ALLAH NASİP
EDERSE İLAVE AYETLERLE GÜNCELLEMELER DEVAM EDECEK. AYETLER ALFABETİK SIRAYA
GÖRE DİZAYN EDİLMİŞTİR. İNŞALLAH
KUR'AN'I KERİM'İ HAYATIMIZA TAŞIYANLARDAN OLURUZ. |
|||||
Özet Meal |
Sr. |
S.Ad. |
Ayt |
Çeviri |
Meal |
Yahudi ve
Hristiyanlar sana kesin uymazlar |
2 |
Bakara |
120 |
Diyanet |
Sen dinlerine
uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De
ki: "Allah'ın yolu asıl doğru yoldur." Sana gelen ilimden sonra,
eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah'tan sana
ne bir dost, ne bir yardımcı vardır. |
Yahudiler
Allah'ın yarattıkları varlıkların değerleriyle oynadılar. (paralel din) |
4 |
En'am |
46 |
Diyanet |
Yahudilerden
öyleleri var ki, (kelimeleri yerlerinden kaydırıp) tahrif ederek onları
anlamlarından uzaklaştırırlar. Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak
"İşittik, karşı geldik", "İşit, işitmez olası!"
"Râ'inâ" derler. Hâlbuki
onlar, "İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize bak" deselerdi, bu
kendileri için daha hayırlı olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden
kendilerini lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler. |
Yahudiler
Allah'ın yarattıkları varlıkların değerleriyle oynadılar. (paralel din) |
5 |
Maide |
13 |
Diyanet |
İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir
ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden
kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen
şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muha |
Yahudiler
helal olanı kendileri haram ettiler |
3 |
Al-i İmran |
93 |
Diyanet |
Tevrat
indirilmeden önce, İsrail'in (Yakub'un) kendisine haram kıldığı dışında,
yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helâl idi. De ki: "Eğer doğru
söyleyenler iseniz, haydi Tevrat'ı getirip okuyun." |
Yahudiler
helal olanı kendilerine haram kıldılar |
6 |
En'am |
146 |
Diyanet |
|
Yahudiler
helal olanı kendilerine haram kıldılar |
16 |
Nahl |
118 |
Diyanet |
|
Yahudiler
sayılı günlerde cehenneme gitsekte oradan cennete geçeceklerine inanırlar. |
2 |
Bakara |
80 |
Diyanet |
Bir de
dediler ki: "Bize ateş, sayılı birkaç günden başka asla
dokunmayacaktır." Sen onlara de ki: "Siz bunun için Allah'tan söz
mü aldınız? -Eğer böyle ise, Allah verdiği sözden dönmez-. Yoksa siz Allah'a
karşı bilemeyeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?" |
Yahudiler
ve müşrikler müminlere düşmandır |
5 |
Maide |
82 |
Diyanet |
|
Yalancının
vay haline |
45 |
Casiye |
7 |
Diyanet |
Her
günahkâr yalancının vay hâline! |
Yalanı
tesbit ettiğinizde doğruyu söyle |
24 |
Nur |
12 |
Diyanet |
Bu iftirayı
işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri
hakkında iyi zan besleyip de, "Bu, apaçık bir iftiradır" deselerdi
ya! |
Yalanladılar |
63 |
Zuhruf |
36, 37 |
Diyanet |
Kim,
Rahmân'ın Zikri'ni görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız.
