25

Diyanet



Allah, dedi ki: "Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (mahşere) çıkarılacaksınız."

Nebi, ölümlüdür. Toprak olmuştur.

20

Taha

55

Diyanet

(Ey insanlar!) Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız.

Nebi, Rabb'inden indirilene uy

7

Araf

3

Diyanet

Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

Nebi, uyarılarını Kur'an'la yapar.

50

Kaf

45

Diyanet

Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur'an ile öğüt ver.

Nebi, vahyoluna uy

10

Yunus

109

Diyanet

(Ey Muhammed!) Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

Nebi, vahyoluna uy

7

Ahzap

2

Diyanet

Rabbinden sana vahyolunana uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Nebi;
Nebi de bizim gibi ölümlü bir insan.

18

Kehf

110

Muhammed Esed


De ki: "Ben de sizin gibi ölümlü bir insanım. Tanrınızın bir Tek Tanrı olduğu vahyolundu bana. Öyleyse, artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koysun ve Rabbine özgü kullukta hiç kimseyi, hiçbir şeyi (O'na) ortak koşmasın!"

Nebi;
Nebilerin hiçbirinin diğerinden üstünlüğü yoktu.           

6

En'am

83-        89

Diyanet

 İşte kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimiz.. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
Biz ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh'u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yûsuf'u, Mûsâ'yı ve Hârûn'u da. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı, İlyas'ı doğru yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi.
İsmail'i, Elyasa'ı, Yûnus'u ve Lût'u da doğru yola erdirmiştik. Her birini âlemlere üstün kılmıştık.
Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bir kısmını da. Bütün bunları seçtik ve bunları dosdoğru bir yola ilettik. İşte bu, Allah'ın hidayetidir ki, kullarından dilediğini buna iletip yöneltir. Eğer onlar da Allah'a ortak koşsalardı, bütün yaptıkları boşa gitmişti.
Onlar kendilerine kitap, hikmet ve nübüvvet (elçilik) verdiğimiz kimselerdir. Eğer şunlar (inanmayanlar) bunları tanımayıp inkâr ederlerse, biz onları inkâr etmeyecek olan bir kavmi, onlara vekil kılmışızdır.

Nebi; Kimseyi kurtaramaz. Öldükten sonra arkasından neler olup bittiğini bilmez. O da hesaba çekilecektir

7

Araf

6

Diyanet

Kendilerine relçiler gönderilenlere mutlaka soracağız. Elçilere de elbette soracağız.

Nebi'den şefaat istenmez.

6

En'am

51

Diyanet

Kendileri için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, Rab'lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları, Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur'an ile) uyar.

Nebii, ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderildi.

17

İsra

105

Diyanet

Biz onu (Kur'an'ı) hak olarak indirdik ve o da hak ile indi. Seni de ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

Nebiler bizim gibi insanlardır

14

İbrahim

11

Diyanet

Resülleri, onlara dedi ki: "Biz ancak sizin gibi birer insanız. Fakat Allah, kullarından dilediğine (nebilik) nimetini bahşeder. Allah'ın izni olmadıkça, bizim size bir delil getirmemiz haddimize değil. Mü'minler ancak Allah'a tevekkül etsinler."

Nebiler dualara cevap veremezler

46

Ankaf

5

Diyanet

Kim, Allah'ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapıktır? Oysa onlar, bunların tapınmalarından habersizdirler.

Nebiler kendinden önce gelenleri tasdik, geleceğide müjdelediler.

61

Saf

6

Diyanet

Hani, Meryem oğlu İsa, "Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah'ın size, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim" demişti. Fakat (İsa) onlara apaçık mucizeleri getirince, "Bu, apaçık bir sihirdir" dediler.

Nebiler Şefaat edemezler

2

Bakara

123

Diyanet

Kimsenin kimse namına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı, kimseye şefaatin (aracılığın) yarar sağlamayacağı ve hiç kimsenin hiçbir taraftan yardım göremeyeceği günden sakının.

Nebiler şefaat edemezler.

2

Bakara

48

Diyanet

 Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden herhangi bir şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz.  Onlara yardım da edilmez.

