Kur’an’dan Başka Yol Tanımayan Din: Gerçek İslam

Kur’an’dan Başka Yol Tanımayan Din: Gerçek İslam

İslam, adını Allah’tan alan, kaynağını yalnızca Allah’ın indirdiği vahiyden, yani Kur’an’dan alan bir dindir. Ancak tarihsel süreçte bu saf kaynak; hadisler, mezhepler, tarikatlar ve geleneksel anlayışlarla gölgelenmiş, parçalanmış ve asıl mecrasından uzaklaştırılmıştır. Bugün Müslüman olduğunu söyleyen milyarlarca insanın çok azı gerçekten yalnızca Allah’ın indirdiği dine uymaktadır. Oysa Allah açıkça şöyle buyurur:

“Rabbinizden size indirilene uyun! O'nun peşi sıra başka dostlara uymayın! Ne kadar da azınız gerçeği hatırlıyor!”
(A’râf 7:3)

Bu ayet, tüm insanlığa hitap eden bir çağrıdır. Allah, “size indirilene” yani Kur’an’a uymamızı emretmektedir. Kur’an dışında bir yol arayanlar, Allah’ın çizdiği sınırları ihlal eder. Allah bu çağrısında, O’nun dışında veli (dost, rehber, hami, yasa koyucu) edinilmemesi gerektiğini de vurgulamaktadır. Tarikat şeyhlerine, mezhep imamlarına, kutuplara, gavslara tabi olunmaması gerektiğini apaçık beyan eder. Onlara bağlılık, Allah’ın kitabına değil; insanların uydurduğu hurafelere bağlanmaktır.

Allah'ın İpi: Yalnızca Kur’an

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılmayın.”
(Al-i İmrân 3:103)

Bu ayette geçen “Allah’ın ipi”, geleneksel yorumlarda farklı şekillerde saptırılmışsa da Kur’an’ın kendi içinde açık bir şekilde vahiy, yani Kur’an’ın ta kendisi olduğu anlaşılır. (Bkz: Zümer 39:55, En'âm 6:106, Ahzâb 33:2). Allah, insanları Kur’an’a çağırırken başka hiçbir şeyi dinin kaynağı olarak sunmaz. Mezhep kitapları, hadis külliyatları ya da şeyhlerin keramet kitapları asla “Allah’ın ipi” olamaz. Aksine bunlara sarılanlar, Allah’ın ipini bırakıp başka iplere, başka kaynaklara yönelenlerdir.

“Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Ona uyun! Başka yollara uymayın; yoksa sizi O’nun yolundan ayırır.”
(En‘âm 6:153)

Tarikatlar, mezhepler ve uydurma rivayetler işte bu başka yollardır. Bu yollar, dini parçalayan, müminleri ayrı ayrı gruplara bölen yollardır. Allah'ın dini bir iken, bugün her mezhebin farklı bir şeriatı, her tarikatın farklı bir dini vardır. Bu parçalanmışlık Allah’ın emrine isyandır:

“Dinlerini parça parça edip fırka fırka olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır.”
(En‘âm 6:159)

Bu ayet, hem mezheplerin hem tarikatların meşruiyetini reddeder. Nebi’nin bile bu gruplaşmalarla bir ilgisinin olmadığı belirtilirken, Müslüman olduğunu iddia edenlerin hâlâ bu yapıları savunması ancak Kur’an’a kör kalmakla açıklanabilir.

Resul'e Düşen: Sadece Vahyi Tebliğ Etmek

Kur’an, Resul Muhammed’in görevini şu netlikle tanımlar:

“Ben ancak bana vahyedilene uyarım. Ben apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim.”
(Ahkâf 46:9)

Bu ifadeden açıkça anlaşılır ki Nebi Muhammed, kendisine vahyedilen Kur’an’dan başka bir bilgi kaynağına sahip değildir. O, yeni hükümler koyan değil, Allah’tan gelen mesajı aktaran bir elçidir. Ne kendi sözleri, ne kişisel kararları dinin kaynağı olabilir. Ancak ne yazık ki bugün “hadis” adıyla aktarılan rivayetlerin çoğu, onun ölümünden yüzlerce yıl sonra uydurulmuş, dinin kaynağıymış gibi gösterilmiştir.

Hadisler: Resule Atılan İftiralar

Muhammed’in ölümünden yaklaşık 200 yıl sonra yazıya geçirilen hadis kitapları (örneğin Buhari, Hicri 256’da öldü), dine dair her konuda Muhammed’e sözler isnat etmiştir. Ancak bu rivayetlerin doğruluğu kesin değildir. Allah, insanların yazdığı bu kitaplara değil, kendi kelamına güvenilmesini ister:

“(Ey Muhammed!) Sana bu Kitab’ı (Kur’an’ı) her şeyin açıklayıcısı, bir hidayet, bir rahmet ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.”
(Nahl 16:89)

Her şeyin açıklaması Kur’an’daysa, hadis külliyatına ne gerek vardır? Hadisler, Kur’an’ın açıklamadığını iddia ederek Allah’a iftira atar; “Kitap eksik” demeye gelir. Bu da küfürdür:

“Allah hakkında bilginiz olmayan şeyleri söylemeyin.”
(A’râf 7:33)

Kur’an dışı dini kaynaklar, Allah hakkında bilgi sahibi olmadan konuşmaktır. Bu da hem Resul’e hem Allah’a iftiradır.

Gerçek Din, Yalnız Kur’an’dır

Allah, insanların önüne birden fazla kaynak koymaz. Tüm insanlığı sadece bir kitaba çağırır:

“Bu da, indirdiğimiz mübarek bir Kitaptır. Ona uyun, Allah’tan sakının ki size merhamet edilsin.”
(En‘âm 6:155)

Tarikatların bâtıl törenleri, şeyhlerin kerameti, mezheplerin ictihatları ya da hadislerdeki çelişkili rivayetler değil… Gerçek İslam sadece bu “mübarek kitap”ta vardır. Ona uyulmadığı sürece ne zikir halkalarının ne de fıkıh kitaplarının bir faydası yoktur.


Kur’an dışı her kaynak, dine zarar verir. Tarikatlar insanları Allah’tan uzaklaştırır, şeyhler Kur’an yerine kendi sözlerini yüceltir, mezhepler dini bölüp parçalar. Hadisler, Muhammed’e atılmış iftiralarla doludur. Gerçek mümin, yalnızca Allah’a yönelir, sadece O’nun indirdiği vahye sarılır.

“O halde sen de emrolunduğun gibi dosdoğru ol; seninle birlikte tevbe edenler de dosdoğru olsun. Aşırı gitmeyin. Şüphesiz O, yaptıklarınızı görmektedir.”
(Hûd 11:112)

 

Doğrularım Allah’ın, yanlışlarım benimdir.

Aydın Orhon

 


  Kur’an Bütünlüğünde Melek Anlayışı – Derinlemesine İnceleme Bilim insanlarının açıklamalarına göre, evrenin başlangıcı yaklaşık 13.8 mil...