Cehennem Sonsuz mu? Yoksa Bir Gün Boşaltılacak mı?

 Cehennem Sonsuz mu? Yoksa Bir Gün Boşaltılacak mı?

Kardeşim, çevremizde sık sık şöyle sözler duyarız: “Tamam, bazı insanlar cehenneme gidecek ama orası sonsuz değil. Günahı kadar yanar, sonra çıkar.” Bu söz kulağa umut verici gibi geliyor olabilir, ama bir durup düşünmek gerek: Bu gerçekten Allah’ın söylediği bir şey mi? Yoksa bizim kendi temennimiz mi?

Kur’an’a baktığında görüyorsun ki, bazı insanlar gerçekten böyle düşünmüş. Hatta Kur’an bu insanları bizzat bize tanıtıyor. Bak Al-i İmran Suresi 23-24. ayetlerde ne diyor:

“Kendilerine Kitap'tan pay verilenleri görmedin mi? Onlar, Allah’ın kitabına çağrılıyorlar ama içlerinden bir grup yüz çeviriyor. Çünkü diyorlar ki: ‘Bize ateş sadece sayılı günler dokunacak.’ Uydurdukları şeyler, dinleri hakkında onları aldatmış.”

Bak görüyor musun kardeşim? Bu söz, Kur’an’da aldatıcı bir teselli olarak geçiyor. Hatta Allah bu anlayışı şöyle sorguluyor (Bakara 80):

“Onlar, ‘Sayılı birkaç gün dışında bize ateş asla dokunmaz’ dediler. De ki: ‘Allah’tan böyle bir söz mü aldınız? Allah sözünden dönmez. Yoksa Allah’a bilmediğiniz şeyleri mi isnat ediyorsunuz?’”

Bu ne demek biliyor musun? Allah bize böyle bir söz vermemişse, sen bu sözü nasıl uydurursun? Nereden çıkarıyorsun “birkaç gün yanarız, sonra cennete geçeriz” gibi bir ümidi?

Aslında bu anlayış insanın içsel korkusundan kaynaklanıyor. Sonsuz azap fikri ağır geliyor. Ama Allah’ın rahmetini bahane ederek O’nun adaletini göz ardı etmek bize yakışmaz. Çünkü Allah rahmetlidir ama aynı zamanda adildir. Ayetlerde bu çok açık: İnkâr edenler, zulmedenler, uyarılara kulak asmayanlar için cehennem ebedî bir azap yeri olarak tanımlanıyor.

Mesela Bakara Suresi 39. ayet şöyle der:

“Ayetlerimizi inkâr edenler, işte onlar ateş halkıdır; orada ebedî kalacaklardır.

Aynı ifadeyi Nisa 169’da da görürüz:

“Onların gideceği yer cehennemdir. Orada ebedî kalacaklardır. Bu, Allah’a göre çok kolaydır.”

Burada kullanılan Arapça ifade “hâlidîne fîhâ ebedâ”dır. Yani: “Sonsuza dek orada kalacaklar.” Bu öyle bir kalış ki çıkış yok. Ne azap hafifletilir, ne de umut verilir. Hiçbir ayette “bir gün çıkarlar” gibi bir ümit yok. Aksine, Allah bu ümidi yalanlıyor.

Kardeşim, Kur’an cehennemi tek düze bir yer gibi anlatmaz. Orası katman katman, derece derecedir. Nisa Suresi 145’te Allah şöyle diyor:

“Şüphesiz münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar.

Demek ki herkes aynı şekilde cezalandırılmıyor. Ama ne olursa olsun, bu katmanların her biri için “ebedîlik” ortak. Derece farkı azap şiddetinde olabilir, ama süre değişmez.

Ahzab Suresi 64-65. ayetleri de bir bakalım:

“Allah inkârcılara lanet etmiş ve onlar için alevli bir ateş hazırlamıştır. Orada ebedî kalacaklar; ne bir dost bulabilirler ne de bir yardımcı.”

Bu, geri dönüşsüz bir durumdur. Bir daha çıkamayacaklarını bilen bir insanın hâlini düşünsene… Tüm umutlar bitmiş, azap kesintisiz sürüyor. Ölüm bile bir seçenek değil. Taha 74. ayette şöyle deniyor:

“Kim Rabbine suçlu olarak gelirse, ona cehennem vardır. Orada ne ölür ne de yaşar.

Yani yaşamak acı, ama ölmek de yok. Bir insan daha ne kadar çaresiz kalabilir?

Bu çaresizlik Fussilet Suresi’nde daha da belirginleşir. Cehennemdekiler Allah’a yalvarırlar:

“‘Rabbimiz! Bizi çıkar da başka türlü amel edelim.’ Allah da der ki: ‘Size düşünecek kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı gelmedi mi? Artık tadın azabı!’” (Fussilet 28-29)

Kardeşim, Allah öyle bir sistem kurmuş ki, herkes uyarılmış, herkese zaman tanınmış. Ama buna rağmen insanlar gaflette kalmışsa, artık pişmanlık fayda etmiyor. Çünkü ahiret telafi yeri değil, karşılık alma yeridir.

Mü’min Suresi 11-12’de cehennemlikler yine yalvarıyor:

“‘Günahlarımızı itiraf ettik. Şimdi bir çıkış yolu var mı?’ Allah diyor ki: ‘Hayır. Çünkü siz Allah’a ortak koşulduğunda inandınız, ama O tek olarak anıldığında inkâr ettiniz.’”

Yani “şimdi inandık” demek geçerli olmuyor. Çünkü bu pişmanlık, sonuçlarla yüzleşince ortaya çıkıyor.

Kur’an’ın tüm bu ifadelerinden sonra hâlâ “bir gün çıkarlar” demek, Allah’a iftira etmektir. Zümer Suresi 15 bunu çok net ortaya koyar:

“Kayıpta olanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini ziyana uğratanlardır. Dikkat edin! İşte bu, apaçık bir ziyandır.”

Bak kardeşim, sadece kendisi değil, ailesini de kaybediyor. Cehenneme düşen biri için orası yalnızca fiziksel değil, duygusal bir kıyamet haline geliyor.

Bazıları Allah’ın rahmetiyle kendilerini kandırıyor. Oysa Allah’ın rahmeti, dünyadayken yönelenler içindir. Kur’an’ın mantığı budur: Rahmet önce gelir, ama karşılıksız değildir. Allah kimseye zulmetmez; ama kimseyi zorla da cennete sokmaz.


Sonuç olarak kardeşim, Kur’an cehennemi ebedî bir azap yeri olarak anlatır. Bu konuda hem dilsel ifadeler hem de içerik çok nettir. “Sayılı gün” inancı ise uydurma bir beklentidir. Allah böyle bir söz vermemiştir. Kim böyle bir şeyi savunuyorsa, Kur’an’a değil; kendi arzularına inanıyordur.

Allah’ın dediği olur. O sözünden dönmez. O halde biz de bu apaçık uyarılara kulak verelim. Henüz yaşarken önlem alalım. Çünkü bir gün gelecek, dönüş mümkün olmayacak.

Doğrularım Allah’ın, yanlışlarım benimdir.


Aydın Orhon
aydinorhon.com

 

   İnek Bacağıyla Dirilen Adam mı, Ölü Kalpleri Uyandıran Ayet mi? Kardeşim, bir şeyi hiç düşündün mü: Ya aslında şu anda yaşayan bir ölüyse...