Nebiler, bizim gibi insanlardır.

17

İsra

93

Diyanet



 Dediler ki: "Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz." De ki: "Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim."

Nebiler, elçiler hidayet veremezler.

28

Kasas

56

Diyanet


Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. O, doğru yola gelecekleri daha iyi bilir.

Nebiler, elçiler inkarcılarla vahiyle mücadele ederler.

25

Furkan

52

Diyanet

Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur'an'la büyük bir mücadele ver.

Nebiler, öldüler

30

Rum

40

Diyanet


Allah, sizi yaratan, sonra size rızık veren, sonra sizi öldürecek ve daha sonra da diriltecek olandır. Allah'a koştuğunuz ortaklardan, bunlardan herhangi bir şeyi yapabilen var mı? O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir.

Nebilere de şeytan musallat olabilir.       

22

Hac

52

Ali Bulaç


Biz senden önce hiç bir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp bırakmalarını giderir, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırıp pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Nebilere de şeytan musallat olur

22

Hac

52

Diyanet

Senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Nebilere de şeytan musallat olur

22

Hac

53

Diyanet

Allah, şeytanın verdiği bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar ile kalpleri katı olanlara bir imtihan vesilesi kılmak için böyle yapar. Hiç şüphesiz ki o zalimler, derin bir ayrılık içindedirler.

Nebileri birbirinden ayırmayın.

2

Bakara

136

Diyanet

Deyin ki: "Biz Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa'ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer Nebilere Rab'lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz."

Nebileri birbirinden ayırmayın.

2

Bakara

285

Diyanet

Nebi, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve nebilerine iman ettiler ve şöyle dediler: "Onun nebilerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz." Şöyle de dediler: "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır."

Nebileri birbirinden ayırmayın.

3

Al-i İmran

84

Diyanet

De ki: "Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a), İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ'ya, İsa'ya ve nebilere Rablerinden verilene inandık. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz O'na teslim olanlarız."

Nebileri birbirinden ayırmayın.

4

Nisa

150-152

Diyanet

Şüphesiz, Allah'ı ve resullerini inkâr edenler, Allah'a inanıp resullerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler, "(resullerin) kimine inanırız, kimini inkâr ederiz" diyenler ve böylece bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler var ya; işte onlar gerçekten kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır. Allah'a ve resullerine iman edenler ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince, işte onlara Allah mükâfatlarını verecektir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Nebilerin birbirlerinden üstünlükleri vardır.

17

İsra

55

Diyanet

Hem Rabbin göklerde ve yerde kim varsa daha iyi bilir. Andolsun, nebilerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Dâvûd'a da Zebûr'u verdik.

Nebilerin Kur'an dışı mucizeleri yoktur. Uyarıcı ve korkutuculardır

6

En'am

34

Diyanet

Andolsun ki, senden önce de birçok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabretmişler ve nihayet kendilerine yardımımız yetişmişti. Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek bir güç de yoktur.  Andolsun peygamberler ile ilgili haberlerin bir kısmı sana gelmiş bulunuyor.

Nebilerin Kur'an dışı mucizeleri yoktur. Uyarıcı ve korkutuculardır

6

En'am

35, 36

Diyanet

Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse; bir delik açıp yerin dibine inerek, yahut bir merdiven kurup göğe çıkarak onlara bir mucize getirmeye gücün yetiyorsa durma, yap! Eğer Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzere toplardı. O hâlde, sakın cahillerden olma. (Davete), ancak (bütün kalpleriyle) kulak verenler uyar. (Kalben) ölüleri ise (yalnızca) Allah diriltir. Sonra da hepsi O'na döndürülürler.

Nebilerin sonuncusu Muhammed

33

Ahzap

40

Diyanet

Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

Nebilerin tamamı erkeklerdendir.

16

Nahl

43

Süleyman Ateş

Biz senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını elçi göndermedik. Sorun, Zikir ehline; eğer bilmiyorsanız:

Nebinin gönderiliş sebebi hidayettir

48

Fetih

28

Diyanet

O, Nebisini hidayet ve hak din ile gönderendir. (Allah) o hak dini bütün dinlere üstün kılmak için (böyle yaptı). Şahit olarak Allah yeter.

