ALLAH NASİP
EDERSE İLAVE AYETLERLE GÜNCELLEMELER DEVAM EDECEK. AYETLER ALFABETİK SIRAYA
GÖRE DİZAYN EDİLMİŞTİR. İNŞALLAH
KUR'AN'I KERİM'İ HAYATIMIZA TAŞIYANLARDAN OLURUZ. |
|||||
Özet Meal |
Sr. |
S.Ad. |
Ayt |
Çeviri |
Meal |
Mahlukatların
hepsi ayettir |
3 |
Al-i İmran |
191 |
Diyanet |
|
Mahşer günü |
39 |
Zümer |
68 |
Diyanet |
Sûr'a
üflenir ve Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerdeki herkes ve yerdeki
herkes ölür. Sonra ona bir daha üflenir, bir de bakarsın onlar kalkmış
bekliyorlar. |
Mahşer günü |
39 |
Zümer |
69 |
Diyanet |
Yeryüzü, Rabbinin
nuruyla aydınlanır. Kitap (amel defterleri) ortaya konur. Peygamberler ve
şahitler getirilir ve haksızlığa uğratılmaksızın aralarında adaletle hüküm
verilir. |
Mahşer günü |
39 |
Zümer |
70 |
Diyanet |
Herkese
yaptığının karşılığı tam olarak verilir. Allah, onların yaptıklarını en iyi
bilendir. |
Mahşer günü |
39 |
Zümer |
71 |
Diyanet |
İnkâr
edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. Cehenneme vardıklarında oranın
kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size
içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza
dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" Onlar da, "Evet
geldi" derler. Fakat inkârcılar hakkında azap sözü gerçekleşmiştir. |
Mahşer günü |
39 |
Zümer |
72 |
Diyanet |
Onlara
şöyle denir: "İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin.
Büyüklük taslayanların kalacağı yer ne kötüdür!" |
Mahşer günü |
19 |
Meryem |
68 |
Diyanet |
Rabbine andolsun, onları şeytanlarla
beraber mutlaka haşredeceğiz. Sonra onları kesinlikle cehennemin çevresinde
diz üstü hazır edeceğiz. |
Mecitler de
Allah tan başkasından çekinenler mescitleri mamur edemezler |
9 |
Tevbe |
17, 18 |
Suad
yıldırım |
Müşrikler,
kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri şahit iken, Allah'ın mescidlerini
mâmur etmeleri kabil değildir.Çünkü onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir
ve onlar ateşte daimi kalacaklardır. Allah'ın mescitlerini ancak Allah'ı ve
âhireti tasdik eden, namazı gereği gibi kılan, zekâtı veren ve Allah'tan
başka kimseden çekinmeyen müminler bina edip şenlendirir. İşte onlar cennete
ve bütün muratlarına kavuşmayı umabilirler. |
Mekkeli
müşriklerin liderlerinin gösteriş için yaptıkları ibadetleri (Velid b. Muğire
gibi) |
107 |
Maun |
1, -7 |
Diyanet |
Gördün mü,
o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! ) İşte o, yetimi itip kakan, yoksula
yedirmeyi özendirmeyen kimsedir. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, Onlar
namazlarını ciddiye almazlar. Onlar
(namazlarıyla) gösteriş yaparlar.
Ufacık bir yardıma bile engel olurlar. |
Melek:
koruyucu |
13 |
Rad |
11 |
Diyanet |
İnsanı önünden
ve ardından takip eden melekler vardır. Allah'ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu
değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük
diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Alla |
Melek: koruyucu |
82 |
İnfitar |
10, 12 |
Diyanet |
Hâlbuki
üzerinizde muhakkak bekçiler, değerli yazıcılar vardır. Onlar yapmakta
olduklarınızı bilirler. |
Melek:
koruyucu |
86 |
Tarık |
4 |
Diyanet |
O,
(ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır. |
Melek:
koruyucu |
6 |
En'am |
61 |
Diyanet |
O,
kullarının üstünde mutlak hâkimiyet sahibidir. Üzerinize de koruyucu melekler
gönderir. Nihayet birinize ölüm
geldiği vakit (görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde
asla kusur etmezler. |
Melek; azap |
2 |
Bakara |
210 |
Diyanet |
Onlar
(böyle davranmakla), bulut gölgeleri içinde Allah'ın (azabının) ve meleklerin
kendilerine gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Hâlbuki bütün
işler Allah'a döndürülür. |
Melek; azap |
7 |
Araf |
84 |
Diyanet |
Onların üstüne bir azap yağmuru
yağdırdık." Bak, suçluların
akıbeti nasıl oldu. |
Melek; azap |
11 |
Hud |
82 |
Diyanet |
(Azap)
emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında
işaretlenmiş pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık. Bunlar zalimlerden uzak
değildir. |
Melek;
destek |
33 |
Ahzap |
56 |
Diyanet |
Şüphesiz
Allah ve melekleri nebi'ye salât ediyorlar.
Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin. |
Melek;
farklı kabiliyet |
35 |
Fatır |
1 |
Diyanet |
Hamd,
gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan
Allah'a mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah'ın gücü
her şeye hakkıyla yeter. |
Melek;
hafıza |
43 |
Zuhruf |
80 |
Diyanet |
Yoksa onların sırlarını ve gizli
konuşmalarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır öyle değil, yanlarındaki
elçilerimiz (melekler) yazmaktadırlar. |
Melek;
hafıza |
18 |
Kehf |
49 |
Diyanet |
Kitap
ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün.
"Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan
hepsini sayıp dökmüş!" derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında
bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez. |
Melek;
hafıza |
50 |
Kaf |
17, 18 |
Diyanet |
Üstelik,
biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de
(onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. (Ve böylece,) ne zaman (tabiatında
mevcut) iki eğilim, sağdan soldan çatışarak karşı karşıya gelseler, |
Melek;
hafıza |
45 |
Casiye |
28, 29 |
Diyanet |
O gün her
ümmeti diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. (Onlara şöyle
denilir:) "Bugün (yalnızca) yaptıklarınızın karşılığı
verilecektir." - İşte kitabımız, size karşı gerçeği söylüyor. Çünkü biz
yapmakta olduklarınızı kaydediyorduk. |
Melek;
hafıza |
17 |
İsra |
13, 14 |
Diyanet |
Her insanın
amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü
kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. |
Melek;
karanlıktan aydınlığa çıkaran |
33 |
Ahzap |
43 |
Diyanet |
O, sizi
karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size merhamet eden; melekleri de sizin
için bağışlanma dileyendir. Allah, mü'minlere çok merhamet edendir. |
Melek;
korku cesaret |
8 |
Enfal |
12 |
Diyanet |
Hani Rabbin
meleklere, "Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat verin. Ben
kâfirlerin kalplerine korku salacağım. Şimdi vurun boyunlarının üstüne.
