Bilgi ve
İman: Dini Görevlilerin Kur’an’a Göre Sorumluluğu
Kur’an, insanlara yalnızca ahlaki ilkeleri değil,
aynı zamanda bilgiye dayalı bir imanı da emreder. Bu bağlamda, Bakara Suresi
174. ayet, ilahi bilginin gizlenmesini ve maddi çıkar uğruna saptırılmasını
ağır şekilde eleştirir. Bu ayet yalnızca bireysel uyarı değil, aynı zamanda
dini sorumluluk taşıyan kimseler için tarih boyunca geçerli bir uyarıdır. Dini
görevlilerin tutumu ve bilgiyi nasıl kullandıkları, bu ayetin ışığında
değerlendirilmelidir.
Bakara
Suresi 174. Ayet: İlahi Bilgiyi Gizlemenin Bedeli
“Allah’ın indirdiği
kitaptakileri gizleyip onu az bir değer karşılığında satanlar (var ya), işte
onlar karınlarında ateşten başka bir şey yemeyenlerdir. Kıyamet günü Allah
onlara konuşmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem verici
bir azap vardır.”
(Bakara 2/174)
Bu ayette, Allah’ın kitabında bulunan bilgileri
maddi menfaat uğruna gizleyen kimseler hedef alınmaktadır. “Az bir değer”
ifadesi, ebedi kurtuluşun geçici ve dünyalık menfaatlere feda edilmesini
eleştirir. Bu kişiler hem topluma hem de kendilerine büyük zarar
vermektedirler. Ayetin devamında, Allah’ın onlara konuşmayacağı ve onları
temize çıkarmayacağı bildirilerek, onların Allah katında hiçbir
değerlerinin olmayacağı vurgulanır.
Dini
Görevliler ve Sorumluluk İhlali
Kur’an, dini bilgiyi gizlemeyi ağır bir suç
sayarken, bu görevi üstlenenlerin daha büyük bir sorumluluk taşıdığını
bildirir. Ayetin verdiği mesaj, dini temsil makamında olanlara doğrudan
yöneliktir. Camilerde görev yapan, hutbe veren ya da vaaz eden kişiler Allah’ın
kitabını olduğu gibi aktarmakla yükümlüdür. Ne var ki, bazıları "sürülme
korkusu", "müftüye hesap verme endişesi" gibi dünyevi
korkularla bazı ayetleri gizleyerek halkı eksik bilgilendirmekte, hakikati
perdelemektedir.
Kur’an’a göre bu, iki yönlü bir hatadır: Birincisi,
dini ücret karşılığı yapmak; ikincisi, hakkı açıklamaktan çekinmektir. Nebi
Muhammed hiçbir karşılık beklemeksizin, gelen vahyin tamamını halka tebliğ
etmiştir. Üstelik bu uğurda türlü zorluklarla karşılaşmasına rağmen hiçbir
ayeti gizlememiştir.
Bilgi
Gizleme ve Ayetler Arası İlişki
Kur’an’da Bakara 174. ayeti destekleyen pek çok
ayet vardır:
- Al-i İmran 187: “Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu
insanlara açıklayacaklar, gizlemeyecekler diye söz almıştı...”
- Maide 44: “İçinde hidayet ve nur bulunan Tevrat’ı
indirdik...”
- Zümer 9: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”
Bu ayetler, bilgiyi hem edinmenin hem de dürüstçe
paylaşmanın zorunlu olduğunu gösterir. İlahi bilgi bir emanet olup saklanamaz,
eğilip bükülemez.
Din,
Ticarileştirilemez
İman ve bilgi, Allah katında arınmanın temelidir.
Bir kişinin ilahiyat tahsili almış olması ya da maaşlı görevde bulunması,
hakikati çarpıtma ya da gizleme hakkı tanımaz. Dini anlatmanın karşılığı olarak
maaş alınması başlı başına sorgulanması gereken bir durumken, bu görevi
yaparken ayetlerin bir kısmını gizlemek, ayetlerin bir kısmına inanıp bir
kısmına inanmamak anlamına gelir ki bu da Kur’an’a göre küfürdür.
Kur’an bu kişilerin, “karınlarında ateşten başka
bir şey yemediğini” ifade ederek, yaptıkları işin sadece dünya kazancı
değil, aynı zamanda cehennem azabını da doğurduğunu bildirmektedir.
Sorumluluk
ve Hesap Günü
Dini görevli olsun ya da olmasın, her Müslüman
Kur’an’a karşı sorumludur. Ancak halkı bilgilendirme makamında olanların
sorumluluğu daha büyüktür. Kur’an’ın uyarıları çok açıktır: İlahi mesaj
gizlenemez, eğilip bükülemez ve ticaret konusu yapılamaz. Gerçekleri
açıklamaktan çekinmek, Allah’ın indirdiği kitaba ihanet etmektir.
“Doğrularım Allah’ın,
yanlışlarım benimdir.”
Aydın Orhon