Nebi'nin mezhebi tarikatı yoktu.           

3

Al-i İmran

102,     103

Diyanet


Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.   Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.

Nebi'nin mezhebi tarikatı yoktu.           

 

Müminun

55,  56

Muhammed Esed


Kendilerine mal mülk ve çocuklar vermekle, sanıyorlar mı ki,  onları (kendi anlayışlarına göre) iyi ve yararlı (bildikleri) şeylerde yarıştırmak (istiyoruz)? Hayır, onlar (yanıldıklarının) farkında değiller!

Nebi'nin mezhebi tarikatı yoktur.           

6

En'am

153

Muhammed Esed


Ve (bilin ki bu, dosdoğru Bana yönelen bir yoldur: Öyleyse bunu izleyin ve diğer yollardan gitmeyin ki sizi Onun yolundan saptırmasınlar. Allah (bütün) bunları size emretti ki Ona karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız.

Nebiye Allah ve melekleri gibi siz de destek verin

33

Ahzab

56

Diyanet

Şüphesiz Allah ve melekleri nebilere salât ediyorlar.  Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.

Nebi'ye Allah ve melekleri gibi siz de destek verin.

33

Ahzap

56

Bayraktar Bayraklı

Allah ve melekleri peygambere destek oluyorlar. Ey iman edenler! Siz de peygambere destek olunuz, ona yürekten bağlılığınızı ifade ediniz.

Nebi'ye ikaz

17

İsra

73-75

Diyanet



Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.                                                                    Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin.                                                      İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın.

Nebiye iman etmeyen müşrikler olmayacak şeyler isterler

17

İsra

90 - 93

Diyanet

Dediler ki: "Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz." De ki: "Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim."

Nebiye itaat etmeyenler

58

Mücadele

1,, 2

Diyanet

Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
                       İçinizden kadınlarına zıhar  yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Onların anaları ancak, kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar (zıhar yaparlarken) hoş karşılanmayan ve yalan bir söz söylüyorlar. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.

Nebiye itaat etmeyenler

33

Ahzab

37

Diyanet

Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, "Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın" diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.

Nebiye itaat etmeyenler

3

Al-i İmran

152

Diyanet

Andolsun, Allah, izniyle, onları (müşrikleri) kırıp geçirdiğiniz sırada size olan va'dini gerçekleştirdi. Nihayet sevdiğiniz şeyi (zaferi) size gösterdikten sonra, za'f gösterdiniz. (Peygamber'in verdiği) emir konusunda tartıştınız ve emre karşı geldiniz. İçinizden dünyayı isteyenler de vardı, ahireti isteyenler de. Sonra sizi denemek için onlardan yüzünüzü çevirdi. (Kaçıp hezimete uğradınız. Buna rağmen) sizi bağışladı. Allah, mü'minlere karşı çok lütufkârdır.

Nebiye itaat şart değil.  

66

Tahrim

1, 5

Diyanet

Ey Nebi! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
 Allah (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmayı (ve kefaret ödemeyi) size meşru kılmıştır. Allah, sizin yardımcınızdır. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Hani nebi eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü (başkasına) haber verip Allah da bunu nebiye bildirince, nebi bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. nebi, bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, "Bunu sana kim bildirdi?" dedi. Nebi, "Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi" dedi.

Nebiye itaat şart değil: Savaşa giderken nebi ile tartışan ashap

8

Enfal

5, 6

Diyanet



Nasıl ki, Rabbin seni hak uğruna (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı. Mü'minlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi. Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi seninle o konuda tartışıyorlardı.


Nebiye itaat şart değildir. Kadın nebi ile tartışıyor

51

Mücadele

1

Diyanet

Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Nebiye itaat şart değildir. Zeyd (evlatlığı) itaat etmiyor

33

Ahzap

37

Diyanet

Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, "Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın" diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.