Vurun, onların bütün parmaklarına" diye vahyediyordu. |
Melek; ölüm |
32 |
Secde |
11 |
Diyanet |
De ki:
"Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize
döndürüleceksiniz." |
Melek;
rüzgar cesaret |
33 |
Ahzap |
9 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düşman) ordular üzerinize
gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve göremediğiniz ordular
göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir. |
Melek;
rüzgar kasırga doğal afet |
15 |
Hicr |
73, 74 |
Diyanet |
Derken
güneşin doğuşu sırasında, o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi. |
Melek; sel
tayfun meteor |
26 |
Şuara |
4 |
Diyanet |
Biz
dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda
kalırlar. |
Melek; sel
tayfun meteor |
25 |
Furkan |
25 |
Diyanet |
O gün gök
bulutlarla yarılıp parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecektir. |
Melek;
vahiy |
8 |
Enfal |
9 |
Diyanet |
Hani
Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, "Ben size ard arda
bin melekle yardım ediyorum" diye cevap vermişti. |
Melek;
vahiy |
3 |
Al-i İmran |
125 |
Diyanet |
Evet, sabrettiğiniz
ve Allah'a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize
gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder. |
Melek;
vahiy |
15 |
Hicr |
8 |
Diyanet |
Biz,
melekleri ancak hak ile (hikmet gereğince) indiririz, o zaman da kendilerine
asla göz açtırılmaz, (derhal işleri bitirilir, mahvolup giderler). |
Melek;
yağmur |
26 |
Şuara |
173 |
Diyanet |
Derken güneşin
doğuşu sırasında, o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi. |
Melek; yük
taşıyıcı |
2 |
Bakara |
248 |
Diyanet |
Nebi'leri
onlara şöyle dedi: "Onun hükümdarlığının alameti, size o sandığın
gelmesidir. Onda Rabbinizden bir güven
duygusu ve huzur ile Mûsâ ailesinin, Hârûn ailesinin geriye bıraktığından
kalıntılar vardır. Onu melekler taşımaktadır. Eğer inanmış kimselerseniz,
bunda şüphesiz sizin için kesin bir delil vardır." |
Melekler
İblis hariç, ademe boyun eğer, hizmet ederler |
2 |
Bakara |
34 |
Diyanet |
Hani meleklere,
"Âdem için saygı ile eğilin" demiştik de İblis hariç bütün melekler
hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve
kâfirlerden olmuştu. |
Melekler in
akıl ve irade yeteneği yoktur. |
2 |
Bakara |
31-32 |
Diyanet |
Allah, Âdem'e bütün varlıkların isimlerini
öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, "Eğer doğru söyleyenler
iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin" dedi. Melekler,
"Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden
başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her
şeyi hikmetle yapan sensin" dediler. |
Melekler
insanlara hizmet için yaratıldı |
45 |
Casiye |
13-14 |
Diyanet |
Allah, içinde
gemilerin, emriyle akıp gitmesi, O'nun lütfunu aramanız ve şükretmeniz için
denizi sizin hizmetinize verendir. Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi
katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen
bir toplum için deliller vardır. |
Melekler
işitmez ve aklını kullanamaz |
25 |
Furkan |
44 |
Diyanet |
Yoksa sen
onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı
sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da
şaşkındırlar. |
Melekler
kendilerinde olan bilgileri insanlara sunmaları secdeleridir |
2 |
Bakara |
34 |
Diyanet |
Hani
meleklere, "Âdem için saygı ile eğilin" demiştik de İblis hariç
bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük
taslamış ve kâfirlerden olmuştu. |
Melekler
kodlanmış dilgileri dışına çıkamazlar |
2 |
Bakara |
31, 32 |
Diyanet |
Allah,
Âdem'e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere
göstererek, "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların
isimlerini bildirin" dedi. |
Melekler
şahitlik edecekler |
41 |
Fussilet |
19-20 |
Diyanet |
Allah'ın
düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla! |
Melekler
şahitlik edecekler |
41 |
Fussilet |
21-22 |
Diyanet |
Onlar
derilerine, "Niçin aleyhimize şâhitlik ettiniz?" derler. Derileri
de der ki; "Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. İlk defa sizi O
yaratmıştı ve yine yalnızca O'na döndürülüyorsunuz." "Siz
(günahları işlerken) kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin,
aleyhinize şâhitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lâkin, yaptıklarınızın çoğunu
Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz." |
Meleklerde
irade yoktur. |
66 |
Tahrim |
6 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten
koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah'ın kendilerine verdiği
emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır. |
Meleklerde
irade yoktur. |
2 |
Bakara |
32 |
Diyanet |
Melekler,
"Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden
başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her
şeyi hikmetle yapan sensin" dediler. |
Meleklerden
(insan dışı kainatta yaratılanların tümünden) de elçiler seçilir. |
22 |
Hac |
75 |
Diyanet |
Allah,
meleklerden de resûller seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allah, hakkıyla
işitendir, hakkıyla görendir. |
Meleklerden
5000 yardımcı |
3 |
Al-i İmran |
125 |
Diyanet |
Evet,
sabrettiğiniz ve Allah'a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın
üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder |
Meleklerden
erkek olan sizin de kız olanlar Allah'ın mı? |
17 |
İsra |
40 |
Diyanet |
Rabbiniz erkek
çocukları size seçip ayırdı da kendisine meleklerden kız çocukları mı edindi?