Artık o, onun ayrılmaz dostudur. |
Yanılgıyla
yaptığıklarımız de günah yok |
33 |
Ahzap |
5 |
Diyanet |
Onları
babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha (doğru ve)
adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve
dostlarınızdır. Hata ile yaptığınız bir işte size hiçbir günah yoktur. Fakat
kasten yaptığınız şeylerde size günah vardır. Allah, çok bağışlayandır, çok
merhamet edendir. |
Yanlış
yolda olanlar bunun farkında değiller. |
16 |
Nahl |
28 |
Diyanet |
O kâfirler,
nefislerine zulmederlerken melekler onların canlarını alır da onlar teslim
olup, "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" derler. (Melekler de şöyle
diyecekler:) "Hayır! Allah sizin yapmakta olduklarınızı hakkıyla
bilmektedir." |
Yanlış yolu
seçenler |
92 |
Leyl |
8, 9, 10 |
Diyanet |
Fakat, kim
cimrilik eder, kendini Allah'a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i
tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz. |
Yanlışı
güzel gösterene dikkat |
41 |
Fussilet |
25 |
Diyanet |
Biz onların
başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve
geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan
cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz (azap), onlar için de gerçekleşti.
Çünkü onlar ziyana uğrayanlardı. |
Yapacağım
deme Allah izin verirse de… |
18 |
kehf |
23, 24 |
Diyanet |
Hiçbir şey
hakkında sakın "yarın şunu yapacağım" deme! Ancak, "Allah
dilerse yapacağım" de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve "Umarım Rabbim
beni, bundan daha doğru olana ulaştırır" de. |
Yapamayacağınız
sözü vermeyin |
61 |
Saf |
2, 3 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? |
Yaptığın
işe Allah müdahildir. (Allah istemezse yapamazsın) |
8 |
Enfal |
17 |
Diyanet |
(Savaşta)
onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen
atmadın, fakat Allah attı. Mü'minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek
için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah
hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Yaradılışta
Rab'bim Allah'tır dedik |
7 |
Araf |
172 |
|
Hani Rabbin
(ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları
kendilerine karşı şahit tutarak, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"
demişti. Onlar da, "Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)" demişlerdi.
Böyle yapmamız kıyamet günü, "Biz bundan habersizdik" dememeniz
içindir. |
Yaratılanlarda
uyumsuzluk,çelişki yoktur. |
37 |
|
139-148 |
Diyanet |
Şüphesiz Yûnus
da mürsellerdendi. Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti. Gemidekilerle kur'a
çekmiş ve kaybedenlerden olmuştu. Böylece, Yûnus kendini kınayıp dururken
balık onu yuttu. Eğer o, Allah'ı
tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne
kadar balığın karnında kalırdı. Derken biz onu hasta bir hâlde sahile attık.
- Üzerine geniş yapraklı bir ağaç bitirdik. Biz onu yüz bin, yahut daha fazla
insana peygamber olarak gönderdik. Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları
bir süreye kadar geçindirdik. |
Yaratılanlarda
uyumsuzluk,çelişki, uyumsuzluk yoktur. |
67 |
Mülk |
3, 4 |
Diyanet |
|
Yaratılanların
tamamı birbirine uyum halindedir. |
67 |
Mülk |
3, 4 |
Diyanet |
O, yedi
göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân'ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk
göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?
Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği
bulamayıp) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir. |
Yaratılanların
tamamı birbirine uyum halindedir. |
63 |
Munafikun |
7 |
Diyanet |
Onlar,
"Allah Resûlü'nün yanında bulunanlara (muhacirlere) bir şey vermeyin ki
dağılıp gitsinler" diyenlerdir. Hâlbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır.