Nebiye kul olmadan Allah'a kul olunmaz diyenlere

3

Al-i İmran

79

Diyanet

Allah'ın, kendisine Kitab'ı, hükmü (hikmeti) ve nebiliği verdiği hiçbir insanın, "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" demesi düşünülemez. Fakat (şöyle öğüt verir:) "Öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah'ın istediği örnek ve dindar kullar) olun."

Nebiye savaşta tabii olanlar

8

Enfal

64

Diyanet

Ey Peygamber! Sana ve sana tabi olan mü'minlere Allah yeter.

Nebiye serzenişte bulunuyor

66

Tahrim

1

Diyanet

Ey Nebi! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Nebiye uyarı.

11

Hud

12

Diyanet

(Ey Muhammed!) Belki de sen, (müşriklerin) "Ona bir hazine indirilseydi veya beraberinde bir melek gelseydi ya!" demelerinden dolayı sana vahyolunanlardan bir kısmını göz ardı edeceksin ve o yüzden göğsün daralacak. Fakat sen, ancak bir uyarıcısın. Allah ise her şeye vekildir.

Nebiye uyarı.

80

Abese

5, 7

Diyanet

Kendini muhtaç hissetmeyene gelince; Sen, ona yöneliyorsun. (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!

Nebiye uyarı.

17

İsra

73

Diyanet



Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.

Nebiye uyarı. Acele etme

20

Taha

114

Diyanet

Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. Sana vahyedilmesi tamamlanmadan önce Kur'an'ı okumakta acele etme. "Rabbim! İlmimi arttır" de.

Nefis,  insan kişiliğinin bütünlüğü

91

Şems

7, 8

Muhammed Esed

ve nasıl ahlaki zaaflarla olduğu kadar Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle de donatıldığını! Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).

Nefretiniz sizi adaletten sapmaya sevk etmesin.

5

Maide

42

Diyanet


Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever.

 

Nefs

2

Bakara

130

Diyanet

Nefsini (kendini) bilmeyenden başka İbrahim'in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, biz İbrahim'i bu dünyada seçkin kıldık. Şüphesiz o ahirette de iyilerdendir.

Nefs daha çok insanın kendisi anlamındadır.

82

İnfitar

5

Elmalı meali sadeleştirilmiş 1

Bir nefis (herkes) önden neyi gönderdiğini ve neyi bıraktığını bilir.

Nefs daha çok insanın kendisi anlamındadır.

82

İnfitar

19

Ali Bulaç

Hiçbir nefsin bir başka nefse herhangi bir şeye güç yetiremeyeceği gündür; o gün emir yalnızca Allah'ındır.

Nefs hesap günü hesabını verecektir

11

Hud

105

Diyanet

O gün geldiği zaman Allah'ın izni olmadan nefis (hiçbir kimse) konuşamaz. Onlardan mutsuz (cehennemlik) olanlar da vardır, mutlu (cennetlik) olanlar da.

Nefs huzur içinde olursa saadete davet ebilir

89

Fecr

27-30

Diyanet

(Allah, şöyle der:) "Ey huzur içinde olan nefis!" "Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!" "(İyi) kullarımın arasına gir." "Cennetime gir."

Nefs iki yönde de çalışır. Allah sınıyor

91

Şems

7, 8

Muhammed Esed

İnsan nefsini (benliğini) düşün ve onun nasıl (yaratılış) amacına uygun şekillendirildiğini; ve nasıl ahlaki zaaflarla olduğu kadar Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle de donatıldığını!

Nefs iki yönde de çalışır. Allah sınıyor

91

Şems

 9, 10

Muhammed Esed

Her kim (nefsini) arındırırsa, kesinlikle mutluluğa erişecektir, onu (karanlığa) gömen ise hüsrandadır.

Nefs kendisini tertemiz yapmanın huzuruna kavuşur.

91

Şems

7, 9

Diyanet

Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

Nefs Kur'an'da hep kötü anlamda kullanılmamıştır

20

Ta-ha

41

Diyanet

Ben seni kendim için seçtim.

Nefs Kur'an'da hep kötü anlamda kullanılmamıştır

6

En'am

54

Diyanet

Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman, de ki: "Selâm olsun size! Rabbiniz nefsi (kendi) üzerine rahmeti (merhameti) yazdı. Şöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."