Gerçekten çok büyük bir söz söylüyorsunuz. |
Meleklerden
Kayıt eden Melekler (dabbe) |
50 |
Kaf |
17 |
Diyanet |
Üstelik,
biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de
(onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. |
Meleklerden
Kayıt eden Melekler (dabbe) |
17 |
İsra |
13 |
Diyanet |
Her insanın
amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü
kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. |
Meleklerden
Kayıt eden Melekler (dabbe) |
27 |
Neml |
82 |
Diyanet |
(Kıyametin kopacağına dair) o söz başlarına
gelince, onlar için yerden kendilerine bir dâbbe çıkarırız. O, onlara insanların
âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler. |
Meleklerden
Kayıt eden Melekler (dabbe) |
50 |
Kaf |
18 |
Diyanet |
İnsan
hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden)
hazır bir melek bulunmasın. |
Meleklerden
Kayıt eden Melekler (dabbe) |
58 |
Mücadele |
7 |
Diyanet |
Göklerdeki
ve yerdeki her şeyi Allah'ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizlice
konuşmaz ki, dördüncüleri O olmasın. Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları
O olmasın. Bundan daha az, yahut daha çok da olsalar, nerede olurlarsa
olsunlar, O mutlaka onlarla beraberdir. Sonra onlara yaptıklarını Kıyamet
günü haber verecektir. Allah, her şeyi hakkıyla bilir. |
Meleklere
kodlanmış bilgilerinden yararlanılabilir. |
5 |
Maide |
31 |
Diyanet |
Nihayet
Allah, ona kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için
yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar
olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz miyim ben?" dedi. Artık
pişmanlık duyanlardan olmuştu. |
Mescid-i
Aksa (uzak) |
30 |
Rum |
2 |
Diyanet |
|
Mescitler
de müminler arasında ayrılık sokulmaz. |
9 |
Tevbe |
107-108 |
Diyanet |
Bir de
zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü'minler arasına ayrılık
sokmak için ve öteden beri Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye
bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, "Bizim iyilikten başka hiçbir
kasdımız yok" diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki
bunlar mutlaka yalancıdırlar. Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli
takva (Allah'a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba
mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha lâyıktır. Orada temizlenmeyi
seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever. |
Mescitler
de şirk koşan ve inkarcıların işiyoktur. |
9 |
Tevbe |
17 |
Diyanet |
Allah'a
ortak koşanların, inkârlarına bizzat kendileri şahitlik edip dururken,
Allah'ın mescitlerini imar etmeleri düşünülemez. Onların bütün amelleri boşa
gitmiştir. Onlar ateşte ebedî kalacaklardır. |
Mescitler
takva yolunda gidenlerin yeridir. |
9 |
Tevbe |
18 |
Diyanet |
Allah'ın
mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan,
zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte
onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur. |
Mescitlerde
Allah'la beraber hiç kimseye yalvarmayın |
72 |
Cin |
18 |
Bayraktar Bayraklı |
Şüphesiz,
mescitler yalnız Allah'ındır. Allah ile beraber hiçbir kimseye yalvarmayın. |
Mezhep
yoktur |
30 |
Rum |
31-32 |
Diyanet |
Allah'a
yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O'na karşı gelmekten
sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip
grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi
katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir. |
Mezheplere
itaat şart mı? |
30 |
Rum |
31, 32 |
Muhammed
Esed |
(O halde batıl olan her şeyden yüz çevirerek
yalnızca) O'na yönel; ve O'na karşı sorumluluğunun bilincinde ol; namazını
devamlı ve dikkatli şekilde ifa et ve O'ndan başkasına ilahlık yakıştıranlar
arasına girme; (yahut) inançlarının bütünlüğünü bozarak parçalara bölünen ve
her grubun yalnız kendi sahip olduğu (ilkelerle) övündüğü kimselerden olma! |
Mezhepleşme
Fırkalaşma |
3 |
Al-i İmran |
103-105 |
Diyanet |
Hep birlikte
Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın
size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O,
kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler
olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi
oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki
doğru yola eresiniz. Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men
eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. Kendilerine
apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın.
İşte onlar için büyük bir azap vardır. |
Mezhepleşme
Fırkalaşma |
23 |
Muminun |
53 |
Diyanet |
(İnsanlar ise, din) işlerini kendi
aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile sevinmektedir. |
Mezhepleşme
Fırkalaşma |
6 |
En'am |
159 |
Diyanet |
Şu dinlerini parça parça edenler ve
kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir
ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta
olduklarını kendilerine haber verecektir. |
Mezhepleşme
Fırkalaşma |
30 |
Rum |
32 |
Diyanet |
(yahut)
inançlarının bütünlüğünü bozarak parçalara bölünen ve her grubun yalnız kendi
sahip olduğu (ilkelerle) övündüğü kimselerden olma! |
Mezhepleşme
Fırkalaşma |
42 |
Şura |
13 |
Diyanet |
"Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa
düşmeyin!" diye Nûh'a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim'e, Mûsâ'ya
ve İsâ'ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın
şey (İslâm dini), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini
seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
90 |
Beled |
14-16 |
Diyanet |
Yahut şiddetli bir açlık gününde
kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu (miskini)
doyurmaktır. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
9 |
Tevbe |
60 |
Diyanet |
Sadakalar (zekâtlar), Allah'tan bir farz
olarak ancak fakirler, düşkünler, (miskinler) zekât toplayan memurlar,
kalpleri İslâm'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak)
köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular
içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
18 |
Kehf |
79 |
Diyanet |
O gemi, denizde çalışan birtakım yoksul
kimselere ait idi. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde, her
gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
5 |
Maide |
95 |
Diyanet |
Ey iman edenler! İhramlı iken (karada) av
hayvanı öldürmeyin. Kim (ihramlı iken) onu kasten öldürürse (kendisine) bir
ceza vardır. (Bu ceza), Kâ'be'ye ulaştırılmak üzere, öldürdüğünün dengi olup,
içinizden iki âdil kimsenin takdir edeceği bir kurbanlık hayvan; veya yoksulları
yedirmek suretiyle keffaret; yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı
işin kötü sonucunu tatması içindir. Allah, geçmiştekileri affetmiştir. Fakat
kim bir daha böyle yaparsa, Allah ondan intikam alır. Allah, mutlak güç
sahibidir, intikam sahibidir. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
68 |
Kalem |
23-24 |
Diyanet |
Bunun üzerine, "Sakın, bugün orada
hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın" diye fısıldaşarak yola koyuldular. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
2 |
Bakara |
177 |
Diyanet |
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına
çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe,
meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine
rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından
dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru
kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve
zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin
tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a
karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
69 |
Hakka |
33-34 |
Diyanet |
"Çünkü o, azamet sahibi Allah'a
iman etmiyordu." Yoksulu doyurmağa teşvik etmiyordu. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
74 |
Müddessir |
44 |
Diyanet |
Yoksula yedirmezdik. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
89 |
Fecr |
18 |
Diyanet |
Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi
teşvik etmiyorsunuz. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş kişilerdir
|
107 |
Maun |
2, 3 |
Diyanet |
İşte o, yetimi itip kakan, yoksula
yedirmeyi özendirmeyen kimsedir. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
2 |
Bakara |
83 |
Diyanet |
Hani, biz İsrailoğulları'ndan, "Allah'tan
başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere,
yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı
kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz" diye söz almıştık. Sonra pek azınız
hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
4 |
Nisa |
36 |
Diyanet |
Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi
ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya,
uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik
edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
6 |
en'am |
42 |
Diyanet |
Andolsun, senden önce birtakım ümmetlere
de peygamberler gönderdik. (Peygamberlerini dinlemediler.) Sonunda,
yalvarsınlar da tövbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla
yakaladık. |
Miskin; yoksullukla kardeş olmuş
kişilerdir |
7 |
Araf |
79 |
Diyanet |
Biz hiçbir memlekete bir peygamber
göndermedik ki (karşı çıkmaktan vazgeçip) yalvarıp yakarsınlar diye ora
halkını yoksulluk ve sıkıntıya uğratmış olmayalım. |
Mucize |
10 |
YUnus |
20 |
Diyanet |
|
Mucize |
12 |
Yusuf |
105 |
Ali Bulaç |
|
Mucize de inse yine inkâr edeceklerdi. |
6 |
En'am |
7,, 8 |
Diyanet |
(Ey Muhammed!) Eğer sana kâğıda yazılı
bir kitap indirseydik, onlar da elleriyle ona dokunsalardı, yine o inkâr
edenler, "Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir"
diyeceklerdi. Bir de dediler ki:
"Ona (açıktan göreceğimiz) bir melek indirilse ya!" Eğer (öyle) bir
melek indirseydik artık iş bitirilmiş olurdu, sonra da kendilerine göz
açtırılmazdı. (Hemen helâk edilirlerdi.) |
Mucize gelse de iman
etmezler |
6 |
En'am |
109-111 |
Diyanet |
Eğer kendilerine
(başka) bir mucize gelirse, mutlaka ona inanacaklarına dair en güçlü
yeminleriyle Allah'a yemin ettiler. De ki: "Mucizeler ancak Allah
katındadır. O mucizeler geldiği vakit de inanmayacaklarını siz ne
bileceksiniz?"Biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz de
ilkin ona iman etmedikleri gibi (mucize geldikten sonra da inanmazlar) ve
yine onları azgınlıkları içinde bırakırız da bocalar dururlar.
