Dine Katkı Yapmadan Allah’a Kulluk
İslam, inananları yalnızca Allah’a kulluk etmeye ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamaya davet eder.
"Dine hiçbir şey katmadan Allah'a kulluk etmekle emrolunan."
Bu ayet, inananların dinlerini saf bir şekilde yaşaması gerektiğini belirtir.
Sevgili Nebi, Zümer Suresi 14'te de:
"Ben dine hiçbir şey katmadan Allah'a kulluk ederim."
diyerek bu gerçeği pekiştirmiştir. Ancak, buna rağmen bazı kişiler, Nebi'ye binlerce rivayet isnad ederek dine çeşitli unsurlar eklemekte ve bu rivayetleri vahiy olarak sunmaktadır. Bu durum, Nebi’yi, resulü, uyarıcı ve müjdeci olan sevgili Nebi’yi Allah’a ortak eden bir anlayışa yol açmaktadır.
Kur'an, bu tür yaklaşımlara karşı uyarılarda bulunmaktadır.
Kalem Suresi 36'da:
"Ne oluyor size, nasıl hüküm veriyorsunuz?"
sorusuyla, insanların kendi görüşleriyle din hakkında hüküm vermelerinin yanlışlığına dikkat çekilmektedir.
Ayrıca, Hucurat Suresi 16'da:
"Dinini Allah'a siz mi öğretiyorsunuz?"
ifadesi, dinin özünü ve kaynağını sorgulayan bir uyarıdır. Din, insanların kendi görüşleriyle şekillendirebileceği bir olgu değildir; bu, yalnızca Allah’a aittir.
Kehf Suresi 26'da ise:
"Hüküm Allah’ındır ve ortağı yoktur."
denilerek, Allah’ın hükmünün mutlak olduğu ve O’na hiçbir şeyin ortak koşulamayacağı vurgulanmaktadır. Vahiy ise yalnızca Kur'an’dır.
Rad Suresi 30'da bu gerçek bir kez daha dile getirilir:
"Vahiy sadece Kur'an'dır."
Dinimizi yaşarken, yalnızca Allah’a yönelmek ve O’na kulluk etmekle yükümlüyüz. Dine hiçbir şey katmadan, saf bir inançla Allah’a yönelmek, İslam’ın özüdür. Bu nedenle, dinimizi şekillendiren tek otorite Allah’tır ve O’nun kelamı Kur'an’dır.