Nefs Kur'an'da hep kötü anlamda kullanılmamıştır

5

Maide

116

Diyanet

Allah, kıyamet günü şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara, Allah'ı bırakarak beni ve anamı iki ilâh edinin, dedin?" İsa da şöyle diyecek: "Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Hakkım olmayan bir şeyi söylemem, benim için söz konusu olamaz. Eğer ben onu söylemiş olsaydım, elbette sen bunu bilirdin. Sen benim nefsimde (içimde) olanı bilirsin, ama ben nefsinde (Sen'de)  olanı bilemem. Şüphesiz ki yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin."

Nefs Kur'an'da hep kötü anlamda kullanılmamıştır

3

Al-i İmran

28-30

Diyanet

Mü'minler, mü'minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır. Allah, asıl sizi nefsine (kendisine) karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah'adır.         De ki: "İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir."             Herkesin nefsine yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü hazır bulacağı günde kişi, kötülükleri ile kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Yine Allah, sizi nefsine (kendisine) karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Allah, kullarını çok esirgeyicidir.

Nefs Kur'an'da hep kötü anlamda kullanılmamıştır

6

En'am

12

Diyanet

De ki: "Şu göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?" "Allah'ındır" de. O, merhamet etmeyi nefsine (kendine) gerekli kıldı. Andolsun sizi mutlaka kıyamet gününe toplayacak. Bunda hiç şüphe yok. Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlar inanmazlar.

Nefs Kur'an'da şahıs, zât, benlik, kişilik, şâkila, fıtrat anlamında kullanılmıştır.

28

Kasas

33

Diyanet

Mûsâ, şöyle dedi: "Ey Rabbim! Şüphesiz ben onlardan nefsi (birisini) öldürdüm. Onların da beni öldürmelerinden korkuyorum."

Nefs Kur'an'da şahıs, zât, benlik, kişilik, şâkila, fıtrat anlamında kullanılmıştır.

18

Kehf

74

Diyanet

Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında, adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, "Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz nefsi (birini) mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!" dedi.

Nefs Kur'an'da şahıs, zât, benlik, kişilik, şâkila, fıtrat anlamında kullanılmıştır.

2

Bakara

72

Diyanet

Hani, bir nefsi (bir kimseyi) öldürmüştünüz de suçu birbirinizin üstüne atmıştınız. Hâlbuki Allah, gizlemekte olduğunuzu ortaya çıkaracaktı.

Nefs Kur'an'da şahıs, zât, benlik, kişilik, şâkila, fıtrat anlamında kullanılmıştır.

2

Bakara

286

Diyanet

Allah, bir nefsi (kimseyi) ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): "Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."

Nefs Kur'an'da şahıs, zât, benlik, kişilik, şâkila, fıtrat anlamında kullanılmıştır.

20

Taha

40

Diyanet

Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?" diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük.  (Sana baktı, büyüdün) ve (kazara) bir nefse (cana) kıydın da biz seni kederden kurtardık, seni sıkı bir denemeden geçirdik (ve kaçıp Medyen'e gittin). Medyen halkı içinde yıllarca kaldın, sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr'a) geldin ey Mûsâ!"

Nefs Kur'an'da şahıs, zât, benlik, kişilik, şâkila, fıtrat anlamında kullanılmıştır.

28

Kasas

19

Diyanet

Mûsâ, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince adam, "Ey Mûsâ! Dün bir nefsi (birini) öldürdüğün gibi, beni de öldürmek mi istiyorsun. Sen ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun, arabuluculardan olmak istemiyorsun" dedi.

Nefs ölmeden önce tevbe ederse kurtuluşa yönelmiş olur.

75

Kıyamet

2

Diyanet

(Kusurlarından dolayı kendini) kınayan nefse de yemin ederim (ki diriltilip hesaba çekileceksiniz).

Nefs şükrederek yaşıyorsa, Allah ondan razıdır

89

Fecr

27

Diyanet

(Allah, şöyle der:) "Ey huzur içinde olan nefis!"

