ALLAH NASİP
EDERSE İLAVE AYETLERLE GÜNCELLEMELER DEVAM EDECEK. AYETLER ALFABETİK SIRAYA
GÖRE DİZAYN EDİLMİŞTİR. İNŞALLAH
KUR'AN'I KERİM'İ HAYATIMIZA TAŞIYANLARDAN OLURUZ. |
|||||
Özet Meal |
Sr. |
S.Ad. |
Ayt |
Çeviri |
Meal |
Secde (Mekki) |
26 |
Şuara |
217-219 |
Diyanet |
Namaza kalktığında,
seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok
merhametli olan Allah'a tevekkül et. |
Secde (Mekki) |
25 |
Furkan |
60 |
Diyanet |
Onlara,
"Rahmân'a secdeye kapanın denildiğinde "Rahmân da nedir? Senin bize
emrettiğine mi secde edeceğiz?" derler ve bu onların nefretini artırır. |
Secde rükü edin. (Mekki) |
22 |
Hac |
26 |
Diyanet |
Hani biz
İbrahim'e, Kâbe'nin yerini, "Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf
edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle" diye
belirlemiştik. |
sizinle savaşanlar vazgeçerse sizde
vazgeçin. |
2 |
Bakara |
193 |
Diyanet |
Hiçbir
zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın.
Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere
karşıdır. |
Namaz da
rükü (Mekki) |
77 |
Mürselat |
48 |
Diyanet |
Onlara,
"Rükû edin (namaz kılın)" dendiği zaman rükû etmezler. |
Sadaka |
9 |
Tevbe |
58 |
Diyanet |
İçlerinden
sadakalar konusunda sana dil uzatanlar da var. Kendilerine ondan bir pay
verilirse, hoşnut olurlar; eğer kendilerine ondan bir pay verilmezse, hemen
kızarlar. |
Sadaka |
9 |
Tevbe |
79 |
Diyanet |
Sadakalar hususunda gönüllü bağışta bulunan
mü'minlerle, güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip
onlarla alay edenler var ya; işte Allah asıl onları maskaraya çevirmiştir.
Onlar için elem dolu bir azap vardır. |
Sadaka |
9 |
Tevbe |
103 |
Diyanet |
Onların mallarından,
onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve
onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini
yatıştırır.) Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Sadaka |
9 |
Tevbe |
104 |
Diyanet |
Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve
sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli
olanın Allah olduğunu bilmediler mi? |
Sadaka
farzdır. |
9 |
Tevbe |
60 |
Diyanet |
Sadakalar
(zekâtlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât
toplayan memurlar, kalpleri İslâm'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne
kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda
kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Sahabeden bir kısmı savaştan kaçtı |
4 |
Nisa |
72 |
Diyanet |
Şüphesiz,
aranızda öyle kimseler var ki, (onların her biri savaşa gitme konusunda)
hakikaten pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, "Allah, bana
lütfetti de onlarla beraber bulunmadım" der. |
Sahabeden bir kısmı savaştan kaçtı |
9 |
Tevbe |
25 |
Diyanet |
Andolsun,
Allah birçok yerde ve Huneyn savaşı gününde size yardım etmiştir. Hani,
çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat (bu çokluk) size hiçbir yarar
sağlamamış, yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Nihayet
(bozularak) gerisin geriye dönüp kaçmıştınız. |
Sahabeden bir kısmı savaştan kaçtı |
2 |
Bakara |
166 |
Diyanet |
Öyle ki (o gün) kendilerine tâbi olunanlar,
kendilerine tâbi olanlardan uzaklaşıp kaçmışlardır. (Artık) Onlar azabı
görmüşlerdir ve aralarındaki bütün bağlar (ve ilişkiler) de parçalanıp
kopmuştur. |
Sahabeden bir kısmı savaştan kaçtı |
33 |
Ahzap |
18 |
Diyanet |
Gerçekten
Allah, içinizden alıkoyanları ve kardeşlerine: "Bize gelin" diyenleri
bilir. Bunlar, pek azı dışında zorlu savaşlara gelmezler. |
Sahabenin
Savaştan kaçmaması için ikaz |
8 |
Enfal |
16 |
Diyanet |
Ey iman
edenler. Savaş düzeninde iken kâfirlerle karşılaştığınız zaman sakın onlara
arkanızı dönmeyin (savaştan kaçmayın). Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak
için çekilme, ya da diğer bir birliğe katılmak durumu hariç- böyle bir günde
her kim onlara arkasını dönerse mutlaka o, Allah'ın gazabına uğramış olur.