Fakat münafıklar (bunu) anlamazlar. |
Yaratılanların
tamamı birbirine uyum halindedir. |
21 |
Enbiya |
32 |
Diyanet |
Gökyüzünü
de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, (Allah'ın varlığını
gösteren) delillerden yüz çevirmektedirler. |
Yaratılanların
tamamı birbirine uyum halindedir. |
38 |
Sad |
27 |
Diyanet |
Biz göğü,
yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu (yaratılanların boş yere
yaratıldığı iddiası) inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay
inkâr edenlerin hâline! |
Yaratılanların
tamamı birbirine uyum halindedir. |
72 |
Cin |
8 |
Diyanet |
"Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik,
fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk." |
Yaratılanların
tamamı birbirine uyum halindedir. |
50 |
Kaf |
7 |
Diyanet |
Yeryüzünü de
yaydık ve orada sabit dağlar yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift
bitkiler bitirdik. |
Yaratılanların
tamamı insanlar içindir |
35 |
Fatır |
1 |
Diyanet |
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri
ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. O, yaratmada
dilediğini artırır. Şüphesiz Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter. |
Yaratılanların
tamamı insanlar içindir |
14 |
İbrahim |
33 |
Diyanet |
|
Yaratılanların
tamamı insanlar içindir |
2 |
Bakara |
29 |
Diyanet |
|
Yaratılanların
tamamı insanlara hizmetleri içindir. |
2 |
Bakara |
29 |
Diyanet |
O,
yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları
yedi gök hâlinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir. |
Yaratılış |
22 |
Hac |
5 |
Diyanet |
Ey
insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz
(düşünün ki) hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan (meniden),
sonra bir "alaka"dan , sonra da yaratılışı belli belirsiz bir
"mudga"dan yarattık ki size
(kudretimizi) apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar
rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da
(akıl, temyiz ve kuvvette) tam gücünüze ulaşmanız için (sizi kemale erdiriyoruz.)
İçinizden ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en düşkün çağına
ulaştırılır ki, bilirken hiçbir şey bilmez hâle gelsin. Yeryüzünü de ölü,
kupkuru görürsün. Biz, onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar,
kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir. |
Yaratılış |
23 |
Müminun |
12, 13 |
Diyanet |
Andolsun,
biz insanı, çamurdan (süzülmüş) bir özden yarattık. Sonra onu az bir su
(meni) hâlinde sağlam bir karargâha (ana rahmine) yerleştirdik. |
Yaratılış |
23 |
Müminun |
14 |
Diyanet |
Sonra bu az
suyu "alaka" hâline
getirdik. Alakayı da "mudga"
yaptık. Bu "mudga"yı da kemiklere dönüştürdük ve bu
kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya
çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şânı ne yücedir! |
Yaratılış |
80 |
Abese |
19 |
Diyanet |
Az bir
sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi. |
Yaratılış
ikişerli oldu. |
51 |
Celal
Yıldırım |
49 |
Diyanet |
|
Yaratılışın
amacı insanları denemektir. |
67 |
Mülk |
2 |
Diyanet |
O,
hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı
yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. |
Yaratılışta
hiçbir uyumsuzluk göremezsiniz |
67 |
Mülk |
3, 4 |
Diyanet |
O, yedi
göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân'ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk
göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? |
Yardım; Allah yolunda harcanacaklar |
2 |
Bakara |
215 |
Diyanet |
|
Yasa |
42 |
Şura |
13 |
Diyanet |
"Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa
düşmeyin!" diye Nûh'a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim'e, Mûsâ'ya
ve İsâ'ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın
şey (İslâm dini), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer.
İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır. |
Yasa |
33 |
Ahzap |
62 |
Diyanet |
Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın
kanunu böyledir. Allah'ın kanununda asla değişme bulamazsın. |
Yasa |
48 |
Fetih |
23 |
Diyanet |
Allah'ın
öteden beri işleyip duran kanunu (budur). Allah'ın kanununda asla bir
değişiklik bulamazsın. |
Yasa |
35 |
Fatır |
43 |
Diyanet |
Yeryüzünde
büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için (böyle davranıyorlardı). Oysa
kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu
bekliyorlar. Sen Allah'ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen,
Allah'ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın. |
Yasa |
50 |
Kat |
29 |
Diyanet |
"Benim katımda söz değiştirilmez ve ben
kullara zulmedici değilim." |
Yasa |
2 |
Bakara |
106 |
Diyanet |
Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten
kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya
mislini getiririz. Allah'ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin? |
Yasa |
13 |
Rad |
39 |
Diyanet |
Allah,
dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i
Mahfuz) O'nun yanındadır. |
Yemin; Allah'ı yemininize alet
edinmeyin. Kasıtsız yeminler bağışlanır |
2 |
Bakara |
224, 225 |
Diyanet |
|
Yemin; Allah'ı yemininize alet
edinmeyin. Kasıtsız yeminler bağışlanır |
5 |
Maide |
89 |
Diyanet |
Allah, boş
bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız
yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize
yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek
ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun keffareti üç
gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti
budur. Yeminlerinizi tutun. Allah, size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki
şükredesiniz. |
Yoksulun
yetimin hakkını ver |
30 |
Rum |
38 |
Diyanet |
Öyle ise
akrabaya, yoksula, ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak
isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. |
Yol
konusunda Allah iki seçenek sunar |
76 |
İnsan |
3 |
Diyanet |
Şüphesiz
biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola
koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder. |
Yol tercihi
bize bırakıldı |
76 |
İnsan |
3 |
Diyanet |
Şüphesiz
biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola
koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder. |
Yoldan
sapanlar yol tercihini kendileri yapmıştır. |
39 |
Mülk |
41 |
Diyanet |
(Ey Muhammed!)
Biz sana Kitab'ı (Kur'an'ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru
yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine
sapar. Sen onlara vekil değilsin. |
Yolsuzluk
yapanlar |
83 |
Mutaffifin |
1..6 |
Diyanet |
|
Yolu
biz gösterdik. İstediğiniz yoldan
gidin |
7 |
Araf |
63 |
Muhammed
Esed |
|
Yunus gibi
olma |
68 |
Kalem |
48 |
Diyanet |
Sen,
Rabbinin hükmüne sabret. Balık sahibi (Yûnus) gibi olma. Hani o, (balığın
karnında) kederli bir hâlde Rabbine yakarmıştı. |
Yunus
görevden kaçıyor |
21 |
Enbiya |
87 |
Muhammed
Esed |
Ve o balık
olayının kahramanı(nı da an); hani, o gücümüzün kendisine ulaşamayacağını
sanarak öfkeyle çıkıp gitmişti! Ama sonra (düştüğü bunalımın) derin karanlığı
içinde: "Senden başka tanrı yok! Sınırsız kudret ve yüceliğinle Sen her
şeyin üstündesin: doğrusu ben gerçekten büyük bir haksızlık yaptım!"
diye seslenmişti. |
Yunus
mecazi balık içinde |
21 |
Enbiya |
87 |
Diyanet |
Zünnûn'u da
hatırla. Hani öfkelenerek (halkından
ayrılıp) gitmişti de kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Derken
karanlıklar içinde, "Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni
eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden
oldum" diye dua etti. |
Yusuf'un af
dilemesi (kaçtığına pişman olması) |
21 |
Enbiya |
87, 88 |
Diyanet |
|
Yüzünü
ekşitip arkasına döndü |
80 |
Abese |
1 .. 10 |
Diyanet |
|
Zalimler
ebedi azabı tadacaktır |
10 |
Yunus |
52 |
Diyanet |
Sonra da
zulmedenlere, "Ebedî azabı tadın! Siz ancak vaktiyle kazanmakta
olduğunuzun cezasına çarptırılıyorsunuz" denilecektir. |
Zalimler
ebedi azabı tadacaktır |
16 |
Nahl |
85 |
Diyanet |
O zalimler,
azabı gördükleri zaman artık onlardan azap hafifletilmez ve kendilerine
mühlet de verilmez. |
Zalimler, Allah'ın koyduğu sınırları çiğnerler. |
2 |
Bakara |
229 |
Diyanet |
|
Zalimler, Allah'a
iftira atarlar. |
11 |
Hud |
18 |
Diyanet |
Kim Allah'a
karşı yalan uydurandan daha zalimdir? İşte bunlar, Rablerine arz edilecekler
ve şâhitler de, "Rablerine karşı yalan söyleyenler işte bunlardır"
diyeceklerdir. Biliniz ki, Allah'ın lâneti zalimler üzerinedir. |
Zalimler,
Allah'a ortak koşarlar |
31 |
Lokman |
13 |
Diyanet |
Hani
Lokmân, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Yavrum! Allah'a ortak koşma!
Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür." |
Zalimler,
Allah'a ortak koşarlar |
12 |
Yunus |
105, 106 |
Diyanet |
|
Zalimler, Allah'a ortak
yakıştırırlar. |
31 |
Lokman |
13 |
Diyanet |
|
Zalimler, Allah'ın
bildirdiğini gizlerler. |
2 |
Bakara |
140 |
Diyanet |
Yoksa siz,
"İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakub ile Yakuboğulları da yahudi, ya
da hıristiyan idiler" mi diyorsunuz? De ki: "Sizler mi daha iyi
bilirsiniz, yoksa Allah mı?" Allah tarafından kendisine ulaşan bir
gerçeği gizleyen kimseden daha zalim kimdir? Allah, yaptıklarınızdan habersiz
değildir. |
Zalimler, Allah'ın
vahyine hükmetmezler |
5 |
Maide |
45 |
Diyanet |
Onda (Tevrat'ta)
üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak,
dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar,
sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile
hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir. |
Zalimler,
Ayetlere yüz çevirirler |
18 |
Kehf |
57 |
Diyanet |
Kim,
kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle
yaptığını unutandan daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için,
kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları
hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar. |
Zalimlerin
yaptıklarından sakın Allah'ın habersiz olduğunu sanma |
14 |
İbrahim |
42 |
Diyanet |
Sakın,
Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak
gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor. |
Zamanların
tümü için bir örnek: Arkadan konuşur. Ara bozma gayretindedir. |
68 |
Kalem |
11 |
Muhammed
Esed |
(yahut)
iğrenç dedikodular yapan iftiracıya, |
Zamanların
tümü için karşılanacak bir örnek: İnsafsız, kaba, sahtekar, nezaketsizdir. |
68 |
Kalem |
13 |
Muhammed
Esed |
(yahut)
ihtiraslarına esir olmuş zalime ve bütün bunların ötesinde (hemcinslerine)
hiçbir faydası dokunmayana. |
Zamanların
tümü için karşılanacak bir örnek: İyiliğe engel olur. Zorba ve saldırgandır. |
68 |
Kalem |
12 |
Muhammed
Esed |
(yahut)
iyiliğe mani olana, (yahut) günahkar zorbaya, |
Zamanların
tümü için karşılanacak bir örnek: Kur'an'a çağırana sapık der, hidayet ve
delaleti ters çevirir |
68 |
Kalem |
7 |
Muhammed
Esed |
Gerçek şu
ki, yalnız senin Rabbin, kimin kendi yolundan saptığını bilir ve yalnız
O'dur, kimin doğru yolda olduğunu bilen. |
Zamanların
tümü için karşılanacak bir örnek: Yalaka ve yağcıdır; yağcuılık bekler |
68 |
Kalem |
9 |
Muhammed
Esed |
İstediler
ki, yumuşak davranasın, böylece onlar da yumuşak davransınlar. |
Zamanların
tümü için karşılanacak bir örnek: Yalancıdır. Yalana biat eder. |
68 |
Kalem |
8 |
Muhammed
Esed |
O hâlde
yalanlayanlara boyun eğme. |
Zamanların
tümü için karşılanacak bir örnek: Yemine söz verir sözünü tutmaz |
68 |
Kalem |
10 |
Muhammed
Esed |
İstediler
ki, yumuşak davranasın, böylece onlar da yumuşak davransınlar. |
Zan,
onların çoğu zana uyarlar |
10 |
Yunus |
36 |
Diyanet |
Onların
çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini
tutmaz. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir. |
Zengin
fakire infak edecektir |
16 |
Nahl |
71 |
Diyanet |
Allah, rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün
kıldı. Üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki
rızıkta hep eşit olsunlar. Şimdi Allah'ın nimetini mi inkâr ediyorlar? |
Zıhar
yapanlar bilsinler ki, o kadınlar anaları değildir. |
58 |
Mücadele |
1, 2 |
Diyanet |
Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve
Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin
sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla
işitendir, hakkıyla bilendir.İçinizden kadınlarına zıhar yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların
anaları değildir. Onların anaları ancak, kendilerini doğuran kadınlardır.