Nefs takvayada sahip olabilir

91

Şems

7, 9

Diyanet

Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

Nefs, Allah insanın kendi nefsine şahittir

75

Kıyamet

14

Ali Bulaç

Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir.

Nefs, Allah nefse hitab edip cennete çağırıyor

89

Fecr

27-28

Diyanet

(Allah, şöyle der:) "Ey huzur içinde olan nefis!" "Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!"

Nefs, Allah nefse yemin ediyor

 

Kıyamet

1, 2

Diyanet

Kıyamet gününe yemin ederim. (Kusurlarından dolayı kendini) kınayan nefse de yemin ederim (ki diriltilip hesaba çekileceksiniz).

Nefs, aşırı derecede kötülüğü emreder

12

Yusuf

53

Diyanet

Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir dedi.

Nefs, bir fenalıp yapan kendi nefsine yapmıştır

35

Fatır

18

Diyanet

Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, (bir başkasını), günahını yüklenmeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa. Sen ancak, görmedikleri hâlde Rablerinden için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak nefsi (kendisi) için arınmış olur. Dönüş ancak Allah'adır.

Nefs, bir iyilik yapan kendi nefsine yapmıştır

17

İsra

7

Diyanet

İyilik ederseniz nefsinize (kendinize) iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine nefsinize (kendinize) yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis'e) girsinler ve ellerine geçirdikle

Nefs, iyiye, güzele, takvaya yönelene müjdeler var

91

Şems

7, 9

Diyanet

Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

Nefs, şerefli şekilde yaratıldı.

82

İnfitar

5

Diyanet

Her nefis (herkes) yaptığı ve yapmadığı şeyleri bilecek.

Nefsi kötü yola sokmuşsa bile yine de dönüş yapılabilir

66

Tahrim

6

Diyanet

Ey iman edenler! Nefsinizi (kendinizi) ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah'ın nefsinize (kendilerine) verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.

Nefsi kötülüklere düşmekten koruyun

9

Tevbe

112

Diyanet

Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû' ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü'minleri müjdele.

Nefsi kötülüklere düşmekten koruyun

4

Nisa

13, 14

Diyanet

 İşte bu (hükümler) Allah'ın koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah'a ve resullerine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük başarıdır.  Kim de Allah'a ve resullerine isyan eder ve O'nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedî kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.

Nefsi kötülüklere düşmekten koruyun

2

Bakara

187

Diyanet

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı.  Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz.  Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar.

Nefsi kötülüklere düşmekten koruyun

2

Bakara

229

Diyanet

(Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır. (Evlilikte) tarafların Allah'ın belirlediği ölçüleri koruyamama endişeleri dışında kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şeyi geri almanız, sizin için helâl olmaz. Eğer onlar Allah'ın belirlediği ölçüleri gözetmeyecekler diye endişe ederseniz, o zaman kadının (boşanmak için) bedel vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın. Allah'ın koyduğu sınırları kim aşarsa, onlar zalimlerin ta kendileridir.

Nefsi kötülüklere düşmekten koruyun

65

Talak

1

Diyanet

Ey Nebi! Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın ve iddeti sayın.  Rabbiniz olan Allah'a karşı gelmekten sakının. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları dışında onları (bekleme süresince) evlerinden çıkarmayın, nefisleri de (kendileri de) çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz nefsine (kendine) zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, sonra yeni bir durum ortaya çıkarır.

Nefsi kötülüklere düşmekten koruyun

58

Mücadele

4

Diyanet

Kim (köle azat etme imkânı) bulamazsa, eşine dokunmadan önce ard arda iki ay oruç tutmalıdır. Kimin de buna gücü yetmezse altmış fakiri doyurmalıdır. Bunlar, Allah'a ve Resûlüne hakkıyla iman edesiniz, diyedir. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kâfirler için elem dolu bir azap vardır.

Nefsi temize çıkarma gayretinde olmalıyız.

12

Yusuf

53

Diyanet

Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir dedi.

Nefsimize Allah'ın varlığının delilileri gösterilmiştir

41

Fussilet

53

Diyanet

Varlığımızın delillerini, (kâinattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur'an'ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi?