Onun varacağı yer de cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası! |
Saklayanlar |
6 |
Enam |
21 |
Diyanet |
Kim Allah'a karşı yalan uydurandan, ya
da O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir? Şüphesiz ki, zalimler
kurtuluşa eremez. |
Salat
ederken sesini yükseltme |
7 |
Araf |
205 |
Diyanet |
Rabbini,
içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret
ve gafillerden olma. |
Salat
ederken sesini yükseltme |
17 |
İsra |
110 |
Diyanet |
De ki:
"(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın.
Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O'nundur."
Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut. |
Salat
sadece namaz değildir |
11 |
Hud |
87 |
Diyanet |
Dediler ki:
"Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptığını, yahut mallarımız hakkında
dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor. Oysa sen
gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın." |
Salat
yardım destek vb. |
2 |
Bakara |
177 |
Diyanet |
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına
çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe,
meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine
rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından
dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru
kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve
zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin
tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a
karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir. |
Salat,
infak gösteriş olarak yapılırsa o Allah için değildir |
2 |
Bakara |
264 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun
diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak
suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan
ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın
durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah,
kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez. |
Salat,
yardım destek |
9 |
Tevbe |
99 |
Diyanet |
Bedevîlerden
kimileri de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır. Harcayacaklarını,
Allah katında yakınlığa ve Peygamberin dualarını almağa vesile sayarlar.
Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah, onları
rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir. |
Salata
çağrıldığında onu alaya alırlar |
5 |
Maide |
58 |
Diyanet |
Siz namaza
çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu, şüphesiz
onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır. |
Salih amel
işlemeyen inkar ve zulum eden |
2 |
Bakara |
204-206 |
Diyanet |
İnsanlardan
öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir
de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah'ı şahit tutar. Hâlbuki o,
düşmanlıkta en amansız olandır. O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde
bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu
sevmez. Ona "Allah'tan kork" denildiği zaman, gururu onu daha da
günaha sürükler. Artık böylesinin hakkından cehennem gelir. O ne kötü yataktır! |
Salih amel
işleyen iman edenler |
2 |
Bakara |
207-209 |
Diyanet |
İnsanlardan
öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah,
kullarına çok şefkatlidir. Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve
güvenliğe (İslâm'a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size
apaçık bir düşmandır.Size apaçık deliller geldikten sonra, eğer yine de yan
çizerseniz, bilin ki Allah, gerçekten mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet
sahibidir. |
Salih
amelde bulunanlar |
16 |
Nahl |
97 |
Diyanet |
Erkek veya
kadın, kim mü'min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat
yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile
vereceğiz. |
Sapıklık
içinde olduklarını yakında öğrenecekler. |
67 |
Mülk |
29 |
Diyanet |
De ki:
"O, Rahmân'dır. O'na iman ettik, yalnızca O'na tevekkül ettik. Siz, kimin
apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz!" |
Savaş izni |
22 |
Hac |
39 |
Diyanet |
Kendilerine
savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin
verildi. Şüphe yok ki Allah'ın onlara yardım etmeğe gücü yeter. |
Savaş izni |
8 |
Enfal |
39 |
Diyanet |
Baskı ve
şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın.
Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını
hakkıyla görendir. |
Savaş,
sizinle savaşanlara karşı savaşın. Aşırıya kaçmayın. Savaşı bıraktıklarında
sizde bırakın. |
2 |
Bakara |
190, -194 |
Diyanet |
Sizinle
savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez. |
Savaşanlara
arka çıkanları dost edinmeyn |
60 |
Mümtehine |
9 |
Diyanet |
Allah, sizi
ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve
çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost
edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. |
Savaşmak
isteyip sonra savaştan kaçanlar |
2 |
Bakara |
246 |
Diyanet |
Mûsâ'dan sonra
İsrailoğullarının ileri gelenlerini görmedin mi (ne yaptılar)? Hani,
nebilerinden birine, "Bize bir hükümdar gönder de Allah yolunda
savaşalım" demişlerdi. O, "Ya üzerinize savaş farz kılındığı hâlde,
savaşmayacak olursanız?" demişti. Onlar, "Yurdumuzdan çıkarılmış,
çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olduğumuz hâlde Allah yolunda niye
savaşmayalım" diye cevap vermişlerdi. Ama onlara savaş farz kılınınca
içlerinden pek azı hariç, yüz çevirdiler. Allah, zalimleri hakkıyla bilendir. |
savaşmayanla
savaşmayın. |
60 |
Mumtehine |
8, 9 |
Diyanet |
Allah,
sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış
kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz
Allah, âdil davrananları sever. Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan,
sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost
edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta
kendileridir. |
Savaşmayanlara
adaletli davranın |
60 |
Mümtehine |
8 |
Diyanet |
Allah,
sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış
kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz
Allah, âdil davrananları sever. |
Savaşta
esire muamele |
8 |
Enfal |
67 |
Diyanet |
Yeryüzünde
düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe, hiçbir peygambere esir
almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, hâlbuki Allah
ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet
sahibidir. |
Savaşta
esire muamele |
47 |
Muhammed |
4 |
Diyanet |
(Savaşta) inkâr
edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip
etkisiz hâle getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın).
Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin.
Savaş sona erinceye kadar hüküm budur.
Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle
denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah
onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır |
Savurgan da
cimri de olma |
17 |
Tevbe |
29 |
Diyanet |
Eli sıkı
olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın. |
Secde
(Mekki) |
99 |
Alak |
19 |
Diyanet |
Hayır!
Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş. |
Secde
(Mekki) |
15 |
Hicr |
97, 98 |
Diyanet |
Andolsun, onların
söyledikleri şeylerden dolayı göğsünün daraldığını biliyoruz. |
Secde, rükü
edin. (Mekki) |
22 |
Hac |
77 |
Diyanet |
Ey iman
edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki
kurtuluşa eresiniz. |
Selamlaşma |
4 |
Nisa |
86 |
Diyanet |
Size bir
selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin.
Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır. |
Semut kavmi
deveyi ilah konumuna sokmuşlardır |
11 |
Hud |
64 |
Diyanet |
Ey kavmim!
İşte size mucize olarak Allah'ın dişi bir devesi. Bırakın onu, Allah'ın
arzında yayılıp otlasın. Ona kötülük dokundurmayın, yoksa sizi yakın bir azap
yakalar. |
Sevdiğiniz
şeylerden infak edin |
3 |
Al-i İmran |
92 |
Diyanet |
Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça
iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir. |
Sırat köprüsü yok |
39 |
Zümer |
68, 69 |
Diyanet |
Sûr'a üflenir ve Allah'ın dilediği
kimseler dışında göklerdeki herkes ve yerdeki herkes ölür. Sonra ona bir daha
üflenir, bir de bakarsın onlar kalkmış bekliyorlar. Yeryüzü, Rabbinin nuruyla
aydınlanır. Kitap (amel defterleri) ortaya konur. Nebiler ve şahitler
getirilir ve haksızlığa uğratılmaksızın aralarında adaletle hüküm verilir |
Sırat köprüsü yok |
21 |
Enbiya |
47 |
Diyanet |
Kıyamet günü için adalet terazileri
kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş)
bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap
görücü olarak biz yeteriz. |
Sırat köprüsü yok |
23 |
Müminun |
102-103 |
Diyanet |
Artık kimin tartıları ağır gelirse, işte
onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Kimlerin de tartıları hafif
gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar
cehennemde ebedî kalacaklardır. |
Sırat köprüsü yok |
40 |
Mümin |
17 |
Diyanet |
Bugün herkese kazandığının karşılığı
verilir. Bugün asla zulüm yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir. |
Sırat köprüsü yok |
88 |
Gaşiye |
26 |
Diyanet |
Sonra onların sorguya çekilmesi de
sadece bize aittir. |
Sırat köprüsü yok, direkt cehennmem var |
19 |
Meryem |
68 |
Diyanet |
Rabbine andolsun, onları şeytanlarla
beraber mutlaka haşredeceğiz. Sonra onları kesinlikle cehennemin çevresinde
diz üstü hazır edeceğiz. |
Sırat köprüsü yok. |
19 |
Meryem |
66-72 |
Diyanet |
İnsan, "Öldüğümde gerçekten diri
olarak (topraktan) çıkarılacak mıyım?" der. İnsan, daha önce hiçbir şey değil iken
kendisini yarattığımızı düşünmez mi?Rabbine andolsun, onları şeytanlarla
beraber mutlaka haşredeceğiz. Sonra onları kesinlikle cehennemin çevresinde
diz üstü hazır edeceğiz. Sonra her bir topluluktan, Rahman'a karşı en
isyankâr olanları mutlaka çekip çıkaracağız. Sonra, oraya girmeye en lâyık
olanları muhakkak ki en iyi biz biliriz. (Ey insanlar!) Sizden cehenneme
varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir
iştir. Sonra Allah'a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız da zalimleri
orada diz üstü çökmüş hâlde bırakırız. |
Sihir Büyü |
1 |
Bakara |
102 |
Diyanet |
Süleyman'ın
hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların)
uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre
girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil'deki Hârût
ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre
girdiler. Hâlbuki o iki melek, "Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer
meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme" demedikçe, kimseye
(sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını
birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah'ın izni
olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak)
kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun,
onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini
karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi! |
Sizi,
düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? |
35 |
Fatır |
37 |
Diyanet |
Onlar
cehennemde, "Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte
olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim" diye bağrışırlar.