Biz onlara melekleri de indirseydik, kendileriyle ölüler de konuşsaydı
ve her şeyi karşılarında (hakikatın şahidleri olarak) toplasaydık, Allah
dilemedikçe yine de iman edecek değillerdi. Fakat onların çoğu bilmiyorlar. |
Mucize
gelse de inanmazlar |
13 |
Rad |
31 |
Muhammed
Esed |
|
Mucize gelse de inanmazlar |
10 |
Yunus |
96-97 |
Diyanet |
Şüphesiz, haklarında Rabbinin sözü
(hükmü) gerçekleşmiş olanlar, kendilerine bütün mucizeler gelse bile, elem
dolu azabı görünceye kadar inanmazlar. |
Mucize gelse ona büyü derler |
15 |
Hicr |
14-15 |
Diyanet |
Onlara gökten bir kapı açsak da oradan
yukarı çıkmaya koyulsalar, yine "Gözlerimiz döndürüldü, biz herhâlde
büyülenmiş bir toplumuz" derlerdi. |
Mucize
gelsede iman etmezler |
6 |
En'am |
109 |
Diyanet |
Eğer
kendilerine (başka) bir mucize gelirse, mutlaka ona inanacaklarına dair en
güçlü yeminleriyle Allah'a yemin ettiler. De ki: "Mucizeler ancak Allah
katındadır. O mucizeler geldiği vakit de inanmayacaklarını siz ne
bileceksiniz?" |
Mucize istekleri |
17 |
İsra |
90-94 |
Diyanet |
Dediler ki: "Yerden bize bir pınar
fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup,
aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi,
gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah'ı ve melekleri
karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe
çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap
indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz." De ki: "Rabbimi
tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim." İnsanlara
hidayet (Kur'an) geldikten sonra onların iman etmelerine ancak, "Allah,
bir beşeri mi peygamber olarak gönderdi?" demeleri engel olmuştur. |
Mucize isteseydik
gönderirdik. |
17 |
İsra |
59 |
Diyanet |
Bizi, (Kureyş'in
istediği) mucizeleri göndermekten, ancak, öncekilerin onları yalanlamış
olması alıkoydu. (Nitekim) Semûd kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak
verdik de onlar bu yüzden zalim oldular. Oysa biz mucizeleri sırf korkutmak
için göndeririz. |
Mucize
İsteyenler Kur'an yetmedi mi |
29 |
Ankebut |
50,
51, 52 |
Ali Fikri
Yavuz |
|
Mucize istiyorsan ve getirebiliyorsan
sen getir |
6 |
En'am |
35 |
Diyanet |
Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır
geldiyse; bir delik açıp yerin dibine inerek, yahut bir merdiven kurup göğe
çıkarak onlara bir mucize getirmeye gücün yetiyorsa durma, yap! Eğer Allah
dileseydi, elbette onları hidayet üzere toplardı. O hâlde, sakın cahillerden
olma. |
Mucize melekler isteniyor |
15 |
Hicr |
7,, 9 |
Diyanet |
Eğer doğru söyleyenlerden isen bize
melekleri getirsene! Biz, melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak
indiririz. O zaman da onlara mühlet verilmez. |
Mucize
nebinin işi değil |
13 |
Rad |
7 |
Diyanet |
İnkâr edenler, "Ona Rabbinden bir
mucize indirilseydi ya!" diyorlar. Sen ancak bir uyarıcısın. Her kavim
için de bir yol gösteren vardır. |
Mucize Olsa
da sonuç değişmez |
6 |
En'am |
111 |
Diyanet |
Biz onlara
melekleri de indirseydik, kendileriyle ölüler de konuşsaydı ve her şeyi
karşılarında (hakikatın şahidleri olarak) toplasaydık, Allah dilemedikçe yine
de iman edecek değillerdi. Fakat onların çoğu bilmiyorlar. |
Mucize verilmiyor. |
6 |
En'am |
35 |
Diyanet |
|
Mucize,
orijinalinde "ayet" geçiyor. |
7 |
Araf |
132 |
Ali Bulaç |
Onlar:
"Bizi büyülemek için mucize (ayet) olarak her ne getirirsen getir, yine
de biz sana inanacak değiliz" dediler |
Mucizeye
inanmazlar |
6 |
En'am |
25 |
Diyanet |
İçlerinden,
(Kur'an okurken) seni dinleyenler de var. Onu anlamamaları için kalpleri
üzerine perdeler (gereriz), kulaklarına ağırlık koyarız. Her türlü mucizeyi görseler de onlara
inanmazlar. Hatta tartışmak üzere sana geldiklerinde inkâr edenler, "Bu
(Kur'an) evvelkilerin masallarından başka bir şey değil" derler. |
Muhammed Allah dilemedikçe hiçbir şey
yapamaz |
10 |
Yunus |
49 |
Diyanet |
De ki: "Allah dilemedikçe, ben
kendime bile ne bir zarar, ne de fayda verme gücüne sahibim. Her milletin bir
eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler ne de öne
geçebilirler." |
Muhammed biz seni uyarıcı olarak
gönderdik |
34 |
Sebe |
28 |
Diyanet |
Biz, seni ancak bütün insanlara
müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler. |
Muhammed gaybı bilmez |
6 |
En'am |
50 |
Diyanet |
De ki: "Ben size, ‘Allah'ın
hazineleri benim yanımdadır' demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir
meleğim' de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum." De
ki: "Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez |
Muhammed gaybı bilmez |
11 |
Hud |
31 |
Diyanet |
Size ben, "Allah'ın hazineleri
yanımdadır", demiyorum; gaybı da bilmem. "Ben bir meleğim" de
demiyorum. Sizin hor gördüğünüz kimseler için, "Allah, onlara asla
hiçbir hayır vermez" de diyemem. Allah, onların içlerindekini daha iyi
bilir. Böyle bir şey söylersem, o zaman ben gerçekten zâlimlerden olurum. |
Muhammed geçen ayetler |
48 |
Fetih |
29 |
Diyanet |
Muhammed, Allah'ın Resûlüdür. Onunla
beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da
merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah'tan lütuf ve
hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri
yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat'ta ve İncil'de anlatılan durumlarıdır:
Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine
dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri
sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli
kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve
büyük bir mükâfat vaad etmiştir. |
Muhammed geçen ayetler |
47 |
Muhammed |
2 |
Diyanet |
İnanıp salih ameller işleyenlerin ve
Muhammed'e indirilene -ki o Rablerinden gelen haktır- inananların ise Allah
günahlarını örtmüş ve hâllerini düzeltmiştir. |
Muhammed geçen ayetler |
33 |
Ahzap |
40 |
Diyanet |
Muhammed, sizin erkeklerinizden
hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve nebîlerin
sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. |
Muhammed geçen ayetler |
3 |
Al-i İmran |
144 |
Diyanet |
Muhammed, ancak bir resüldür. Ondan önce
de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye
(eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah'a hiçbir
zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır. |
Muhammed
resullerin sonuncusudur |
33 |
Ahzap |
40 |
Diyanet |
Muhammed,
sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve
nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. |
Muhammed resullerin sonuncusudur |
33 |
Ahzap |
40 |
Diyanet |
Muhammed, sizin erkeklerinizden
hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve nebîlerin
sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. |
Muhammed sadece uyarıcıdır. |
67 |
Mülk |
25-26 |
Diyanet |
Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu tehdit
ne zaman gerçekleşecek? diyorlar. De ki: "O bilgi, ancak Allah
katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım." |
Muhammed, İsa tarafından müjdeleniyor. |
61 |
Saf |
6 |
Diyanet |
Hani, Meryem oğlu İsa, "Ey
İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah'ın size, benden önce gelen Tevrat'ı
doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici
(olarak gönderdiği) peygamberiyim" demişti. Fakat (İsa) onlara apaçık
mucizeleri getirince, "Bu, apaçık bir sihirdir" dediler. |
Muhammed, nazik davranırdı |
3 |
Al-i İmran |
159 |
Diyanet |
Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara
karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin
etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan
bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip
azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah,
tevekkül edenleri sever. |
Muhammed'in
ümmeti dengeli |
2 |
Bakara |
143 |
Diyanet |
|
Muhammed'in
ümmeti hayırlı |
3 |
Al-i İmran |
110 |
Muhammed
Esed |
Siz,
insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten
men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette
kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu
fasık kimselerdir. |
Muhammed'in
ümmetinin vasıfları |
48 |
Fetih |
28, 29 |
Diyanet |
O, Resulunü
hidayet ve hak din ile gönderendir. (Allah) o hak dini bütün dinlere üstün
kılmak için (böyle yaptı). Şahit olarak Allah yeter. Muhammed, Allah'ın Resûlüdür. Onunla
beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da
merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah'tan lütuf ve
hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri
yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat'ta ve İncil'de anlatılan durumlarıdır:
Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine
dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri
sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli
kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve
büyük bir mükâfat vaad etmiştir. |
Muhammet
son nebidir |
33 |
Ahzap |
40 |
Diyanet |
Muhammed, sizin
erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve
nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. |
Muhammetle mücadele eden kadın |
58 |
Mücadele |
1,, 2 |
Diyanet |
Allah, kocası hakkında seninle tartışan
ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin
sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla
işitendir, hakkıyla bilendir.
İçinizden kadınlarına zıhar
yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Onların
anaları ancak, kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar (zıhar
yaparlarken) hoş karşılanmayan ve yalan bir söz söylüyorlar. Şüphesiz Allah
çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır. |
Muhkem
ayetler |
11 |
Duhan |
1 |
Ali Bulaç |
Elif, Lam,
Ra. (Bu,) Ayetleri muhkem kılınmış, sonra hüküm ve hikmet sahibi ve her
şeyden haberdar olan (Allah) tarafından birer birer (bölüm bölüm) açıklanmış
bir Kitap'tır (ki: |
Muhkem
ayetler indiğinde kalplerinde hastalık olanlar |
47 |
Muhammed |
20 |
Diyanet |
İnananlar,
"Keşke bir sûre indirilse!" derler. Fakat hükmü apaçık bir sûre
indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık olanların, ölüm
baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. O da
onlara pek yakındır. |
Muhkem
ayetler kitabın özüdür. Müteşabih ayetleri, bilgide derinleşenler, öz akıl
sahipleri bilir. |
3 |
Al-i İmran |
7 |
Muhammed
Esed |
İlahi kelamın özü olan açık ve kesin hükümlü
mesajlar ile müteşabihleri kapsayan bu ilahi kelamı sana bahşeden O'dur.
Kalpleri hakikatten sapmaya meyilli olanlar, sırf kafaları karıştır(acak
şeyler bul)mak için ve ona (keyfi) anlamlar yüklemek amacıyla ilahi kelamın
müteşabih olarak ifade edilen kısmına uyarlar; oysa Allah'tan başka kimse
onun kesin anlamını bilemez. Bu yüzden bilgide derinleşenler şöyle derler:
"Biz ona inanırız: (ilahi kelamın) tümü Rabbimizdendir; derin kavrayış
sahipleri dışında kimse bundan ders almasa da." |
Muhkem
müteşabih ayetler |
3 |
Al-i İmran |
7 |
Diyanet |
O, sana
Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın
anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir.
Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık
yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun
gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona
inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl
sahipleri düşünüp anlar. |
Musa
Allah'ın varlığını sorgulıyor |
7 |
Araf |
143 |
Diyanet |
|
Musa bir an
vahyin gözetiminde çıktı. (Levhaları attı) |
7 |
Araf |
150 |
Diyanet |
Mûsâ,
kavmine kızgın ve üzgün olarak döndüğünde, "Benden sonra arkamdan ne kötü
işler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?" dedi.
(Öfkesinden) levhaları attı ve kardeşinin saçından tuttu, onu kendine doğru
çekmeye başladı. (Kardeşi) "Ey anam oğlu" dedi, "Kavim beni
güçsüz buldu. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle davranarak
düşmanları sevindirme. Beni o zalimler topluluğu ile bir tutma." |
Musa bir an
vahyin gözetiminde çıktı. Tevbe etti sonra geri gözetimine girdi. (levhaları
aldı) |
7 |
Araf |
151-154 |
Diyanet |
(Mûsâ),
"Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla. Bizi kendi rahmetine sok. Sen,
merhametlilerin en merhametlisisin" dedi. |
Muttaki
olmak |
2 |
Bakara |
164 |
Diyanet |
Şüphesiz,
göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde,
insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın
gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde
her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade
bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller
vardır. |
Muttaki
olmak |
12 |
Yunus |
6 |
Diyanet |
Şüphesiz
gece ve gündüzün ard arda değişmesinde, Allah'ın göklerde ve yeryüzünde
yarattığı şeylerde, Allah'a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok
deliller vardır. |
Mücize gelse ve o an inansalar; sonra
yine iman etmezler. |
26 |
Şuara |
3,,4,5 |
Diyanet |
Ey Muhammed! Mü'min olmuyorlar diye
âdeta kendini helâk edeceksin!Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz
de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar.Rahmân'dan kendilerine gelen her yeni
öğütten mutlaka yüz çevirirler. |
Mümin
Mümine karşı alçak gönüllüdür |
5 |
Maide |
54 |
Diyanet |
|
Mümin
müminle evlenir |
60 |
Mumtehine |
10 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Mü'min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan
edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış
kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü
müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara
helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin.
Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah
yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar
ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir
kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm'ı kabul eden ve sizinle evlenen
eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. Bu, Allah'ın
hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir. |
Müminler evvelinde azınlıktaydı. Lut
dönemi bir ev Müslüman |
51 |
Zariyat |
32-36 |
Diyanet |
Onlar şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavme
(Lût'un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi
aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik." Orada
(Lût'un yöresinde) bulunan mü'minleri çıkardık. Zaten orada bir ev halkından
başka müslüman bulamadık. |
Müminler
sadık müminler |
49 |
Hucurat |
15 |
Diyanet |
İman
edenler ancak, Allah'a ve Resüllerine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah
yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru
kimselerin ta kendileridir. |
Müminlerin özellikleri |
9 |
Tevbe |
112 |
Diyanet |
Bunlar,
tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû' ve secde
edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları
hakkıyla koruyanlardır. Mü'minleri müjdele. |
Müminlerin
vasıfları |
23 |
müminun |
1…..11 |
Diyanet |
|
Münafık |
63 |
Münafikun |
4 |
Ali Fikri
Yavuz |
|
Münafıklar |
2 |
Bakara |
8, 16 |
Diyanet |
Yoksa sen
onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı
sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar. |
Münafıklar cehennemin en altındadırlar |
4 |
Nisa |
145 |
Diyanet |
Şüphesiz ki münafıklar, cehennem
ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara hiçbir yardımcı da bulamazsın. |
Münafıklar
için af dilenmez |
63 |
Münafikun |
6 |
Diyanet |
|
Müslüman
olmayanla evlenmek yasak |
60 |
Mümtehine |
10 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Mü'min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan
edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış
kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü
müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara
helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin.
Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah
yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar
ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir
kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm'ı kabul eden ve sizinle evlenen
eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. Bu, Allah'ın
hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir. |
Müslüman
olmayanla evlenmek yasak |
2 |
Bakara |
221 |
Diyanet |
İman
etmedikleri sürece Allah'a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Allah'a ortak
koşan kadın hoşunuza gitse de, mü'min bir cariye Allah'a ortak koşan bir
kadından daha hayırlıdır. İman etmedikleri sürece Allah'a ortak koşan
erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah'a ortak koşan hür erkek
hoşunuza gitse de; iman eden bir köle, Allah'a ortak koşan bir erkekten daha
hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve
bağışlanmaya çağırır. O, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp
düşünsünler. |
Müslüman ülkelerin tamamı geri kalmıştır |
7 |
Araf |
96 |
Diyanet |
Eğer, o memleketlerin halkları iman
etseler ve Allah'a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne
gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık. Fakat onlar
yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı
yakalayıverdik. |
Müslümanın
tanımı |
41 |
Fussilet |
33 |
Diyanet |
Allah'a
çağıran, salih amel işleyen ve "Kuşkusuz ben müslümanlardanım"
diyenden daha güzel sözlü kimdir? |
Müslümanlar
doğruyu araştırıp bulanlardır |
72 |
Cin |
14 |
Diyanet |
“Kuşkusuz
içimizde müslüman olanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Kim müslüman
olursa, işte onlar doğruyu arayıp bulmuşlardır.” |
Müslümanlar
tek bir ümmet tek bir şeriyat üzerinedir |
6 |
En'am |
162 |
Diyanet |
Ey
Muhammed! De ki: "Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de,
yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir." |
Müslümanların
ilki olmam emredildi. |
39 |
Zümer |
12 |
Diyanet |
"Bana, müslümanların ilki olmam da
emredildi." |
Müslümanların
ilki olması emredildi |
6 |
En'am |
14 |
Ali Bulaç |
De ki:
"O, gökleri ve yeri yaratırken ve O, (hep) besleyen (hiç) beslenmezken,
ben Allah'tan başkasını mı veli edineceğim?" De ki: "Bana gerçekten
müslüman olanların ilki olmam emredildi ve sakın müşriklerden olma."
(denildi.) |
Müslümanların
ilkiyim. Nebi Muhammed |
6. |
En'am |
162, 163 |
Diyanet |
Ey
Muhammed! De ki: "Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de,
yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir." O'nun hiçbir
ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim. |
Müslümanların
ilkiyim. Nebi Musa |
7 |
Araf |
143 |
Diyanet |
Mûsâ,
belirlediğimiz yere (Tûr'a) gelip Rabbi de ona konuşunca, "Rabbim! Bana
(kendini) göster, sana bakayım" dedi. Allah da, "Beni (dünyada) katiyen
göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni
görebilirsin." dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın
düştü. Ayılınca, "Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah'ım! Sana tövbe
ettim. Ben inananların ilkiyim" dedi. |
Müşrikler Allah
dileseydi biz de ondan başkasına tapmazdık. |
16 |
Nahl |
35 |
Diyanet |
Allah'a
ortak koşanlar, dediler ki: "Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız
O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O'nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram
kılmazdık." Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. resullere düşen
sadece apaçık bir tebliğdir. |
Müşrikler
Allah'a inanırlardı. Fakat ilah edinirledi. |
39 |
Zümer |
38-40 |
Diyanet |
Andolsun,
eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan elbette,
"Allah", derler. De ki: "Peki söyleyin bakalım? Allah'ı
bırakıp da ibadet ettikleriniz var ya; eğer Allah bana herhangi bir zarar
dokundurmak isterse, onlar Allah'ın dokundurduğu zararı kaldırabilirler mi?