Nefsin terbiyesi ibadetle olur

29

Ankebut

6

Diyanet

Her kim cihad ederse, ancak nefsi (kendisi) için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah, âlemlere muhtaç değildir.

Nefsin yadırganmayacak iki yanı da vardır.

37

Saffat

113

Diyanet

Onu da İshak'ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, nefsine (kendine) apaçık zulmedenler de.

Nefsinden korunmuşa kurtuluşun müjdesi

59

Haşr

9

Diyanet

Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine'ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Nefsinden korunmuşa kurtuluşun müjdesi

64

Tegabun

16

Diyanet

O hâlde, gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Nefsine fulm etme

11

Hud

21

Diyanet

İşte bunlar, kendilerini ziyana uğratan kimselerdir. Uydurmakta oldukları şeyler de nefislerini (kendilerini) yüz üstü bırakıp kaybolup gitmiştir.

Nefsini heva ve hevesten koruyan cennetliktir.

79

Naziat

40-41

Diyanet

Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.

Nefsinin esaretinden kurtulanlara şefkatli cevap

6

En'am

54

Diyanet

Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman, de ki: "Selâm olsun size! Rabbiniz nefsi (kendi) üzerine rahmeti (merhameti) yazdı. Şöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."

Nefsinize zulm etmeyin

35

Fatır

32

Diyanet

Sonra biz, o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed'in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan nefsine (kendine) zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah'ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.

Nefsinize zulm etmeyin

2

Bakara

57

Diyanet

Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar.

Nefsinize zulm etmeyin

3

Al-i İmran

117

Diyanet

Onların bu dünya hayatında harcadıkları malların durumu, kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgârın durumu gibidir. Allah, onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlar.

Nefsinize zulm etmeyin

11

Hud

21

Diyanet

Onların bu dünya hayatında harcadıkları malların durumu, nefislerine (kendilerine) zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgârın durumu gibidir. Allah, onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi nefislerine (kendilerine) zulmediyorlar.

Nefsinize zulm etmeyin

16

Nahl

33

Diyanet

(O kâfirler) nefislerine (kendilerine) ancak meleklerin veya senin Rabbinin helâk emrinin gelmesini bekliyorlar. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar nefislerine (kendilerine) zulmediyorlardı.

Nefsinize zulm etmeyin

18

Kehf

35

Diyanet

Derken nefislerine (kendine) zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum."

Nefsinize zulm etmeyin

23

Müminun

29

Diyanet

Yine de ki: "Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen, konuk edenlerin en hayırlısısın."

Nefsinize zulm etmeyin

29

Ankebut

40

Diyanet

Bunların her birini kendi günahları yüzünden yakaladık. Onlardan taş yağmuruna tuttuklarımız var. Onlardan o korkunç sesin yakaladığı kimseler var. Onlardan yerin dibine geçirdiklerimiz var. Onlardan suda boğduklarımız var. Allah, onlara zulmediyor değildi, fakat onlar nezislerine (kendilerine) zulmediyorlardı.

Nefsinize zulm etmeyin

30

Rum

9

Diyanet

(Yine) onlar, yeryüzünde dolaşıp nefislerinden (kendilerinden) öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar nefislerinden (kendilerinden) daha kuvvetli idiler. Yeryüzünü sürüp işlemişler ve orayı kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. Allah, onlara asla zulmediyor değildi. Fakat onlar nefislerine (kendilerine) zulmediyorlardı.

Nefsinize zulm etmeyin

34

Sebe

19

Diyanet

 Onlar ise, "Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzun konakları arasını uzaklaştır" dediler ve nefislerine (kendilerine) zulmettiler. Biz de onları ibret kıssalarına çevirdik ve nefislerini (kendilerini) darmadağın ettik. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

Nefsinize zulm etmeyin

39

Zümer

53

Diyanet

De ki: "Ey nefislerinin (kendilerinin) aleyhine aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."

Nefsinize zulm etmeyin

37

Saffat

113

Diyanet

Onu da İshak'ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, (kendine) apaçık zulmedenler de.

