Kur’an Işığında Kurban ve Kurban Bayramı

 

Kur’an Işığında Kurban ve Kurban Bayramı

 

Kurban, halk arasında genellikle belirli günlerde hayvan kesmekle sınırlı bir ibadet gibi algılansa da, Kur’an’ın bütünlüğü içinde ele alındığında, bundan çok daha derin ve kapsayıcı bir anlam taşımaktadır. Kurban kelimesi Kur’an’da hem sembolik hem de pratik anlamlar barındırır. Kurban, Allah’a yakınlık vesilesi olan bir teslimiyet, infak, takva, sorumluluk ve hakikate boyun eğme davranışının adıdır.

 

Kurbanın Anlamı: Kur’an’a Göre Yakınlaşma

Kurban sözcüğü, “yaklaşmak, yakın olmak” kökünden türemiştir. Bu yönüyle, kişinin Allah’a yaklaşmak amacıyla yaptığı her türlü samimi eylem, Kur’an’a göre kurban kapsamındadır. Sadece hayvan kesimi değil; kişinin malından, vaktinden, konforundan, nefsinden vazgeçerek Allah’ın rızasına ulaşma çabası birer kurbandır.

 

Kur’an’da kurbanın özünü çok etkileyici biçimde anlatan ayetlerden biri şudur:

 

Maide 27:

“Onlara Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku: Her biri birer kurban sundular. Birininki kabul edildi, diğerininki kabul edilmedi. (Kurbanı kabul edilmeyen:) ‘Seni öldüreceğim’ dedi. (Öbürü:) ‘Allah, ancak muttakilerden kabul eder.’”

 

Bu ayette açıkça görüldüğü gibi, kurbanın kabul edilişinde ölçüt takvadır; yani kişinin samimiyeti, Allah’a karşı duyduğu sorumluluk bilinci ve bilinçli bir tercih ile yaptığı ibadettir. Etin ya da malın miktarı değil, niyet ve ihlâs esastır.

 

Kurban: Sadece Hayvan Kesmek midir?

Hayır. Kur’an’da kurban, yalnızca hac sırasında kesilen hayvanla veya Kurban Bayramı’nda boğazlanan kurbanlıkla sınırlandırılmamıştır. Kur’an’a göre kurban:

 

Allah’a adanmış davranışlardır,

 

Toplumda bozulmaya karşı mücadeledir (Maide 32-34),

 

Zalimden mazlumu kurtarma eylemidir,

 

Nefsi dizginlemek ve sabırla yaşamak gibi kişisel iç disiplin davranışlarıdır.

 

En’am 162-163:

“De ki: Benim namazım, kurbanım (nusukî), yaşamım ve ölümüm yalnızca âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Ben böyle emrolundum.”

 

Bu ayet, insanın bütün varlığını Allah’a adayışını “kurban” terimiyle anlatır. Kurban, bir hayvanın boğazlanmasından çok daha önce, kişinin tüm hayatını Allah’a adamasıdır.

 

Kurban ve Tağut Yolculuğu

Kurban konusu aynı zamanda iki farklı dünya görüşünün ayrıştığı noktadır. Bir tarafta Allah’a iman edenler ve Allah’ın belirlediği sınırlar içinde yaşayanlar; diğer yanda tağutları veli edinen, hevâsını ilahlaştıran inkârcılar vardır.

 

Bakara 257:

“Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri ise tağutlardır; onları aydınlıktan karanlığa çıkarırlar.”

 

Kur’an’da kurban, iman edenlerin Allah’a yakınlaşmak için sunduğu bir bilinçli adanış biçimi, diğer taraftan inkârcıların ise göstermelik, takvasız eylemleridir. Nitekim Hac 37. ayet bu gerçeği çok açık şekilde ortaya koyar:

 

“Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; O’na sadece sizin takvanız ulaşır.”

 

Yani hayvanın kesilmesi değil, kesilirken taşıdığınız niyet, samimiyet ve Allah’a yöneliş ölçülüdür.

 

Kurban ve Toplumsal Sorumluluk

Kurban sadece bireysel bir ibadet değil, aynı zamanda toplumsal yardımlaşmanın zirvesidir. Allah’ın yeryüzünde insana boyun eğdirdiği nimetlerden biri olan hayvanlar, Allah’ın adını anarak ve bir paylaşım ahlakıyla kesilmelidir.

 

Hac 36:

“İri cüsseli hayvanları sizin için Allah’ın şiarlarından kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar boğazlanırken Allah’ın adını anın. Yan üstü yere yıkıldıklarında onlardan yiyin; kanaatkâra da isteyene de yedirin.”

 

Bu ayet, kurbanın sosyal boyutuna işaret eder. Kurban etini sadece kendi çevresine değil, yoksula ve muhtaca ulaştırmak, bayramın paylaşım yönünü pekiştirir.

 

Kurban Hacla mı Sınırlıdır?

Bazı kişiler, Bakara 196. ayeti gerekçe göstererek kurbanın yalnızca hac sırasında geçerli olduğunu iddia etmektedir. Oysa bu ayet, hac ibadetine özel bazı uygulamaları anlatır; bu durum genel anlamda kurban ibadetini sınırlamaz.

 

Kur’an’da başka hiçbir ibadette olmadığı kadar kurbanın takva, infak, sabır, şükür ve teslimiyet ile iç içe geçtiği açıkça görülür. Hacda da kurban vardır; ancak Kurban Bayramı da müminlerin küresel olarak bir araya gelip infak ve yakınlaşma ruhunu yaşadığı özel günlerdir.

 

Hayvan Katliamı mı, İlahi Emir mi?

Bazı çevreler, kurban ibadetini “hayvan katliamı” gibi sunmaya çalışsa da bu tavır, Allah’ın yeryüzünde kurduğu dengeye karşı bir başkaldırıdır. Kur’an, hayvanların insanın hizmetine verildiğini, nimet olduğunu bildirir:

 

Bakara 29:

“Yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yaratan O’dur.”

 

Kurban, Allah’ın rızası için yapılan ve doğal döngüye zarar vermeyen bir ibadettir. Kaldı ki, her gün milyonlarca hayvan insanlar tarafından kesilirken kimse buna “katliam” dememektedir. Mesele et yemek değil, Allah adına kesmeye olan tepkidir.

 

Kurban Bayramı: Bir Bilinç ve Şükür Bayramı

Kurban Bayramı, sadece et kesme bayramı değil, Allah’ın verdiği nimetlere karşı bir şükür, infak, tefekkür ve iman tazeleme bayramıdır. Aynı zamanda, imkânı olanın olmayanla buluştuğu, varlıklı olanın yoksulu gördüğü, toplumsal dengenin yeniden inşa edildiği günlerdir.

 

Sonuç: Kurbanın Gerçek Ruhu

Kurban, bir et ibadeti değildir. Takva ile kesilmemiş bir hayvan, sadece kesilmiş olur; kurban olmaz. Allah’a yaklaşmak niyetiyle, içten gelen bir teslimiyetle yapılan her davranış bir kurbandır. Kur’an, kurbanın simge değil, bir bilinç olduğunu öğretir.

 

Bu bilinçle yaşanmış ve takva ile kesilmiş kurbanlar, yalnız bayram günü değil, insanın hayatı boyunca süren bir kulluk nişanesi olarak kalacaktır.

 

Doğrularım Allah’ın yanlışlarım benimdir.

 

Aydın Orhon

  Kur’an Bütünlüğünde Melek Anlayışı – Derinlemesine İnceleme Bilim insanlarının açıklamalarına göre, evrenin başlangıcı yaklaşık 13.8 mil...