Yahut Allah bana bir rahmet dilese, onlar O'nun rahmetini engelleyebilirler
mi?" De ki: "Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O'na tevekkül
ederler." |
Müşrikler
Allah'a inanıyorlardı |
29 |
Ankebut |
61 |
Diyanet |
Andolsun, eğer onlara, "Gökleri ve yeri
kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?" diye soracak olsan
mutlaka, "Allah" diyeceklerdir. O hâlde nasıl (haktan)
döndürülüyorlar? |
Müşrikler Allah'a
inanıyorlardı |
29 |
Ankebut |
61-65 |
Diyanet |
Andolsun,
eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim
verdi?" diye soracak olsan mutlaka, "Allah" diyeceklerdir. O
hâlde nasıl (haktan) döndürülüyorlar?Allah, kullarından dilediğine bol verir
ve (dilediğine) kısar. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.Andolsun,
eğer onlara, "Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden
sonra diriltti?" diye soracak olsan, mutlaka, "Allah"
diyeceklerdir. De ki: "Hamd Allah'a mahsustur." Fakat onların çoğu
akıllarını kullanmazlar. |
Müşrikler Allah'a
inanıyorlardı |
23 |
Muminun |
84-90 |
Diyanet |
|
Müşrikler Allah'a
inanıyorlardı |
43 |
Zuhruf |
87 |
Diyanet |
Andolsun,
onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, "Allah"
derler. Öyleyken nasıl döndürülüyorlar? |
Müşrikler
Allah'a ortak koşan utanç verici davranış sergiliyenlerdir |
7 |
Araf |
33 |
Muhammed
Esed |
De ki:
"Doğrusu, Rabbim, yalnızca, açık ya da gizli, utanç verici davranışları,
günahı(n her çeşidini), (başkasının elindekine) haksız yere göz dikmeyi,
Allahtan başkasına hakkında hiçbir delil indirmediği halde tanrısal
nitelikler yakıştırmanızı ve bilmediğiniz şeyi Allaha izafe etmenizi
yasaklamıştır." |
Müşrikler
Allah'a ortak koşan zalimlerdir. |
3 |
Al-i İmran |
151 |
Diyanet |
Hakkında
hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştuklarından dolayı; inkâr
edenlerin kalplerine korku salacağız. Barınakları da cehennemdir. Zalimlerin
kalacakları yer ne kötüdür. |
Müşrikler
Allah'ın oğlu dediler |
9 |
Tevbe |
30-31 |
Diyanet |
Yahudiler,
"Üzeyr, Allah'ın oğludur" dediler. Hıristiyanlar ise, "İsa
Mesih, Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri
(gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş
kimselerin söylediklerine benziyor. Allah, onları kahretsin. Nasıl da haktan
çevriliyorlar! (Yahudiler) Allah'ı bırakıp, hahamlarını; (hıristiyanlar ise)
rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rab edindiler. Oysa, bunlar da ancak, bir
olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. O'ndan başka hiçbir ilâh
yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır. |
Müşrikler
dini doğru tutmaz sürekli ayrılığa düşerler |
42 |
Şura |
13 |
Diyanet |
"Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa
düşmeyin!" diye Nûh'a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim'e, Mûsâ'ya
ve İsâ'ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın
şey (İslâm dini), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini
seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır. |
Müşrikler
dini doğru tutmaz sürekli ayrılığa düşerler |
3 |
Al-i İmran |
105 |
Diyanet |
Kendilerine
apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın.
İşte onlar için büyük bir azap vardır. |
Müşrikler
diyecek ki Allah dileseydi onun dışındakilere kulluk etmezdik. |
16 |
Nahl |
35 |
Diyanet |
Allah'a
ortak koşanlar, dediler ki: "Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız
O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O'nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram
kılmazdık." Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere
düşen sadece apaçık bir tebliğdir. |
Müşrikler
diyecek ki Allah dileseydi onun dışındakilere kulluk etmezdik. |
6 |
En'am |
148 |
Diyanet |
Allah'a
ortak koşanlar diyecekler ki: "Eğer Allah dileseydi, biz de ortak
koşmazdık, babalarımız da. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan
öncekiler de (peygamberlerini) böyle yalanlamışlardı da sonunda azabımızı
tatmışlardı. De ki: "Sizin (iddialarınızı ispat edecek) bir bilginiz var
mı ki onu bize gösteresiniz? Siz ancak kuruntuya uyuyorsunuz ve siz sadece
yalan söylüyorsunuz." |
Müşrikler
Haram uydurup dinlerini tahrif ederler |
6 |
En'am |
148-150 |
Diyanet |
|
Müşrikler
Haram uydurup dinlerini tahrif ederler. |
16 |
Nahl |
35 |
Diyanet |
Allah'a ortak
koşanlar, dediler ki: "Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O'ndan
başka hiçbir şeye tapmazdık, O'nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram
kılmazdık." Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Resüllere düşen
sadece apaçık bir tebliğdir. |
Müşrikler
için af dilenmez |
9 |
Tevbe |
113, 114 |
Diyanet |
Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine
belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- Allah'a ortak koşanlar için af
dilemek ne Peygambere yaraşır, ne de mü'minlere. İbrahim'in, babası için af dilemesi, sadece
ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun
bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaştı.
Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi. |
Müşrikler
için af yok |
4 |
Nisa |
48 |
Diyanet |
Şüphesiz
Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan
(günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah'a şirk koşan kimse,
şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur. |
Müşrikler
Kendilerine yarar zarar vermeyecek şefaatçi edinirler. |
10 |
Yunus |
18 |
Diyanet |
|
Müşrikler
Kendilerine yarar zarar vermeyecek şefaatçi edinirler. |
10 |
Yunus |
49 |
Diyanet |
De ki:
"Allah dilemedikçe, ben kendime bile ne bir zarar, ne de fayda verme
gücüne sahibim. Her milletin bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir
an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler." |
Müşrikler
Kutsadıkları kişilere yalvarır, ondan medet umarlar |
29 |
Ankebut |
65 |
Diyanet |
Gemiye
bindikleri zaman dini Allah'a has kılarak O'na dua ederler. Onları kurtarıp
karaya çıkardığı zaman ise bir de bakarsın ki, Allah'a ortak koşuyorlar. |
Müşrikler
kutsadıkları kişilere yalvarır, ondan medet umarlar |
6 |
En'am |
41 |
Diyanet |
Hayır! (Bu
durumda) yalnız O'na dua edersiniz, O da dilerse (kurtulmak için) dua
ettiğiniz sıkıntıyı giderir ve siz o an Allah'a ortak koştuklarınızı
unutursunuz. |
Müşrikler
kutsadıkları kişilere yalvarır, ondan medet umarlar |
16 |
Nahl |
54 |
Diyanet |
Sonra
sizden o sıkıntıyı giderince, bir de bakarsınız, içinizden bir kısmı
Rablerine ortak koşar. |
Müşrikler pisliklerdir |
9 |
Tevbe |
28 |
Diyanet |
Ey iman edenler! Allah'a ortak koşanlar
ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram'a
yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi
zengin kılar. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Müşrikler
sadece Allah demezlerdi. |
40 |
Mümin |
12 |
Diyanet |
|
Müşrikler
ya bize başka Kuran getir; ya da onu değiştir. Dediler |
10 |
Yunus |
15 |
Diyanet |
Âyetlerimiz
kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra) bize
kavuşmayı ummayanlar, "Ya (bize) bundan başka bir Kur'an getir veya onu
değiştir" dediler. De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için
olacak şey değildir. Ben anc |
Müşrikler
yeterince erdemli davranmazlar |
23 |
Müminun |
84-90 |
Diyanet |
|
Müşrikler, babalarının dinine devam
ederler |
31 |
Lokman |
21 |
Diyanet |
Kendilerine, "Allah'ın indirdiğine
uyun" denildiği zaman, "Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz
şeye uyarız" derler. Şeytan, kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa
da mı? |
Müşriklerden
bir grup vahye kulak verip kıblelerini değiştirdiler |
2 |
Bakara |
142, 143 |
Diyanet |
|
Müşriklerden yüz çevir |
15 |
Hicr |
94 |
Diyanet |
Ey Muhammed! Şimdi sen, sana emrolunanı
açıkça ortaya koy ve Allah'a ortak koşanlara aldırış etme. |
Müşriklere af yok |
9 |
Tevbe |
113 |
Diyanet |
Cehennem ehli oldukları açıkça
kendilerine belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- Allah'a ortak
koşanlar için af dilemek ne nebilere yaraşır, ne de mü'minlere. |
Müşriklerin ahret hayatında ki fotografı |
20 |
Taha |
107-111 |
Diyanet |
"Orada
hiçbir çukur, hiçbir tümsek göremeyeceksin." O gün kendisinden yan
çizmek mümkün olmayan davetçiye (İsrâfil'e) uyarlar. Sesler, Rahmân'ın
azametinden dolayı kısılmıştır. Artık sadece fısıltı işitebilirsin. O gün,
Rahmân'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati
fayda vermez. Bütün yüzler; diri, yaratıklarına hâkim ve onları koruyup
gözeten Allah'a boyun eğmiştir. Zulüm yüklenen, mutlaka hüsrana uğramıştır. |
Müşriklerin
Dünya'da ki konumu |
7 |
Araf |
179 |
Diyanet |
Andolsun biz,
cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da
bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem
için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir. |
Müşriklerin
Dünya'da ki konumu |
2 |
Bakara |
7 |
Diyanet |
Allah,
onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir
perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır. |
Müşriklerin
inançları |
10 |
Yunus |
31 |
Diyanet |
De ki:
"Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da işitme ve görme yetisi
üzerinde kim mutlak hâkimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor?