Şüphesiz onlar (zıhar yaparlarken) hoş karşılanmayan ve yalan bir söz
söylüyorlar. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır. |
Zikir in
bir anlamı Kur'an dır |
20 |
Taha |
124 |
Diyanet |
"Her
kim de benim zikrimden (Kur'an'dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim
vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz." |
Zikir in
bir anlamı Kur'an dır |
43 |
Zunruf |
36 |
Diyanet |
Kim, Rahmân'ın
Zikri'ni görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o,
onun ayrılmaz dostudur. |
Zikir in
bir anlamı Kur'an dır |
13 |
Rad |
28 |
Ali Bulaç |
Bunlar,
iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz
olsun; kalbler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur. |
Zikir in
bir anlamı Kur'an dır |
21 |
Enbiya |
50 |
Y. Nuri
Öztürk |
Bu,
bereketli bir Zikir'dir ki, onu indirdik. Yoksa siz onu inkâr mı ediyorsunuz? |
Zikir in
bir anlamı Kur'an dır |
15 |
Hicr |
9 |
Diyanet |
Şüphesiz o
Zikr'i (Kur'an'ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz. |
Zikret |
7 |
Araf |
205 |
Diyanet |
Rabbini,
içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret
ve gafillerden olma. |
Zikrullah,
Allah'ın kitabı demektir. |
39 |
Zumer |
23 |
Diyanet |
Allah,
sözün en güzelini; âyetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen ve (hükümleri,
öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden
korkanların derileri (vücutları) ondan dolayı gerginleşir. Sonra derileri de
(vücutları da) kalpleri de Allah'ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Kur'an
Allah'ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir. Allah, kimi
saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur. |
Zina erkek erkeğe |
|
Nisa |
16 |
Diyanet |
Sizlerden fuhuş (zina) yapanların her
ikisini de incitip kınayın. Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa, onları
incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tövbeleri çok kabul edendir, çok
merhamet edendir. |
Zina kadın
kadına |
|
Nisa |
15 |
Diyanet |
Kadınlarınızdan
fuhuş (zina) yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar
şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye veya Allah onlar hakkında
bir yol açıncaya kadar kendilerini evlerde tutun (dışarı çıkarmayın). |
Zina yapan
kadın ve erkek yüz deynek |
|
Nur |
2 |
Diyanet |
Zina eden
kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve ahiret
gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama)
konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü'minlerden bir topluluk da onların
cezalandırılmasına şahit olsun. |
Zinaya
Yaklaşmayın |
17 |
İbrahim |
32 |
Diyanet |
Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece
çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur. |
Zorluk halinde Namaz |
4 |
Nisa |
101, 102 |
Diyanet |
|
Zulmedenler
kelimesi müşrikler için kullanılır |
31 |
Lokman |
13 |
Diyanet |
Hani
Lokmân, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Yavrum! Allah'a ortak koşma!
Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür." |
Zulmedenler
kelimesi müşrikler için kullanılır |
37 |
Saffat |
22-24 |
Diyanet |
Allah, meleklere
şöyle emreder: "Zulmedenleri, eşlerini ve Allah'ı bırakıp da tapmakta
olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın.
Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir." |
Zulmedenler
kelimesi müşrikler için kullanılır |
11 |
Hud |
113 |
Diyanet |
Zulmedenlere
meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız
yoktur. Sonra size yardım da edilmez. |
Zulmedenlere,
inkar edenlere Allah kendi eliyle ahirette verecektir |
9 |
Tevbe |
52 |
Diyanet |
De ki:
"Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten
birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allah'ın kendi katından veya bizim
ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleyedurun.
Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz." |
Zulmedenlere,
inkar edenlere Allah'ın dünyada ki tuzağı insanlar yoluyladır. |
27 |
Neml |
69-70 |
Diyanet |
De ki:
"Yeryüzünde dolaşın da suçluların sonunun nasıl olduğuna bir
bakın." Onlardan yana üzülme. Kurdukları tuzaklardan ötürü de sıkıntıya
düşme. |
Zulmü Allah
yapmaz |
10 |
Yunus |
101 |
Diyanet |
Biz onlara
zulmetmedik. Fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin azap emri gelince,
Allah'ı bırakıp da taptıkları ilâhları kendilerine hiçbir fayda sağlamadı.
İlâhları onların sadece ziyanlarını artırdı. |
Zulmü Allah
yapmaz. İnsanlar kendi nefsine yaparlar. |
10 |
Yunus |
44 |
Diyanet |
Şüphesiz
Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine
zulmederler. |
Zulmü Allah
yapmaz. İnsanlar kendi nefsine yaparlar. |
18 |
Kehf |
49 |
Diyanet |
Kitap ortaya
konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün.
"Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan
hepsini sayıp dökmüş!" derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında
bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez. |
Zürriyet
yokken insanlar Rab'bim Allah'tır diyorlardı. |
7 |
Araf |
172 |
Diyanet |
|
Her şey Yüce Allah'ın dinine zerre kadar katıksız, arı duru, tertemiz, halis inançla İSLAM'ın yaşanması için...
SEÇİLMİŞ AYETLER (Y), (Z)
Çocukluğumuzdan gençliğime kadar ki arada Buhari'nin hadis kitabını okudum.
Kur'an'ın mealini okuma alışkanlığımız yoktu. Okuyanlar anlamını bilmeden okuyorlardı. Okuduklarını da ölülerine ikramda bulunuyorlardı.
Sonra camilerde ve cemaatlerde yapılan sohbetlere gitmeye başladım. Bütün cemaatleri girdim, çıktım. Bir cemaatlerin diğer cemaatin arkasından konuşmalarına tahammül edemezdim. Her cemaatin Allah'a doğru farklı yollardan gittiklerini, sonuçta gidecekleri nokta aynı diye savunurdum. İstiyordum ki müslümanlar kenetlensin.
50 yaşlarının sonlarında Kur'an'ı tecvitli okumayı öğrendim. Makamlarla okuyordum. İyi de geliyordu. Haz da alıyordum.
Kur'an'ı bitirdiğimde hoca "sadak Allah'ül azim" dememi söyledi. Mealini sordum. "Allah Doğru Söyledi." Dedi.
Mutlaka doğru söyledi de ne söyledi? "..........."
Arapça okumayı reddetmiyorum. Mutlaka Arapçası da okunmalı. Fakat Allah'ın mesajlarına daha çok ihtiyacımız var. Kur'an'ı yaşamımıza sokmalıyız. Allah bizi Kur'an dan imtihan edecek...
Yorumlarımda;
Doğrular Allah'ın yanlışlar benimdir. Allah cümlemizi doğru yoldan ayırmasın.
Aydın ORHON
Kur’an Bütünlüğünde Melek Anlayışı – Derinlemesine İnceleme Bilim insanlarının açıklamalarına göre, evrenin başlangıcı yaklaşık 13.8 mil...
-
HADİS İNKÂRCILARI KİM? İnsanlar Allah’ın kitabına hakkıyla iman eden kişilere meâlciler, hadis inkârcısı vb. gibi isimler tak...
-
MELEKLER Bilim insanlarının açıklamalarına göre, dünyanın oluşumu, "Big Bang" adı verilen bir patlama ile birlikte yaklaşık 13.9 m...