Nefsinize zulm etmeyin

65

Talak

1

Diyanet

Ey peygamber! Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın ve iddeti sayın.  Rabbiniz olan Allah'a karşı gelmekten sakının. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları dışında onları (bekleme süresince) evlerinden çıkarmayın, nefisleri (kendileri) de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz nefsine (kendine) zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, sonra yeni bir durum ortaya çıkarır.

Nefsinizi (kendinizi tehlikeye atmayın

2

Bakara

195

Diyanet

(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi nefsini (kendinizi) tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.

Nefsinizi ayıplamayın

49

Hucurat

11

Diyanet

Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirini karalamayın, nefislerinizi (birbirinizi) (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.

Nefsinizi öldürmeyin

4

Nisa

29

Diyanet

Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Nefsinizi (kendinizi) helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.

Nefsiyle imtihan olan insan malıyla da imtihan edilir

2

Bakara

155

Diyanet

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.

Nesh

2

Bakara

106

Diyanet

 
Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah'ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?

Nesh ayeti

2

Bakara

106

Diyanet

Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah'ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?

Nimetleri Allah gönderdi

3

Al-i İmran

37

Diyanet

Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya'yı  da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. "Meryem! Bu sana nereden geldi?" derdi. O da "Bu, Allah katından" diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

Nimetleri ben kazandım

28

Kasas

76

Diyanet

Şüphesiz Kârûn, Mûsâ'nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını (bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır gelecek hazineler verdik. Hani, kavmi kendisine şöyle demişti: "Böbürlenme! Çünkü Allah, böbürlenip şımaranları sevmez."

Nimetleri ben kazandım

28

Kasas

81

Diyanet

Sonunda onu da, sarayını da yerin dibine batırdık. Allah'a karşı ona yardım edebilecek adamları da yoktu. Kendisini savunup kurtarabileceklerden de değildi!

Nur, Allah kendisini ve Kur'an'ı nur/ışık olarak isimlendiriyor

14

İbrahim

1

Ali Bulaç

Elif Lâm Râ. Bu bir Kitap'tır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik.

Nur, Allah kendisini ve Kur'an'ı nur/ışık olarak isimlendiriyor

64

Tegabun

8

Diyanet

Artık siz Allah'a, peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur'an'a) iman edin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Nur, Allah kendisini ve Kur'an'ı nur/ışık olarak isimlendiriyor

8

En'am

122

Diyanet

Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, hiç, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamamış kimsenin durumu gibi olur mu? İşte kâfirlere, işlemekte oldukları çirkinlikler böyle süslü gösterilmiştir.

Nur, Allah kendisini ve Kur'an'ı nur/ışık olarak isimlendiriyor

4

Nisa

174, 175

Diyanet

Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (Kur'an) indirdik. Allah'a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir.

Nur, Allah kendisini ve Kur'an'ı nur/ışık olarak isimlendiriyor. Nebi resul kavramları aynı ayette geçiyor.

7

Araf

157

Diyanet

Onlar, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları Resûle, o ümmî  peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır.  Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Nur, Allah nurunu vahy tamamladğını müjdeliyor.

5

Maide

3

Diyanet

Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar  üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız  size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim.  Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Nur, Allah nurunun vahy olduğunu belirtiyor. Tamamlayacağını buyuruyor.

9

Tevbe

32

Diyanet

Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz.

Nur, Allah'a ulaşabilmek için elçiye itaat şartı vardır.

65

Talak

11

Diyanet

İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah'ın apaçık âyetlerini okuyan bir peygamber gönderdi. Kim Allah'a inanır ve salih bir amel işlerse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona güzel bir rızık vermiştir.

Nur. Kalbe girer. Kalp aydınlanır ve arınır.

39

Zümer

22

Diyanet

Allah'ın, göğsünü İslâm'a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah'ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay hâline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler.

 

  “Kur’an Neden İndirildi: Yaşayanlara Rehber, Ölülere Tören Kitabı Değil” Arkadaşlar, bugün birlikte biraz daha derin düşünelim. Hak nedi...