İşleri kim yürütüyor?" "Allah" diyecekler. De ki: "O
hâlde, Allah'a karşı gelmekten sakınmayacak mısınız?" |
Müşriklerin
inançları |
29 |
Ankebut |
61 |
Diyanet |
Andolsun, eğer onlara, "Gökleri ve
yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?" diye soracak
olsan mutlaka, "Allah" diyeceklerdir. O hâlde nasıl (haktan)
döndürülüyorlar? |
Müşriklerin
inançları |
43 |
Zuhruf |
87 |
Diyanet |
|
Müşriklerin
inançları |
23 |
Müminun |
84-89 |
Diyanet |
De ki: "Eğer biliyorsanız söyleyin:
Yer ve yerde bulunanlar kime aittir?" "Allah'ındır" diyecekler.
"Öyle ise siz hiç düşünüp öğüt almaz mısınız?" de. De ki: "Yedi kat göklerin
Rabbi, büyük Arş'ın Rabbi kimdir?"
"Allah'ındır" diyecekler. "Öyle ise O'na karşı
gelmekten sakınmaz mısınız?" de. De ki: "Eğer biliyorsanız
söyleyin: Her şeyin hükümranlığı elinde olan, kendisi koruyan, kendisine
karşı korunulamaz olan kimdir?"
"Allah'ındır" diyecekler. "Öyle ise nasıl
aldanıyorsunuz?" de. |
Müşriklerin
kitaplarında değişikliğe uğrattıkları orjinaliyle yenilenir |
2 |
Bakara |
105 - 106 |
Diyanet |
Ne Kitab
ehlinden inkâr edenler ve ne de Allah'a ortak koşanlar, Rabbinizden size bir
iyilik gelmesini isterler. Oysa Allah, rahmetini dilediğine tahsis eder.
Allah, büyük lütuf sahibidir. |
Müşriklerin
kitaplarında değişikliğe uğrattıkları orjinaliyle yenilenir |
6 |
En'am |
146 |
Diyanet |
Yahudilere
tırnaklı hayvanların hepsini haram kıldık. Sığır ve koyunların ise,
sırtlarında veya bağırsaklarında bulunanlar, ya da kemiklerine karışanlar
dışındaki içyağlarını (yine) onlara haram kıldık. İşte böyle, azgınlıkları
sebebiyle onları cezalandırdık. Biz
elbette doğru söyleyenleriz. |
Müşriklerin
kitaplarında değişikliğe uğrattıkları orjinaliyle yenilenir |
16 |
Nahl |
118 |
Diyanet |
Daha önce
sana anlattıklarımızı yahudi olanlara da haram kılmıştık. Biz (bununla)
onlara zulmetmedik, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı. |
Müşriklerin
sorunu; Allah'a yaklaştırsın diye eş koşmaktır |
39 |
Zümer |
3 |
Diyanet |
İyi bilin
ki, halis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp da başka dostlar edinenler,
"Biz onlara sadece, bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet
ediyoruz" diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda
aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru
yola iletmez. |
Her şey Yüce Allah'ın dinine zerre kadar katıksız, arı duru, tertemiz, halis inançla İSLAM'ın yaşanması için...
SEÇİLMİŞ AYETLER (L), (M)
Çocukluğumuzdan gençliğime kadar ki arada Buhari'nin hadis kitabını okudum.
Kur'an'ın mealini okuma alışkanlığımız yoktu. Okuyanlar anlamını bilmeden okuyorlardı. Okuduklarını da ölülerine ikramda bulunuyorlardı.
Sonra camilerde ve cemaatlerde yapılan sohbetlere gitmeye başladım. Bütün cemaatleri girdim, çıktım. Bir cemaatlerin diğer cemaatin arkasından konuşmalarına tahammül edemezdim. Her cemaatin Allah'a doğru farklı yollardan gittiklerini, sonuçta gidecekleri nokta aynı diye savunurdum. İstiyordum ki müslümanlar kenetlensin.
50 yaşlarının sonlarında Kur'an'ı tecvitli okumayı öğrendim. Makamlarla okuyordum. İyi de geliyordu. Haz da alıyordum.
Kur'an'ı bitirdiğimde hoca "sadak Allah'ül azim" dememi söyledi. Mealini sordum. "Allah Doğru Söyledi." Dedi.
Mutlaka doğru söyledi de ne söyledi? "..........."
Arapça okumayı reddetmiyorum. Mutlaka Arapçası da okunmalı. Fakat Allah'ın mesajlarına daha çok ihtiyacımız var. Kur'an'ı yaşamımıza sokmalıyız. Allah bizi Kur'an dan imtihan edecek...
Yorumlarımda;
Doğrular Allah'ın yanlışlar benimdir. Allah cümlemizi doğru yoldan ayırmasın.
Aydın ORHON
Gayri Metluv Vahiy ve Nebi-Resul İtaati: Kur’an Temelli Doğru Anlayış Gel, bugün Kur’an merkezli bir meseleye birlikte bakalım: Resu...
-
HADİS İNKÂRCILARI KİM? İnsanlar Allah’ın kitabına hakkıyla iman eden kişilere meâlciler, hadis inkârcısı vb. gibi isimler tak...
-
MELEKLER Bilim insanlarının açıklamalarına göre, dünyanın oluşumu, "Big Bang" adı verilen bir patlama ile birlikte yaklaşık 13.9 m...