(Onlara şöyle denilir:) "Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt
alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın
azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur." |
Son nefeste
tevbe kabul olmaz |
10 |
Yunus |
90, 91 |
Diyanet |
İsrailoğullarını
denizden geçirdik. Firavun
askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları
takibe koyuldu. Nihayet boğulmak üzere iken, "İsrailoğulları'nın iman ettiğinden
başka hiçbir ilâh olmadığına inandım. Ben de müslümanlarda - Şimdi mi?! Oysa
daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun. Şimdi mi?! Oysa daha önce
isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun. |
Son nefeste
tevbe kabul olmaz |
4 |
Nisa |
18 |
Diyanet |
Yoksa
(makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip
çatınca, "İşte ben şimdi tövbe ettim" diyen kimseler ile kâfir
olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap
hazırlamışızdır. |
Son
pişmanlık fayda etmez |
26 |
Şu'ara |
203 |
Muhammed
Esed |
ve o zaman
onlar: "Acaba geri bırakılamaz mıyız?" diye feryad edecekler. |
Sorgula |
21 |
Enbiya |
30 |
Diyanet |
İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken,
bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi
görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? |
Sorgula |
17 |
Nisa |
82 |
Diyanet |
Hâlâ
Kur'an'ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından
(indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı. |
Sorgula |
75 |
Kıyamet |
37-38 |
Diyanet |
Ayet: O
dökülen meniden ibaret az bir su değil miydi? Sonra bu, bir
"alaka" oldu. Derken Allah
onu yaratıp güzelce şekillendirdi. |
Sorgula |
2 |
Bakara |
170 |
Diyanet |
Onlara,
"Allah'ın indirdiğine uyun!" denildiğinde, "Hayır, biz,
atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!" derler. Peki ama,
ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı
(onların yoluna uyacaklar)? |
Sorgula |
17 |
İsra |
82 |
Diyanet |
Biz
Kur'an'dan, mü'minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz.
Zalimlerin ise Kur'an, ancak zararını artırır. |
Sormayın
üzüleceğiniz şeyleri |
5 |
Maide |
101 |
Ali Bulaç |
Ey iman
edenler, size açıklandığında sizi üzecek şeyleri sormayın; Kur'an indirildiği
zaman sorarsanız, size açıklanır. Allah onu affetti. Allah bağışlayandır,
(kullara) yumuşak olandır. |
Söz
verdiğinizde sözünüzde durun |
61 |
Saf |
2, 3 |
Diyanet |
Ey iman
edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri
söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. |
Sözlerinde
durmayıp Hristiyan oldular. |
5 |
Maide |
14 |
Diyanet |
Biz
hıristiyanız diyenlerden de sağlam söz almıştık. Ama onlar da akıllarından
çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını unuttular. Bu sebeple, biz
de aralarına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kini salıverdik.
Allah, ne yapmakta olduklarını onlara bildirecek! |
Sünnet
Allah'ın sünneti |
17 |
İsra |
77 |
Ali Bulaç |
(Bu,)
Senden önce gönderdiğimiz resullerimizin bir sünnetidir. Sünnetimizde bir
değişiklik bulamazsın. |
Sünnet
Allah'ın sünneti |
48 |
Fetih |
23 |
Ali Bulaç |
(Bu,)
Allah'ın öteden beri sürüp giden sünnetidir. Sen Allah'ın sünnetinde
kesinlikle bir değişiklik bulamazsın. |
Sünnet
olmak yok |
95 |
Tin |
4 |
Diyanet |
Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde
yarattık. |
Sünnet
olmak yok |
64 |
Tegabut |
3 |
Diyanet |
Gökleri ve
yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi
de güzel yaptı. Dönüş yalnız O'nadır. |